Kanal D'nin son dönemde sevilen yapımlarından 'Adı Efsane' çok sevildi, çok beğenildi. Dizinin başrolleri paylaşan ve çok yakın bir arkadaş grubunu canlandıran genç isimler fenomen olma yolunda. Sosyal medyada genç kızlar, bu beşli hakkında bol bol konuşuyor. Peki kim bu gençler? Dizinin muhtelem 5'lisi Hakan Ummak, Kaan Sevi, Cem Yiğit Üzümoğlu, Burak Aybastı ve Baran Bölükbaşı 'Adı Efsane'yi anlattı. -ÖNCELİKLE SİZLERİ BİRAZ TANIYALIM... Hakan Ummak: 1987’de Mersin’de doğdum. Tiyatro hayatım lisedeki okul tiyatrosuyla başladı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı ile devam etti. Bu süre zarfında birçok tiyatro oyununda, yurtiçi yurtdışı festivallerde oynadım. Oyunculuk benim hayatımdaki eksik Hakan’ı tamamlayan bir parça oldu. Aslında oyunculuktan öte tiyatro tamamladı beni. Kaan Sevi: 8 Nisan 1994’te İzmir’de doğdum. İzmir Amerikan Koleji mezunuyum. Ailemin yaptığı işlerden dolayı senenin yarısını Bodrum’da diğer yarısını İzmir’de geçirerek büyüdüm. 6 yaşındayken yelkene, 7 yaşındayken basketbola başladım ve yaklaşık 12 sene boyunca lisanslı olarak oynadım. Şu an Bilgi Üniversitesi’nde son sınıfta okuyorum. Oyunculuğa ise ortaokul yıllarımda merak sardım. Lisede müzikaller yaptım ve sahnede çalışmanın benlik olduğunu anladım. Cem Yiğit Üzümoğlu: Oyunculuğa dair ilk adımlarımı 2012’de Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’na girerek attım. Tabii ki öncesinde ilgim ve çalışmam hep tiyatro alanındaydı fakat en büyük adımım oyunculuk okumak oldu. Sonrasında da Hindistan ve Polonya’da fiziksel tiyatro ve modern dans üzerine çalışmalar yaptım. Şu an bir yandan “Troas” adlı tiyatro oyununda yer alıyorum, diğer yandan da “Adı Efsane” dizisinde oynuyorum. Burak Aybastı: 4 Ağustos 1996, Belçika doğumluyum. Aslen Kırşehirliyim. İstanbul’da, ailemle yaşıyorum. Lisede okuduğum grafik tasarım bölümünü bitirdikten sonra, tasarımla alakalı işlere girdim. Daha sonra 18 yaşında “Kış Güneşi” adlı dizide rol aldıktan sonra gerçekten bu işi yapmak istediğimi fark ettim. Baran Bölükbaşı: 1994 yılında İskenderun’da doğdum. Oyunculuktan önce sanatla tanışmam, babamın 10 yaşımdayken bana gitar almasıyla başladı. Oyunculuğa ilgim ise yine aynı yaşlarda oluştu. Lise yıllarında kurduğum müzik grubumla bateri, piyano ve biraz saz çalmayı öğrendim. Ardından Antalya Replik Sanat Eğitim Kurumları’ndan oyunculuk dersleri almaya başladım ve Beykent Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’ne girdim. Geçtiğimiz yaz bir arkadaşım vasıtasıyla Ufuk Ergin ile tanıştım ve kendisiyle profesyonel kariyerime ilk adımı atmış oldum. 'ADI EFSANE'YE NASIL DAHİL OLDUNUZ? - Hakan: Menajerim aracılığıyla görüşmeye gittim. Devrim Yalçın ile tanışınca “bu iş tam bana göre” dedim. Onlar da benim bu projeye uygun olduğumu düşündüler ve dahil oldum. - Kaan: “Adı Efsane”nin benim için şöyle ayrı bir yeri var; hayatımda girdiğim ilk oyuncu seçmelerinde kabul edildim. Oraya gittiğimde benimle ilgilenen kişiler gerçekten çok içtendi. Burak: Menajerim aracılığı ile dahil oldum. Baran: Menajerim Ufuk Ergin bir gün beni aradı ve hikayeyi anlattı. Ajansım Socia & Gcma ile bir toplantı yaptık. Hikayeyi çok beğendik ve benim için çok eğlenceli, uygun rol olduğunu düşündük. Başroller bu kadar iyiyken kariyer başlangıcım için daha iyi fırsat olamazdı... CANLANDIRDIĞINIZ KARAKTERLERİ BİRDE SİZDE DİNLEYELİM... - Hakan: Sadık, bu coğrafyada, bu mahallelerde büyüyüp kendi iç dünyasında kalabilmeyi başarmış bir genç. Kendi hakkaniyetini, vicdan muhakemesini