Hani nice zamandır, "Güneydoğu'da ayaklanma başlatacaklar"
söylentileri vardı ya...
İşte o ayaklanmayı başlatacak oyun, bundan birkaç gün önce
Diyarbakır'da prova edildi. Aslında o gün ülke olarak bir
facianın eşiğinden döndük.
Olanı, olduğu gibi anlatayım en iyisi..
O günün sabahında bomba yüklü araçla yola çıkan canlı bombanın
amacı, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün Bağlar ilçesindeki ek
binasına ulaştıktan sonra pimi çekmekti.
Ancak beklenmedik bir şey oldu.
Bomba yüklü araç emniyet binasına yakın noktada, bir ticari taksi
ile çarpıştı. Maddi hasarlı kaza sonrası kaçmaya çalışan kamyonetin
önünü kesen taksici kapıyı açıp 'bomba' diye
bağırınca panikleyen terörist emniyete ulaşmadan pimi çekmek
zorunda kaldı.
Peki canlı bomba o günün sabahında neden özellikle Bağlar
Mahallesi'ndeki emniyet ek hizmet binasını hedef olarak seçti
dersiniz?
Çünkü o binada birkaç saat önce gözaltına alınan HDP
milletvekilleri Figen Yüksekdağ ile Sırrı Süreyya Önder
bulunuyordu.
Patlamadan birkaç dakika sonra, ayaklanmayı başlatacak dehşet
verici senaryo devreye sokuldu.
Routers Haber Ajansı acil koduyla yayınladığı haberinde saldırıyı
IŞİD'in gerçekleştirdiğini dünyaya duyurdu. Bazı HDP'lilerle PKK
sempatizanları da bu haberi anında sosyal medyada paylaşmaya
başladı.
Oysa saldırıyı gerçekleştiren PKK'nın bizzat kendisiydi.
Niyetleri, gözaltında bulunan Figen Yüksekdağ ile Sırrı Süreyya
Önder'in de içinde bulunduğu emniyet binasını yerle bir etmek,
Yüksekdağ ve Önder'i ortadan kaldırmaktı.
Amaçları ise, "Devlet, IŞİD terör örgütünü kullanarak, sizin
oy verdiğiniz milletvekillerini katletti" diyerek halkı
ayaklandırmaktı.
Ancak erken davrandılar.
Canlı bombanın emniyet binasına yaklaşamadığından
habersizdiler.
Olaydan hemen sonra saldırıyı gerçekleştiren TAK isimli terör
örgütü mensuplarının telsiz konuşmaları yayınlanınca, kurdukları
tuzak ayaklarına dolandı.
Şimdilik...
Bu saldırı Güneydoğu'da bundan sonra yaşanacakların sinyalini
veriyor aslında. Görünen o ki terör örgütü PKK, HDP'li
milletvekillerine yönelik saldırılar yaparak Türkiye'yi köşeye
sıkıştırmaya çalışacak.
Öldürülen bir veya birkaç HDP milletvekili üzerinden hem kendi
seçmenlerine, hem de dünyaya, "Türkiye Kürt milletvekillerini
korumuyor. Korumadığı gibi öldürülmelerine göz yumuyor" mesajı
vermek istedikleri çok net!
Önceki gün konuştuğum eski bir Kürt siyasetçi, çok önemli bir
tehlikeye dikkat çekerek şunları söyledi:
"Devlet tüm HDP'lilerin güvenliklerini en üst seviyeye çıkarmalı,
gerekirse koruma sayılarını artırmalı. Onlara yönelik bazı
saldırıların olacağına dair duyumlar geliyor. Amaçları Kürt halkını
bu saldırılar sayesinde ayaklandırmak. Bunun önlemleri derhal
alınmalı. Ayrıca, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere şu anda
cezaevinde bulunan HDP'liler acilen İmralı'ya, Öcalan'ın
yanına nakledilmeli."
Bu görüşe kesinlikle katılıyorum.
Çünkü ortaya çıkan tablo, Selehattin Demirtaş ve diğer HDP'lilerin
şu anda hem PKK, hem de Türk milliyetçilerinin hedefinde olduğunu
gösteriyor.
Bu nedenle; en üst düzeyde korunsalar dahi, F Tipi Cezaevi'nde
tutulmaları büyük risk taşıyor.
Bu riski bir an önce ortadan kaldırmak gerekiyor.