Yeni Bir Beden; Yepyeni Bir Ben
Abone olNur Akyol, bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması olarak tanımlanan bir sistemik lupus hastası.
Yeni Bir Beden; Yepyeni Bir Ben
Nur Akyol, bağışıklık sisteminin çevre doku ve organlara saldırması
olarak tanımlanan bir sistemik lupus hastası. Tedavi sürecinde
aldığı fazla kilolarla birlikte obezite ile tanışan Akyol için
hayatı bu şekilde sürdürmek zorlaşmıştı. Bedeni ve her şeyden
önemlisi kendisi için doğru bir adım atması gerektiğinin
farkındaydı ve kararını verdi. Akyol, son zamanlarda en popüler
obezite cerrahisi yöntemlerinden biri olan tüp mide operasyonu
oldu. Ameliyat öncesi ve sonrasında yaşadıklarını ise tüm içtenliği
ile bizimle paylaştı.
BUGÜNE KADAR VERDİĞİM EN DOĞRU KARARDI
Sistemik Lupus hastası olmam sebebiyle gördüğüm tedavi
neticesinde çok fazla kilo aldım. Özellikle 2013’ten sonra aldığım
kilolar vücudumun üzerinde adeta koca bir yük varmışçasına beni
zorlamaya başlamıştı. Normalden aşırı kiloda olan herkes gibi
hareketlerim kısıtlanmaya başladı. Aldığım birçok kıyafeti kendime
yakıştıramıyor, aynada gördüğüm kişinin ben olduğuna inanamıyordum.
Diyet ve egzersiz benim için çare olmuyor; fazla kilolar günlük
yaşantımı olumsuz etkiliyordu. Obezite cerrahisi yani diğer bir
adıyla diyabet cerrahisi konusunda okuduklarım ve yaptığım
incelemeler neticesinde çevremdeki birçok kişinin karşı çıkmasına
rağmen kararımı verdim ve tüp mide ameliyatı oldum. Belki de bu,
bugüne kadar hayatımda verdiğim en doğru karardı.
112 KİLODAN 55 KİLOYA
Ocak 2014 tarihinde tam 112 kiloda bir kişi olarak ameliyata
girdim. İlk bir yılın sonunda 55 kilo verdim. Adeta üzerimden koca
bir yük kalkmış gibi. Şu anda operasyon üzerinden tam 16 ay geçti
ve 55 kiloyum. 54 beden bir bayanken artık 38 bedenim. Bunun bana
yaşattığı rahatlık kelimelerle tarif edilemez. Etrafımda operasyon
geçirmeme karşı olan kişilerin düşüncelerinin olumlu yönde
değişmesi ile birlikte kararımın ne kadar doğru olduğunu görmeleri
de benim için ayrı bir mutluluk vesilesi. İtiraf etmem gerekir ki
önceden ‘‘yeme artık yeter’’ diyenlerin şimdi ‘’biraz daha mı
yesen; kuş kadar yiyorsun ama…’’ demeleri çok hoşuma gidiyor.
