Yazıcıoğlu kazasında yeni iddia
Abone olHelikopterin düşmesi sonucu içinde BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşının hayatını kaybettiği olayla ilgili yeni bir iddia gündemde.
Soruşturmada, 'Helikopter, savaş uçaklarından çıkan
egzoz gazı sonucu düşmüş olabilir' şeklinde bir ihtimal ortaya
çıktı. Savcılık, bu konuda araştırma yapıyor. Yazıcıoğlu ailesinin
avukatı Selami Ekici, “Helikopter bu şekilde sabotaj ile düşürülmüş
olabilir.” dedi.
BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşının ölümüne sebep olan
helikopterin düşme sebebi, aradan 3 yıl geçmiş olmasına rağmen
bulunamadı. Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı, soruşturmayı
derinlemesine sürdürüyor. Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı kaza kırım
ekibi, Meclis araştırma komisyonu ve Devlet Denetleme Kurulu,
suikast şüphesini güçlendirecek bulgular elde etseler de
helikopterin nasıl düştüğünü belirleyemedi. Fakat geçtiğimiz
günlerde Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici, 1992 yılında
Eşref Bitlis’in içinde olduğu Skorsky tipi helikopterin F15 savaş
uçakları tarafından taciz edildiğini, bu yüzden düşme tehlikesi
geçirdiklerini belirtti, olayın soruşturmayı yürüten savcılık
tarafından incelenmesini istedi. Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet
Savcılığı’nın, bu talebi yerinde bularak titiz bir inceleme
başlattığı öğrenildi.
Egzoz gazı meselesi, emekli orgeneral Necati Özgen’in 17 Eylül 2002
tarihinde Sabah gazetesine verdiği röportaj ile gündeme geldi.
Özgen, Eşref Bitlis ile F15’ler tarafından taciz edilen Skorsky
helikopterinin içindeydi. Özgen, o gün yaşadıklarını 10 yıl önce
Sabah gazetesine verdiği röportajda anlattı. Söz konusu röportajda
Necati Özgen, 17 Aralık 1992 tarihinde dönemin Jandarma Genel
Komutanı Eşref Bitlis ile Barzani’nin karargahı olan Selahattin
kentine gitmek için Skorsky tipi helikopter ile yola çıktıklarını
söylüyor. Özgen, uçuş sırasında iki Amerikan F15 savaş uçağının
helikopteri yalayarak geçtiğini, bu yüzden helikopterin durma
noktasına geldiğini ifade ediyor.
‘JETLERİN EGZOZ GAZI HELİKOPTERİN MOTORLARINI
DOLDURUYOR’
Özgen’le yapılan mülakatta konu hakkında şu bilgiler yer alıyor:
“17 Aralık 1992'de Şırnak'tan bir Skorsky helikopteriyle
hareket ettik. Beraberimizde küçük bir karargahımız da vardı. Hatta
Orgeneral Eşref Bitlis bir ara bana dönerek ‘Irak'a giden ilk Türk
generalleriyiz’ demişti. Ben de ‘Vatan için komutanım’ karşılığını
vermiştim. Yerden bin 500 metre falan yüksekte uçuyorduk. Zaho'yu
geçtikten sonra birden iki tane Amerikan F15'i, biri alttan yukarı,
diğeri yukardan aşağı doğru neredeyse helikopterimizi yalayarak
geçti. Kaptan Pilot Jandarma Yarbay Öner Yaktuğ'a ne olduğunu
sorduğumuzda 'Komutanım jetlerin egsoz gazı helikopterin
motorlarını dolduruyor. Bu yüzden motorlar oksijensiz kalıyor ve
güç kaybediyoruz. Neredeyse durma noktasına geldik' dedi. Epeyce
alçaldık. Neredeyse yalama uçuşu halinde uçmaya başladık. Bu arada
durumu Beytüşşebap yukarılarında hava trafik kontrol görevi yapan
Awacs'a bildirdik. Hezil'i biraz geçtik. Selahattin kentine
yaklaşmaya 20-25 dakika kala, aynı uçaklar aynı şekilde bir daha
alttan ve üstten dalmaya başladılar."
