Ye tatlıyı doğur atlıyı
Abone olHamilelikle ilgili dilden dile dolaşan ve bilimsel olmayan batıl inançlar bulunuyor.
Hamilelikle ilgili dilden dile dolaşan ve bilimsel olmayan batıl
inançlar, kadının ruh hâline zarar veriyor. Siz siz olun bu gerçek
dışı söylentilere kanmayın, sağlığınızı bozmayın...
Hayatımızın her alanında olduğu gibi, kadın sağlığı ve özellikle de
hamilelik konusunda batıl inançlar, insanların hayatlarını
etkiliyor. Bu tür söylentiler, daha çok geri kalmış toplumlarda
ortaya çıkıyor ve bunlara inananların sayısı her geçen gün artıyor.
Oysa bunların bilimsellikle ve gerçekle hiçbir ilgisi yok.
Uzmanlar, bilimdışı bu tür inanışlar konusunda herkesi uyarıyor.
İşte Kadın-Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe’den gebelik dönemi
ile ilgili güldürürken düşündüren batıl inançlar...
Gebe kadın hangi hayvana bakarsa, doğacak çocuğu o hayvana
benzer.
Hamilelikte kadın eşini daha çok seviyorsa çocuğu anneye, erkek
kadını daha çok seviyorsa babaya benzer.
7 aylıkken doğan çocuğun yaşayacağına inanılırken, 8 aylık doğan
çocuğun ölmesinden korkuluyor. Oysa, bebeğin yaşaması gebelik
haftasına bağlı. 8 aylık çocuğun yaşama ihtimâli 7 aylığa göre 10
kat daha yüksek.
Hamilelikte tırnak -saç kesersen çocuğun ömrü kısa olur.
Midesi yanan kadın bebeğinin saçlı doğacağına inanıyor. Fakat,
hamilelerde mide yanması mide ile yemek borusu arasındaki kasın
gevşemesine bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bu sırada asit yemek
borusuna kaçtığı için, anne adayı midesinin yandığını söylüyor.
Hamilelik dönemindeki kadın acı ve tatlı yerse oğlu, ekşi yerse
kızı olur.
Kadının karnı sivriyse erkek, yayvansa kız çocuğu dünyaya
gelir.
Bir önceki çocuğun göbek deliği yukarı bakarsa yeni doğacak çocuk
erkek, aşağı bakarsa kız olur.
Bir kız çocuğu hamile bir kadınla çok ilgilenirse, doğacak çocuk
erkektir.
Anne adayının yüzüğü ipe bağlanır. İp yatay sallanıyorsa erkek,
dikey sallanıyorsa kız çocuğunun olacağına inanılır.
Hamile kadından gizli iki ayrı minderin altına bıçak ve makas
konulur. Anne adayı makasa oturursa kız, bıçağa oturursa erkek
olur.
Toplumda “sezaryen olursam içim temizlenmez” inanışı hakim.
Kadınlar sezaryen doğumun ardından karınlarının kalıcı olacağını
düşünüyor.
Baba adayı, hamilelik döneminde anne adayı ile birlikte kilo alırsa
bu bebeğin erkek olacağı anlamına gelir.
“KIZ ÇOCUK ÇİRKİNLEŞTİRİYOR”
Hamilelik döneminde çirkinleşen kadının kızı olur.
Bebeği karnın aşağısında taşıyorsan erkek, yukarıda taşıyorsan kız
çocuk dünyaya gelir.
Gebelik boyunca anne adayının ayakları üşüyorsa kızı, bacak kılları
arttıysa erkek bebeği olur.
Hamile bir kadına elini göstermesini istediğinizde, avuç içini
gösterirse kız, elinin tersini gösterirse oğlu olur.
Bir önceki çocuğunuz ilk “anne” dediyse kız, “baba” dediyse çiftler
erkek bekler.
Anne adayının gebe kaldığı zamanda yaşı ve yılı her ikisi de çift
sayı ise kız, biri çift diğeri tek sayı ise erkek olur.
HEPSİ YANLIŞ DEĞİL
Toplumda yaygın bazı inançlar ise bilimsel olarak
açıklanabiliyor...
İlk üç aylık dönemde ölüm korkusu gibi çok ciddi korku yaşayan
kadınların, çocukları eksik parmaklı doğar. Bunun bilimsel bir yanı
olabilir. Erken dönemde ölüm korkusu gibi çok ciddi bir korku
yaşayan kadınlarda damarlar birden daralır. Tam o sırada bebeğin
parmakları oluşuyorsa, bebeğin damarlarından biri de
tıkanabileceğinden gelişmesi durabilir.
İlk aylarında bulantısı çok olan kadının kızı olur. Bu inancın
bilimsel olarak da geçerliliği var. İlk üç ayda bulantıya sebep
olan hormonlar genelde kız çocuğunun salgıladığı hormonlardır.
Erkek bebeği olan hamile kadınlarda, karnındaki tüylenmeler
erkeklik hormonu, testesteron hormonu salgılanmasıyla
açıklanabiliyor.
Neslihan SÖZEN/İSTANBUL
Bugün