Yeni Anayasa'nın mimarından şok öneri
Abone olAnayasa taslağının mimarlarından Özbudun'un önerileri çok ses getirecek!
Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu turunda tarif ettiği
laiklik anlayışının 'pasif laiklik' olduğuna vurgu yapan Özbudun'un
bir de öneri getirdi:
"Anayasa ders kitabı değil, soyut kavramların tanımları olmamalı. Sadece laiklik anlayışına uygun düzenlemeler konulmalı."
Özbudun, ayrıca milletvekillerinin kılık kıyafetiyle ilgili söylediği "milletvekili türbanlı da olabilir, haç da takabilir" sözleriyle yeni bir tartışmayı başlatacak
ANAYASA TASLAĞI İÇİN TARİHİ GÜN |
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni anayasa için ilk adımı bugün atacak ve 24 akademisyenle Meclis'te bir araya gelecek. Toplantıda, yeni Anayasa süreci ve izlenecek yöntem konusu ele alınacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Arap ülkelerinde yaptığı laiklik tartışmasıyla başlayan tartışmalar, yeni anayasa sürecine de ışık tutacak. Çiçek'in davetli listesinde yer alan ve AK Parti'ye dört yıl önce hazırladığı anayasa taslağıyla bilinen Prof. Ergun Özbudun, kritik toplantı öncesi görüşlerini açıkladı. |
AK Parti'ye dört yıl önce hazırladığı anayasa taslağıyla bilinen
Prof. Ergun Özbudun, TBMM Başkanı Cemil Çİçek ile akademisyenlerin
yapacağı kritik toplantı öncesi Akşam gazetesine ropörtaj verdi.
Mısır, Tunus ve Libya'ya "laiklik" tavsiye eden
Başbakan Erdoğan'ın, 'Ben laikliği dinsizlik veya din
karşıtlığı olarak kabul etmiyorum. Kişi laik olmaz, devlet laik
olur' yönündeki sözlerini değerlendiren Özbudun, bu görüşe
aynen katıldığını söyledi. Erdoğan'ın tarif ettiği laikliğin, Batı
demokrasilerindeki 'pasif laiklik' olduğunu
belirten Özbudun, şunları söyledi:
DAYATMACI LAİKLİK
"Başbakan'ın tarif ettiği laiklik, aslında Ahmet Kuru'nun 'pasif laiklik' dediği, aslında tüm Batı demokrasilerinde cari olan, ama ilk olarak Anglo Sakson ülkelerinde Amerika'da ortaya çıkmış laiklik tipidir Yani devletin bir dini olmaması, bütün inanç gruplarına eşit mesafede olması. Başbakan, evrensel anlamda laikliği tanımlamıştır. Laiklik, ne ateizm ne din düşmanlığıdır. Ne de bireylerin inanç sahibi olmasına manidir. Devlet yönetimiyle ilişkili kuraldır.
Yargı organının laikliği, din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlayıcı şekilde uyguladığı bir gerçek. Mesela Anayasa Mahkemesi'nin türban kararı, AK Parti aleyhine açılan kapatma davası vs. Bizim yargı organlarının, laikliği adeta pozitivist ideoloji yani Ahmet Kuru'nun dayatmacı laiklik dediği bir türde yorumladığını gösteriyor"
TÜRBAN YA DA HAÇ TAKAN VEKİL
Özbudun, milletvekilliği kıyafetine ilişkin de tartışma yaratacak görüşlerini açıkladı:
"Milletvekili türban takabilir. Çünkü toplumu temsil eder. Toplumda öyle bir kesim varsa, onun böyle bir dini simge taşıması, sadece Müslüman milletvekili değil, icabında Hıristiyan bir milletvekili pekala haçla da gelebilir. Ama bir hakimin durumu farklı. Adalet dağıtıyor, taraflara kendi tarafsızlığı hakkında güven vermesi gerekir. Belli bir dini simgeyi taşıyan hakim, o dine mensup olmayan taraf üzerinde güvensizlik duygusu yaratabilir. Bu yüzden hakimler, üniversiteden önceki öğretimde görev yapan öğretmenler türban takmamalı. Çünkü küçük çocuklar etki altında kalabilir, öğretmeni rol model görebilir"
"ANAYASA TANIMLARLA DOLDURULMAMALI"
Özbudun, Anayasa'nın da kapsamlı ve tanımlarla dolu olmasının anlaşılmasını güçleştirdiğini belirterek içeriğinin de soyut olmaması gerektiğini vurguladı:
"Anayasa, bir ders kitabı değildir. Anayasada laiklik tanımının olması da gerekmez. Yeni anayasada soyut kavramların tanımları olmamalı. Sadece laiklik anlayışına uygun düzenlemeler, maddeler konulmalıdır. Tanım yapmak bilimsel kitabın işidir, anayasanın değil. Nasıl anayasada hukuk devletinin, siyasi partinin tanımını yapmıyorsak, sadece onun gerektirdiği düzenlemeleri koyuyorsak, laiklik de aynı şekilde düzenlenmelidir."