Yazıcıoğlu gündemi değerlendirdi
Abone olMuhsin Yazıcıoğlu, gündemdeki son gelişmeleri İhlas Haber Ajansı ile yaptığı söyleşide değerlendirdi
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıdoğlu, gelecek hafta sonu
yapılacak 28 Mart yerel seçimlerinde partisinin, belediye
başkanlığı ve il genel meclisi üyeliklerinde oylarını artıracağını
söyledi. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Yazıcıoğlu,
iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Cumhuriyet
Halk Partisi'ni (CHP) eleştirdi. Muhsin Yazıcıoğlu, BBP'nin, milli,
yerli ve demokratik bir siyasi hareket olarak ülke genelinde
teşkilatlanan bir parti olduğunu belirterek, "Partimiz, vatanı ve
milletiyle bir bölünmez bütün olan Türkiye Cumhuriyetini, 2000'li
yılların en güçlü, en müreffeh, en onurlu devletlerden biri haline
getirmek amacıyla siyaset yapan tarihi bir hamlenin çağdaş yüzüdür.
Biz çağdaş demokrasiyi, evrensel insan haklarını, hukukun
üstünlüğüne dayanan çoğulcu bir sistemi savunuyoruz.
Müslümanlığımızı, Türklüğümüzü ve demokrasi anlayışımızı
sentezleyerek, bir milli kimlik bilinci oluşturmak istiyoruz. Karnı
tok, başı dik, sırtı pek, önünde işi olan mutlu bir millet
hedefliyoruz" dedi. BBP'nin yerel yönetimler için önemli projeleri
bulunduğuna işaret eden Yazıcıoğlu, "Partimizin yerel yönetim
modelini, mevcut kaynakların liyakatli kadroların koordine
edilmesini, verimli, kaliteli ve yeterli hizmetin vatandaşa en
hızlı şekilde ulaştırılmasını, bütün bunları yaparken de halkın
yönetime katılımının sağlanmasını esas alıyoruz. Belediyeleri,
halka en yakın kuruluşlar olarak kabul eden BBP, yıllardır izlenen
hatalı siyaset nedeni ile iyice sarsılan yöneten-yönetilen
ilişkisini tamir edecek bir yerel yönetim anlayışı öngörmektedir"
diye konuştu. "SEÇİMDEN GÜÇLENEREK ÇIKACAĞIZ" BBP'nin 28 Mart yerel
seçimlerine iddialı girdiğini ve oylarını arttıracaklarını belirten
Yazıcıoğlu, "BBP seçimlere Türkiye'nin her yerinde katılıyor.
Çoğunlukla Büyükşehir ve illerimizde belediye başkan adayları
gösteriliyor. Türkiye genelinde yüzde 80'e yakın ilçe ve beldede
aday gösterdik, ancak aday gösterilemeyen yerlerin tümünde il genel
meclisi adayı var. BBP olarak biz milletimizden belediye başkan
adaylarımıza oy istiyoruz. Çünkü belediyecilikte başarılıyız ve
şimdiye kadar elimizde olan belediyelerde başarılı hizmetler
yaptık. İşinin ehli, mesleği olan ve yönetim kabiliyeti olan
arkadaşlarımızı belediye başkanı yaptık. Bu arkadaşlarımız hiç bir
şekilde yolsuzluklara bulaşmamış, milletin hizmetinde olanlardır.
BBP belediye başkanlığı adayı olmayan yerlerde il genel meclisi
üyesi adaylarımıza oy istiyoruz. BBP alternatif siyasetin sinerji
merkezi olacak. Bizim yapmak istediğimiz bu" dedi. Bu seçimlerde
Sivas Belediye Başkanlığı ile birlikte önemli illerde de belediye
başkanlıklarını alacaklarını ifade eden Yazıcıoğlu, "BBP
Türkiye'nin partisidir. Türkiye'yi kucaklıyoruz. Her tarafta
seçimlere giriyoruz. Sivas'ı birkaç defa az bir oyla kaybettik.
