Yazarlardan kanlı baskın yorumları
Abone olİsrail'in dünyaya ayağa kaldıran kanlı saldırısı için usta kalemler çarpıcı analizler yaptı. İşte yazarların barbarlığa yönelik yorumları:
İsrail dün sabaha karşı Mavi Marmara gemisine askeri operasyon
düzenledi. Gemide neler olduğunu hala kesin olarak kimse bilemiyor.
Ölü sayısını, yaralı sayısını İsrail ordusu uyguladığı sansür
nedeniyle kimse bilmiyor.
Türk medyası yaşanan süreci yakından takip ediyor. Yazarlar yaşanan
süreç için neler yazdı. Gazeteciler.com olarak sizin için
derledik.
ERDAL ŞAFAK (SABAH)
İsrail, sorumluları uluslararası adalete teslim etmezse, tüm
diplomatik platformlarda tecrit edilmeli. Hatta gerekirse katliamın
sorumluları ve onların bağlı oldukları askeri ve siyasal yetkililer
hakkında uluslararası arama ve tutuklama emri çıkarılmalı.
İsrailli yetkililere işledikleri katliamla orantılı bir bedel
ödetilmedikçe, küresel vicdan kanamaya devam edecek.
ŞAMİL TAYYAR (STAR)
Farklı saiklerle aynı paydada buluşan iç ve dış unsurlardan
müteşekkil Global Ergenekon işbaşındaydı. Hala faaller. Son dönemde
artan terör eylemlerini de bu perspektiften değerlendirmekte yarar
vardır.
Aynı şekilde; İHH'nın Gazze'ye doğru yola çıkan yardım filosuna
yönelik İsrail'in Akdeniz'de gerçekleştirdiği silahlı baskınla,
baskından 3 saat önce yine Akdeniz kıyısındaki İskenderun'da 7
askerimizin şehit olmasına yol açan PKK baskını birbirinden
bağımsız değerlendirilemez.
AHMET ALTAN (TARAF)
Çılgınlar çetesi
İnsanlık tarihinin en büyük soykırımına hedef olmuş, tarihin en
büyük acısını çekmiş, insanlık tarihinin belki de en mağdur kavmi
İsrailliler. Büyük bir zulümden geçmişler. Yahudi kavmini tutup
insanlık tarihinden çıkartsamz, insanlık âleminin bilim ve
sanattaki büyük birikiminin çok önemli kısmı kaybolur. Bu büyük
kavim, yeryüzünde "acının simgesi" gibi dolaşan bu insanlar, bugün
bir "manyaklar çetesi" tarafından yönetiliyor...
MELİHA OKUR (SABAH)
Türkiye, uzun süredir İsrail'le, 'insani, diplomatik, siyasi,
askeri' olmak üzere dört farklı dili konuşuyordu. "One minute"
siyasi, "Alçak koltuk"diplomatik, Gazze'ye yardım yolunun açılması
ise insani dilimizdi. Askeri dili konuşmaya gerek var mı?
Üç dilde de beklenen başarı ortada. Acaba bu noktada, İsrail ile
yaşadığımız kriz, ekonomik açıdan bizi zora sokar mı? İsrail, bize
ne gibi yaptırımlar uygulayabilir?
Ortada bir belirsizliğin olduğu kesin.
MEHMET BARLAS (SABAH)
İkinci hukuk ve ahlak dışı saldırıda ise "Devlet terörü" vardı.
İsrail ordusunun korsanlığı sonunda Doğu Akdeniz'i de, Somalili
korsanların hukuk ve güvenlik kavramlarını yok ettikleri Aden
Körfezi'ne benzetti.
Gazzelilere yardım malzemesi ve "Sivil toplum desteği" götüren
gemilere açık denizde silahlı saldırı, hem uluslararası hukukun
çiğnenmesi hem de korsanlığı İsrail'in devlet politikası olarak
benimsemesidir.
Bazı akıldaneler İsrail'in bu saldırısının Başbakan Erdoğan'ın "One
minute"ine cevap amacını içerdiğini de söyleyebilirler.
Ancak unutulmamalı ki ne "Gazze Trajedisi" Erdoğan'ın şahsi
meselesidir, ne de yardım konvoyu Türk Hükümeti'nin yola çıkardığı
bir siyasi gösteri aracıdır.