‘MUHSİN YAZICIOĞLU HAVADAYKEN 4 SAVAŞ UÇAĞI
BÖLGEDEYDİ’
Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşını taşıyan helikopter, 25 Mart
2009 tarihinde Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinden saat
14.35’de havalanmış, saat 15.03’de Keş Dağları’nın eteklerine
düşmüştü. Yazıcıoğlu'nun helikopteri düşerken çevresinden savaş
uçakları geçiş yapıyordu. Enkaz bölgesinde 3'ü F4, biri F16 olmak
üzere toplam dört savaş uçağı uçuş gerçekleştiriyordu.
Genelkurmay'ın özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı'na
gönderdiği raporda, bu savaş uçaklarından MJ524 iz numaralı
F-16'nın, 14.59.47'de kaza mahallinin 28.5 kilometre
güneydoğusundan geçtiği belirtilmişti. Aynı rapora göre uçak kuzey
doğu yönünde ilerlemeye devam ederken radarlar 15.02'de kararmış,
görüntülerin tekrar geldiği 15.07.40'da ise söz konusu uçağın enkaz
bölgesinin bu kez yaklaşık 72 kilometre uzağında görüldüğü
belirtilmişti. Genelkurmay Başkanlığı, Muhsin Yazıcıoğlu'nun içinde
olduğu helikopterin düştüğü zaman dilimine denk gelen radar
kararmasını, 'doğu bölgesindeki tüm radarlarda yaşanan kısa süreli
bir arıza' olarak izah etmişti.
KANINDA KARBONMONOKSİT BULUNMUŞTU
Muhsin Yazıcıoğlu ve olayda hayatını kaybedenlerin kanında yüksek
miktarda karbonmonoksit bulunması, egzoz gazı ihtimalini
güçlendiren bir unsur olarak değerlendiriliyor. Muhsin
Yazıcıoğlu'na ait kan örneğinde yüzde 13,1 COHb, pilot Kaya
İstektepe'de yüzde 26,6 COHb, Erhan Üstündağ'da 21,8 COHb, Yüksel
Yancı'da yüzde 8,5 COHb, İsmail Güneş'te yüzde 27,0 COHb ve Murat
Çelikkaya'da yüzde 10,1 COHb bulunduğu tespit edilmişti. İddiaya
göre, karbonmonoksit soluyan pilot Kaya İstektepe, tıpkı soba
zehirlenmelerinde olduğu gibi kendinden geçti, kontrolden çıkan
helikopter yere düştü.
EKİCİ: BİTLİS VE YAZICIOĞLU’NUN ÖLÜMÜNDE BENZERLİKLER
VAR
Eşref Bitlis’in Aralık 1992’de yaşadığı bu olay, Özel Yetkili
Malatya Cumhuriyet Savcılığı tarafından titizlikle araştırılıyor.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici, “Bitlis’in
yaşadıklarının bir benzerini Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu da
yaşadı.” dedi. Ekici, şöyle devam etti: “Necati Özgen
Paşa’nın 10 yıl önce söyledikleri oldukça dikkat çekici. Helikopter
bu şekilde sabotaj ile düşürülmüş olabilir. Helikopterin düşmesinin
üzerinden 3 yıldan fazla zaman geçti ama hala neden düştüğü
konusunda bir bilgi sahibi değiliz. Merhum Eşref Bitlis’in
yaşadıkları belki de bize ışık tutacak. Helikopter Jetlerin egzoz
gazından çıkan unsurlar üzerine düşürülmüş olabilir. Soruşturmayı
yürüten Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet savcılığı derinlemesine
araştırıyor. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki günlerde bir netice
alırız. Bitlis’in ölümü ve Yazıcıoğlu’nun ölümü arasında da ciddi
benzerlikler var. Eşref Bitlis Kürt meselesinin çözümüne
odaklandığı sırada uçağı düşürülmüştü. Bizim de ulaştığımız
bilgilere göre Muhsin Yazıcıoğlu ölmeden önce bu konuda çalışmalar
yapıyordu. ‘Her iki olayda bu kadar benzerliklerin üst üste gelmesi
gerçekten tesadüf müdür?’ sorusunun cevabını merak
ediyoruz.”