Geçmişte seçimler Refah Partisi ve BBP arasında geçti. Bu defa
Sivas'ı alacağız. Çok iyi bir hava yakalanmıştır. Sivaslı artık
değişim istiyor. Bu değişimi BBP gerçekleştirebilecek durumda. Aynı
şekilde Batman'da Muğla'da, Kütahya'da ve bazı illerimizde çok iyi
bir hava yakalamış durumda. Ancak il çapında ağırlığı olan ve çok
önemli ilçelerde de bu seçimi kazanacağız. Bu şekilde hem
belediyelerimizi çoğaltacağız, hem de il genel meclisinde
oylarımızı yükselterek, yükselen değer olarak seçimlerden
çıkacağız" diye konuştu. "IMF KİMİN İŞİNE YARADI?" Yazıcıoğlu,
BBP'nin iktidara gelmesi halinde IMF programlarını
uygulamayacaklarını vurgulayarak, "IMF programlarıyla binlerce
esnaf ve sanatkarımız kepenk kapattı. Bunlar açıldı mı? Dün 2 buçuk
milyon vatandaş işten çıkarıldı, bugün döndüler mi? Dün IMF'in
belirlediği taban fiyatlarla, traktörünü satışa çıkaran çiftçimiz
bugün zenginleştirildi mi? Dul, yetim gazilerimiz yüzde 5'lik zamla
açlığa terk edildi, bugün bu düzeltildi mi? IMF programı kimin
işine yaradı? Yoksulluğu yenmediniz arttırdınız, üretim yeterli
değil, yatırımlar bitmiş. O zaman bu IMF programı kimin işine
yaramış? BBP iktidarında IMF programlarını gözden geçirip,
milletimizin ve devletimizin bütün çıkarlarına aykırı bütün
dayatmaları reddeceğiz. IMF programlarına değil, milli kaynaklara
dayanarak, genç nüfusumuzu ve beynimizi iyi değerlendirerek, kendi
coğrafyamızda, ülkelerle sorunlarımızı çözerek, Türk dünyasıyla
dayanışarak yeni bir medeniyet hamlesi başlatacağız" dedi. "DENKTAŞ
YALNIZ BIRAKILDI" BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Kıbrıs'ta
her zaman bağımsızlık mücadelesi veren ismin Rauf Denktaş olduğunu,
ancak hep yalnız bırakıldığına dikkat çekerek, "Sayın Denktaş,
Kıbrıs'ın yakın tarihinde en etkili kişiliklerden birisidir. Milli
mukavemet teşkilatında var, arkasından Kıbrıs Barış Harekatı'nda
var, KKTC'nin kurucusu ve KKTC'yi masada uzun yıllardır müdafaa
eden bir devlet adamımız ve diplomatımızdır. Sayın Denktaş, bunları
yaparken kendiliğinden yapmadı, kendi kafasından çıkanları
uygulamış biri değil. TBMM'siyle Türkiye hükümetleriyle istişare
ederek, Türk Devleti'nin Kıbrıs ile ilgili oluşturmuş politikasını
takip eden ve savunan bir kişidir. Şimdi Mevcut Türk hükümeti,
Kıbrıs ile ilgili anlaşılabilir, tutarlı, sürdürülebilir bir
politika ortaya koyamamıştır. Hala Başbakan'ın Kıbrıs ile ilgili
politikasının ne olduğu tam olarak anlaşılabilmiş değildir.
Hükümet, Sayın Denktaş'ı bir taraftan müzakere için gönderirken,
peşinden Denktaş'ın arkasından medyaya demeç vererek, oradan
anlaşma yapmadan kalkması halinde felaket olacağını beyan etmiştir.
Yani pazarlığa birini gönderiyorsunuz, sonra eğer Denktaş anlaşma,
ve uzlaşamaz ise felaket olur diyorsunuz. Peki anlaşamayacağı bir
şey gelirse masaya, ya uzlaşamayacağı bir konu getirilirse Denktaş
buna rağmen anlaşmalı mı? Bunu Denktaş'a direkt söyleyemiyor" diye
konuştu. "BAŞBAKAN DENKTAŞ'IN ELİNİ ZAYIFLATIYOR" Kapılar arkasında
milli menfaatlerin tehdit altında olduğuna işaret eden Muhsin
Yazıcıoğlu, Rauf Denktaş'ın böyle bir politikanın arkasında
olmayacağını söyledi. Yazıcıoğlu, "Denktaş bu meselelerden dolayı
masaya oturamaz, anlaşma yapamaz hale getirilmiştir. Kolunu
kırıyor, bütün kozlarını alıyorsunuz, tek boyutlu bir politik
çizgiyi önüne koyuyor ve diyorsunuz ki bunu yaparsanız iyisiniz.