YILDIRAY OĞUR (TARAF)
Mavi Marmara'nın akıbeti
USS Liberty'e benzer mi?
Harabeye dönen gemiye ilk yanaşan da bir İsrail gemisi oldu. İsrail
gemisinin "Yardıma ihtiyacınız var mı" çağrısına USS Liberty'nin
yaralı komutanı bugün olan biten karşısında hepimizin bağırarak
söylemek istediği o tarihi cevabı verecekti: Fuck you.
YILMAZ ÖZDİL (HÜRRİYET)
Van münüt'e kadar
Türk, van münüt'ten sonra Müslüman olarak sıfatlandırılan TC
vatandaşları -dün itibariyle- ne Türk, ne Müslüman...
Potansiyel Hamaslıdır.
*
"Katil İsrail"in elbette hiçbir haklı gerekçesi yoktur... Ancak,
İskenderun'da altı şehidin tabutu ortadayken, TC'nin Gazze için
dünyayı ayağa kaldırması, dünyanın bize Hamaslı olarak bakmasının
haklı gerekçesidir.
*
Duygusal tepkilerin gözüne girmek için, "ah o gemide ben de
olsaydım" demek güzeldir ama... Gemiye "insani" olarak binmek başka
şey, "siyasi" olarak Türk bayrağı çekmek başka şeydir
AHMET HAKAN (HÜRRİYET)
Siz gemidekilerin boşuna öldüklerini falan mı düşünüyorsunuz?
(...)
Yıllardır binlerce cinayetin, binlerce yıkımın, binlerce
bombalamanın, felaketlerin, işgallerin, acımasızlıkların,
küstahlıkların kıpırdatamadığı insanlık vicdanını...
Ölerek ayağa kaldırdılar.
Az şey midir bu?
NAZLI ILICAK (SABAH)
Yardım malzemesi istenen yerlere ulaşamadı; çocukların boynu bükük
kaldı. Filistinliler, en hayati ilâçlara kavuşamadıkları için
ölmeye devam edecekler. Binalar onarılamayacak... Görünüşte bir
mağlubiyet söz konusu. "Gece gündüze galebe çaldı" diyebiliriz. Ama
biraz derin düşünelim. Uluslararası camianın herhalde önemli bir
tepkisi olacaktır. Belki de, bu durum, İsrail açısından sonun
başlangıcı... Bardağı taşıran son damla. Evet, insanlar şehit oldu.
Ama galiba, Gazzelileri zafere götürecek yolda ilk kıvılcımı
yakmayı başardılar.
MEHMET Y. YILMAZ (HÜRRİYET)
İSRAİL hükümetinin, uluslararası sularda sivil bir gemiye
saldırması ve savunmasız insanları öldürmesi haydutluktan başka bir
şey değildir.
Bu tutum, İsrail’de işbaşında bulunan ırkçı-faşist hükümetin
Ortadoğu’da adil bir barış için yapılan bütün çabalara karşı
verdiği bir yanıttan başka bir şey değildir.
İsrail, elbette bu gemileri karasularına sokmak zorunda
değildi.
Gemileri uygun bir limana götürüp, yüklerini boşaltarak aramak ya
da gemileri geri döndürmek olanağı varken bu yolun seçilmiş olması
bir gözdağı vermeyi de amaçlıyor.
Dünyanın bunu böyle algılaması gerekir.
Hiç olmazsa bu kez İsrail’in güçlü bir şekilde kınanması ve bu
ırkçı hükümetin tecrit edilmesi gerekiyor.
Ancak Avrupa’dan gelen ilk tepkilerin kelimenin tam anlamıyla “sade
suya tirit” olması zorlu bir diplomatik süreç yaşanacağını da
ortaya koyuyor.
Bu olayın gelişme süreci boyunca Türk hükümetinin de İsrail’in
nasıl davranacağını öngöremediği ortaya çıkıyor.
Böylece Türkiye, iyi yönetemediği bir sürecin kurbanı oldu.