Eskiden üçüncü kata üç defa dinlenerek, nefes nefese çıkarken şimdi
5. Kata zıplaya zıplaya çıkıyor olmak ve kıyafetlerimi bedenime
göre değil de zevkime göre seçebilmek bambaşka bir keyif. SAĞLIĞIMA
KAVUŞTUM Beni mutlu eden elbette ki sadece aynadaki görüntüm
olmadı. Obezite ile birlikte ona eşlik eden diğer hastalıklarım
şeker ve tansiyon da tüp mide ameliyatı ile birlikte hayatımdan
silindi. Lupus hastalığım ise uzun bir süredir uykuda…
AMELİYATTAN SONRA İLK 6. AY ‘‘ALTIN DÖNEM ‘’
Tüp Mide Ameliyatı, özellikle son dönemde en sık uygulanan obezite cerrahisi yöntemidir.Laparoskopik (kapalı) yöntemle ve genel anestezi altında gerçekleştirilir. Midenin çıkışı olan pilordan yaklaşık 4-6 cm kadar mide tarafından başlanarak, özel aletler yardımı ile mide içerisine yerleştirilen bir katater yardımıyla mide ile yemek borusunun birleştiği yere kadar midenin tüp haline getirilmesi işlemidir. Yaklaşık 45 dakika kadar süren işlem sonrası midenin yaklaşık %75-80’ lik bir kısmı çıkarılmış olur. Bu ameliyatta midenin iştah hormonu (Ghrelin hormonu) salgılayan fundus kısmı da tam olarak çıkarıldığı için hastanın ameliyat sonrası iştahı azalır. Hem bu mekanizma hem de mide hacminin küçülmesine bağlı alınan kalori miktarının azalmasına bağlı olarak hasta fazla kilolarını vermeye başlar. Ameliyatın hemen sonrasında aslında kilo verme süreci de başlamıştır. İlk ay kişinin metabolizmasına göre de değişecek şekilde 10-11 kilo kadar verilir. Ameliyattan sonra ilk 6. Ayda fazla kiloların %50’si gitmektedir; bu dönem ‘’Altın Dönem’’ olarak bilinir. Bir yılın sonunda ise kişi artık fazla kilolarının %80 kadarını vermiş olur. Kilo verme süreci 18 ay boyunca devam ediyor. Hasta bu süreçte 1.ay,2.ay,6.ay ve ilk yıl gibi periyotlarda sürekli takip ediliyor. Obezite cerrahisinde kişinin arkasında uzman bir ekibin olması bu noktada çok büyük önem taşıyor.
CERRAHİ SONRASI BESLENME TARZI DEĞİŞİKLİKLERİNE UYMAK ÖNEMLİ
Diyet yaparken çektiğiniz açlık hissi ve yoğun stres tüp mide ameliyatı ile son buluyor. Sofradan kalkarken tabiri caizse ‘kuş kadar’ yemenize karşın doyma hissinin tadına varmış oluyorsunuz. Obezite cerrahisinin kişinin hayatına kattığı en büyük rahatlık ta şüphesiz ki bu doyma hissi. Bunun yanında obezite cerrahisi olan hastalar için ameliyat oldum; tamam bitti gibi bir düşüncenin asla olmaması gerekiyor. Ameliyatın getirdiği beslenme rahatlığını sürdürebilmek için kişinin ileri dönemlerde de bazı kurallara uyması gerekiyor. Doyduğun anda yemek yemeği bırakmak, katı ile sıvı gıdayı ayırmak, asitli içeceklerden uzak durmak, kalorili besinler yerine protein ağırlıklı besinlere ağırlık vermek gibi… Özetle cerrahi sonrası beslenme tarzınızda bir takım değişiklikler olacak ve bu değişikliklere uyum sağlayarak hayatı hafifletmek yine kişinin kendi elinde.
ARKANIZDA SAĞLAM BİR EKİP OLMALI
Böylesi ileri düzey ve önemli bir operasyonu gerçekleştirmek,
hastalara cerrahi sonrası da gerekli desteği vererek, takiplerini
sağlamak aslında tam bir ekip işi. Cerrahiye karar vermeden önce
hasta ile yapılacak görüşmeler, muayene ve tetkikler de büyük önem
taşıyor. Özel Karataş Hastanesi ; her biri alanında uzman,
profesyonel bir ekiple hastalarını yeni bedenlerine ve yeni
hayatlarına kavuşturuyor. 9 yıllık tecrübesi ve bilgi birikimi ile
Obezite ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Türker Karabuğa’nın
önderliğinde gerçekleşen obezite ameliyatları ile obezite sorununun
karşısında kalıcı başarılara imza atılıyor. ‘‘Yeni bir beden ile
yepyeni bir ben’’ olmak hayal değil. Sadece doğru bir ekiple ve
doğru yerde olmanız gerekiyor.