Bunun dışında önüne ne gelirse gelsin, her şeye teslim olduğunu
söyler veya uzlaşırsan sen iyisin ve devam et diyorsun. Uzlaşmadığı
takdirde, sürekli kavga eden ve işi çıkmaza sokan adamsın diye
peşin olarak söylüyorsun. Muhataplara bu şekilde mesaj verirsen,
masaya görevlendirdiğin insanın arkasında değil de karşısındaki Rum
lobilerinin elini güçlendirecek pozisyonda davranıyorsan o masada
kimse pazarlık yapmaz. Şimdi bir taraftan sayın Başbakan,
Denktaş'ın elini zayıflatmıştır, diğer taraftan TBMM Dışişleri
Komisyonu Başkanı 'Ada bizim hiç olmadı ki verip kurtulalım.
Osmanlı İngilizlere sattı. Türkleri kurtarmak için gittik. Ama
nüfusumuzdan fazla toprak aldık, tabi ki vereceğiz' diyebiliyorsa,
elimizde hiçbir pazarlık gücü bırakmıyorlar demektir. Bu
pazarlıklar altında tecrübeli politikacı, devlet adamı Denktaş'ın
bir kukla gibi eli kolu bağlı, adeta mahkum gibi imza atmaya
sürüklenmiş olması kabul edilir bir şey değildir. Denktaş da bunu
kabul etmemiştir" diye konuştu. "KIBRIS GİRİT'E BENZETİLECEK"
Yazıcıoğlu, Kıbrıs'ın Girit adasına çevirmek istendiğini ileri
sürerek, "Bizim kaygılarımız var. Bir Girit vardı. Yüzyıllar önce
üzerinde Türkler yaşardı ve Türklere ait bir adaydı. Sonra masadaki
müzakereler sonrasında referandum kararı alınıyor ve adayı
Yunanlılar alıyor. Ben Kıbrıs ile ilgili endişeliyim. Kıbrıs Girit
olmasın. Girit yapılma sürecine sokulmasına hassasiyet
gösteriyorum. Çünkü Benim milli şuurum var, tarih bilincim var.
Böyle bakınca Kıbrıs'ın Girit akıbetine uğratılacağı gibi kaygıya
kapılıyorum ve onun için de bütün milli heyecanımla Kıbrıs meselesi
üzerinde duruyorum. Kıbrıs'ın AB uğruna feda edilmesine, Kıbrıs'ın
pazarlık olacağı gibi masaya konulmasına karşı çıkıyoruz. Şimdi
olduğu gibi yarın da karşı olacağız. Kıbrıs, AB'nin pazarlık konusu
değildir. Kıbrıs, elbette çözülecek, çözüm ise bize göre iki kesimi
muhafaza edecek, iki egemen devleti kabul edecek, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin etkin ve fiili garantörlüğünde devam edecek
ve Kıbrıs Türklüğü, göçebe olmayacak., adada özgürce yaşayabilecek
ve TC devleti ile Kıbrıs halkının güvenlik kaygıları ortadan
kaldırılacak. Biz çözüm dahilinde bunu arıyoruz. Bunun dışındakiler
çözüm değildir. Kimileri 30 yıldır çözülmedi başımıza bela oldu
diyor. Kıbrıs başa bela değil. Türkiye'de birkaç bankadan daha
fazla bizden bir şey götürmüş değil. Stratejisi olan, Akdeniz'deki
konumuyla Türkiye için vazgeçilmez, stratejik önemi olan bir
yerdir. Eğer benim milli menfaatime uygun çözülmeyecekse, bırakın
çözülemesin. İşte Kıbrıs meselesine ben böyle bakıyorum" diye
konuştu. "EKONOMİ SANAL ORTAMDA" Son günlerde basın organlarında
'Ekonomi iyiye gidiyor' şeklinde çıkan haberlerin gerçeği
yansıtmadığını ifade eden Yazıcıoğlu, çıkan haberlerin aksini
düşündüklerini belirterek, "(Ekonomi açısından Türkiye'de işler
iyiye gidiyor, Türkiye'de enflasyon, faiz düşüyor, kur bir dengeye
kavuşmuş ve borsa yükseliyor) şeklinde medyamızda ifadelere yer
veriliyor. Eğer gerçek böyleyse işler iyiye gidiyor demektir. Ama
gerçek bu mu, düşen enflasyon mu, alım gücü mü? Bana göre milletin
alım gücü düşmüş, o da enflasyonu düşürmüştür. Halbuki enflasyon
düşerken milletin alım gücünün yükselmesi lazım. Milletin alım gücü
yükseliyor, enflasyon da buna karşın düşüyorsa o zaman enflasyonun
düşmesinin bir faydası vardır. Faiz düşerken eğer çiftçi, sanayici,
orta ölçekli işletmeci, yatırımcı, esnaf ucuz kredi buluyorsa,
ülkede yatırımlar artıyorsa o zaman düşen faizin bir faydası var.