koruyabilen, doğrularını savunan biri. Arkadaşları onun zaafı. Annesiz ve babasız büyüdüğü için arkadaşlarını aile edinmiş. O yüzden onlara karşı çok toleranslı, sevgi dolu. - Kaan: Ali Akıncı, sevdiği insanların ihtiyaçlarını kendi ihtiyacı sayıyor. Mahallemizin bir nevi Robin Hood’u. Bütün bunların yanında arkadaşları için canını verebilecek kadar seven kocaman bir yüreğe sahip, annesi ve ablasıyla yaşayan, kendisini evin direği olarak gören biri. - Cem: Canlandırdığım Hakan’ı sahneden veya kamera karşısından başka hiçbir yerde daha iyi tarif edemem. Umarım karaktere ve harcanan emeğe layık bir iş ortaya koyuyorumdur. - Burak: Ömer Başaran, mahallenin kalburüstü ailelerinden olan birinin oğlu. Heyecanlı, olayları geç algılayan, saf, anne kuzusu bir çocuk. Ömer’in hayali, iyi bir basketçi olmak, ancak babasından izin alamadığı için oynayamamış. Okula gelen basketbol koçu Tarık son zamanlardaki şansı oluyor Ömer’in. - Baran: Fiko aslında biraz saf ama aynı zamanda eğlenceli, tezcanlı bir deli. BASKETBOL SİZİN HAYATINIZDA NEREDE? SPORLA İLGİLENİYOR MUSUNUZ? - Hakan: Çukurova Basketbol SET DIŞINDA ZAMANINIZI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? - Hakan: Set dışındaki zamanlarım spor yapmak, film izlemek, yazmak ve okumakla geçiyor. - Kaan: Olabildiğince dinlenerek ve spor yaparak geçirmeyi tercih ediyorum. Çok nadiren de olsa arkadaşlarımla dışarı çıkıp sosyal hayatımdan kopmamaya çalışıyorum. - Cem: Set dışında genelde ya kitap okuyorum ya da dinleniyorum. - Burak: Tiyatroları ve sinemayı takip etmeye çalışıyorum. - Baran: Boş günlerimde karakterime çalışıyorum, onun haricinde ise dışarıda arkadaşlarımla ve menajerimle vakit geçiriyorum. Müzik, yaşamımın büyük bir bölümünde var olduğu için oraya ayırdığım zamanı özel olarak saymıyorum bile. Bol bol söz ve beste çalışmaları yapıyorum. Boş durduğum her an gitarım elimde. Kendimi müziğimle dinlendiriyorum. BU BEŞLİ ÇOK BEĞENİLDİ, ÇOK SEVİLDİ. SİZ NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ? - Hakan: Gerçekten yılların ahbaplığı var gibi. Birbirimizle her şeyi konuşup, hem iş, hem hayat, hem de sanat hakkında önerilerde bulunuyoruz. Kardeş gibi olduk. Sadece biz değil bütün set ekibi bir aile oldu. İnsanlar da bu durumu fark etti sanıyorum. - Kaan: Henüz 4 aydır birbirimizi tanımamıza rağmen sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi hissediyoruz. - Cem: Hepimiz öğrenmeye, gelişmeye ve eleştiriye açık olduğumuz için de eminim ilerleyen zamanlarda çok daha iyi olacağız. Burak: Herkes birbirine destek oluyor, motive ediyor. Çok sıcak bir ekip olduk. Baran: Bu kadar genç ve bu kadar yetenekli rol arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım. Kamera arkasında da çok güzel bir dostluğumuz oldu. Aramızdaki bu dostluk ve uyum sayesinde güzel bir enerji yakaladık, bu enerji de seyirciye geçerek onların beğenisini kazandı. Öte yandan Seçil’i canlandıran Rojda Demirer, dizi hakkında konuştu: “Bazı işler vardır ki içinde olduğunuz için her gün mutlu hisseder, işe zevkle gidersiniz. ‘Adı Efsane’ de öyle bir iş oldu benim için.” dedi. Rojda Demirer sözlerine şöyle devam etti: “Oyuncu kadrosunun yeteneği, gerçekçiliği sanki dizi değil de hayattan bir kesit izliyormuşuz izlenimi uyandırıyor. Bu samimiyet de seyirciye geçmiş olmalı ki, reytinglerle bizi mükâfatlandırdılar” diyen Demirer, dizide rol alan genç oyunculara da övgüler yağdırdı: “Birçoğunun ilk işi olmasına rağmen yetenekleriyle koca bir alkışı hak ediyorlar. Hepsinin yolu çok açık.”