Eğer borsa yükseldiğinde, borsanın yüzde 60'ı yabancı sermayeye ait
ise , orada yükselen borsanın Türkiye'ye çok ciddi faydasının
olduğunu düşünemeyiz. Faydası olsa bile her an risktir. Küresel
diktatörlerin işine yaramayacak bir tavrımız olduğunda, bir iki
milyar dolar çekmek suretiyle borsamızı alt üst ediverirler. Demek
ki Türkiye'de ekonomi henüz sanal alemden gerçek aleme geçmiş
değildir" dedi. Eğer yatırım ve üretim varsa, istihdam
oluşturulabiliyor ve işsizlik düşüyorsa, dış ticaret açığı
azalıyor, borç da ülkenin ürettikleriyle döndürülebiliyorsa o zaman
ekonominin iyiye gittiğinin söylenebileceğini belirten Yazıcıoğlu,
"Fakat böyle bir ortam yok. 280 milyar dolara çıkmış iç dış
borcumuzun 50 milyar doları, bugünkü hükümet tarafından milletin
sırtına yüklenmiştir. Borçların faizi yeni borçlarla
döndürülmektedir. Ucuz ve yeterli kredi yatırımcıya ulaşmamaktadır.
Gelir dağılımında adalet sağlanamamıştır. İşsizlik büyümüştür,
milletin alım gücü düşmüştür. Ekonominin gerçeği bu. Son 1 yıl
içinde 100 bin vatandaşımız işini kaybetmiştir. 400 bin
vatandaşımız işsizler ordusuna katılmıştır, 280 binin üzerinde
işyerimiz bu dönem içerisinde kapanmıştır" diye konuştu. "YÖNETİM
BAŞKALARINA EMANET EDİLDİ" AK Parti hükümetinin bir buçuk senelik
iç ve dış politikasının değerlendirmesini ilginç benzetmelerle
eleştiren Yazıcıoğlu, "Çok kolay bir dış politika yöntemi buldular.
ABD'ye dış politikayı havale ettiler. ABD ne derse o oluyor. Bizim
yerimize nasıl olsa onlar düşünür. Yaptıklarına karşı çıkmamız
mümkün değil. Öyleyse ABD söylesin biz uyalım. ABD, Büyük Ortadoğu
projesi mi diyor, biz de hemen Diyarbakır'ı Büyük Ortadoğu
projesinin merkezi yapar, bu taşeronluğunu üstlenir ve ABD'nin
himayesinde daha iyi geçiniriz. Dış politikada da uygulanan budur.
İç siyaseti AB'ye göre ayarlıyorlar. AB ikiz yasa çıkarın diyor,
kamu reformu yasa tasarısı çıkarın diyorlar ve çıkarılıyor. Böylece
iç politikada da külfetten kurtulmuş oluyor. Ekonomiyi de IMF'e
havale edince hükümete işin törensel boyutu kalıyor" dedi. CHP'YE
ELEŞTİRİ BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 'Bugün Meclis'te
yeterli bir muhalefet olduğunu düşünüyor musunuz?' sorusuna ana
muhalefet partisi CHP'yi sert dille eleştirerek, "Meclis'te yeterli
bir muhalefet yok. Çünkü IMF ve Dünya Bankası'nın gönderdiği Kemal
Derviş, programını bir öncekilere yazdırdı, bugünkü iktidara
uygulattırıyor, kendisi de Meclis'te CHP içerisinde denetim görevi
yapıyor. Dolayısıyla dünün ve bugünün iktidarı da ana muhalefette
IMF'in programının dışına çıkmıyor ki bir muhalefet yapılsın.
Ayrıca CHP, muhalefetten sadece milletin değerlerine düşmanlığı
anlıyor, İmam-hatiplilere düşman olmak, meslek liselerinin
karşısında olmak, başörtülüleri dışlamak ve milletin değerlerini
irtica kabul ederek sürekli sorgulamak, CHP'nin tarihi bir
muhalefet anlayışı olmuştur. Muhalefeti, milletin değerleriyle
karşı karşıya gelmek şeklinde anlıyor. Buna ters düştüğünde iyi
muhalefet yaptığını düşünüyor. Yoksa CHP'nin yapacağı bir şey yok.
CHP milletin vicdanını temsil etmiyor ki muhalefet olsun.
Muhalefeti BBP yapıyor. Çünkü BBP milletin verdiği gücü boşa
çıkarıp heba etmedi, hortumcuya destek olmadı, teröristleri
affetmedi ve milli menfaate çıkarlarımız söz konusu olduğundan
kendi yerine milletinkini üstün gördü" diye konuştu. "YARGI HER
KESİME DOKUNMALI" AK Parti hükümetinin hedeflerinden biri olan
dokunulmazlığın kaldırılması hakkında görüşlerini açıklayan
Yazıcıoğlu, 'Hükümet, bu konuyu geçiştiriyor' şeklince yanıt verdi.
Yazıcıoğlu, "Bugünkü iktidar henüz dokunulmazlıkla ilgili bir çözüm
üretmemiştir. Halbuki 368 milletvekili büyük bir şanstır.
Dokunulmazlıkları sınırlamalılar. Yalnızca milletvekilinin
dokunulmazlığını sınırlandırmayla kalmamalı. Türkiye'de iş alemi,
bürokrasi, asker-sivil ne varsa hepsi hukukun denetimi altında
olmalı. Hukukun dokunamayacağı hiç kimse, kurum ve kişi
olmamalıdır. Bütününe hukuk dokunmalıdır. Hukuktan daha güçlü nüfus
sahibi olmamalı. Onun için de bu iktidar, yargıyı, yürütmeyi,
yasamayı birbirinden ayıracak, yargıyı güvenilir ve bağımsız hale
getirecek, yasamayı daha özgün yasama haline getirecek ve yürütmeyi
de yasamanın dışına çıkararak, daha etkin karar uygulayan ve
hesabını da vermeye açık olan bir şeffaf yönetim getirecek. Bizim
iktidardan istediğimiz bu. Bunu yapıyorsanız iktidar ve
muktedirsiniz. Türkiye'nin bence önemli sorunu bu" ifadelerini
kullandı. "SİVAS ANADOLU'NUN YILDIZI" Diğer taraftan BBP Genel
Başkan Yardımcısı iken istifa ederek, memleketi Sivas'ta belediye
başkan adayı olan Nevzat Yanmaz ise seçilmesi halinde Sivas'ın
Anadolu'nun yıldızı haline dönüştürecek projeler hazırladığını
söyledi. Yanmaz, "Atatürk'ü anlamayan, Sivas'ın önemini kavrayamaz.
Atatürk'ü anlayabilenler ise Sivas'ın Anadolu yıldızı yapılmasının
ne kadar hayati önem arz ettiğini bilirler. Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluşundaki en etkin rolü nedeniyle Sivas ülkemizin ve genç
Cumhuriyetimizin düşmanları tarafından çok sistematik bir biçimde
kalkınmasına engel olacak, geri kalmasına neden olacak bir şer
faaliyetler yürütmüşlerdir. Bu yolla adeta cezalandırmak
istemişlerdir" dedi. Belediye Başkan adayı Yanmaz, Sivas'ın
kaderini değiştirecek projelerinin olduğunu da belirterek, "Biz
öncelikle şehrinizin imkanlarının bir envanterine baktık. Sonra
ihtiyaçlarını önem sırasına göre belirledik. Kaynaklarımızı hem
artıracak, hem de rasyonel şekilde kullanabilecek ön çalışmalar
yaptık. Bütün projelerimizi, yapabilirlik noktasına getirerek,
hazırladık. Yaklaşık 15 yıldan beri aynı ellerde bulunan yerel
iktidarın yaptıkları ve yapmadıkları ortadadır. Bilgilerince,
ufuklarınca, hayallerince işte ellerinden gelenin hepsi budur" diye
konuştu.