Başbakan’ın “One minute” çıkışı ile bozulan ama bir ara düzelir
gibi olduktan sonra İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın
büyükelçimize hakareti ile tekrar bozulan ilişkiler, bu olayla daha
ağır bir darbe aldı.
İsrail, huzur içinde yaşamak istiyorsa, bu sorunu çözmek zorunda!
Adil bir kalıcı barış olmadan ne Ortadoğu’nun ne de dünyanın huzur
bulabilmesi mümkün olacak.
Ortaya çıkıyor ki İsrail halkı aklını başına toplayıp, sorunu
çözmeye gerçekten niyeti olanları işbaşına getirene kadar kimse
huzur bulamayacak.
ERTUĞRUL ÖZKÖK (HÜRRİYET)
Bakın bizleri de ne hale getirdiler.
"O gemide niye çocuklar var" diye dahi soramıyoruz.
"Madem gitmesine izin verildi, niye uluslararası önlemler alınmadı"
diye soramıyoruz.
"Filistinlilerin yıllardır desteklediği Kıbrıs Rum kesimi neden
karasularından geçiş izni vermedi" diye soramıyoruz.
Çünkü öyle bir şey yapıldı ki, gün artık soru sorma günü değil.
İsrail'in sağduyu sahibi insanları; lütfen bu duygularımızı, bu
çığlığımızı çoğaltın, iletin, anlatın.
Hükümetiniz size kötülük yapıyor.
Bize de kötülük yapıyor.
En fazla da, Türkiye'nin aklıselim sahibi insanlarına kötülük
yapıyor.
Emin olun böyle.
OKTAY EKŞİ (HÜRRİYET)
BİR zamanların "Akıl Cumhuriyeti" İsrail, artık en yakın
destekçisi ABD'nin bile kanımızca sırtında "yük" gibi hissetmekte
olduğu bir sorun yumağına dönüştü. Bu gerçeğin son örneğine tüm
dünya, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere İsrail
komandolarının açık denizde yaptığı kanlı baskında tanık oldu.
“Akıl Cumhuriyeti” deyimi, artık meslekten elini eteğini çekmiş
olan tanınmış gazeteci Bedii Faik’e aittir. Özellikle de İsrail’in,
bir çöl ortamını yeşil bir cennete çeviren kurucu kuşağının
yarattığı mucizeyi anlatmak için kullanılmıştır.
Oysa o İsrail’in yerinde şimdi arogan (kendini beğenmiş), hem
şımarık hem saldırgan, üstelik kimliğinde -maalesef- ırkçılık
taşıyan sevimsiz ve bağnaz bir İsrail duruyor.
Gazze halkına “insani yardım” malzemesi götüren “Sivil Toplum
Kuruluşlarının” kiraladığı gemilere, İsrail sahillerinden 70 mil
uzakta yani uluslararası hukuk yönünden hiçbir şekilde müdahalede
bulunamayacağı bir yerde “komando” indirip en az 10 sivilin kanına
giren bir gücün “sevimli” olması beklenebilir mi?
Bu “haydutça” eylem, İsrail’in sadece pervasızlığını göstermekle
kalmamaktadır. Bu aynı zamanda İsrail’in yıllardır Filistin halkına
hemen hiçbir zaman “adil” ve “insanca” davranmadığını söyleyenlerin
haklılığını ortaya koyan bir kanıttır.
TAHA AKYOL (MİLLİYET)
İsrail'in sağcı ve saldırgan Başbakanı Netanyahu, geldiğinden beri
yangına körük sıkıyor. Gazze ambargosunu gaddarca sıkılaştırıyor,
BM kararlarını hatta Obama'nın tepkisini hiçe sayarak Arap
topraklarında İsrail yerleşim yerlerini genişletiyor...
İsrail devleti, "mazlum" olmanın 'avans'ını çoktan tüketmiştir,
dünyada gittikçe tecrit olmaktadır.
FİKRET BİLA (MİLLİYET)
İsrail'in, Gazze'ye yardım götüren konvoyu bir şekilde İsrail
limanlarına yönlendirmek için müdahale edeceği bekleniyordu ama
böyle insanlık ve hukuk dışı bir saldırıda bulunacağı
beklenmiyordu.
İsrail hükümeti, akıl dışı bir tutumla uluslararası sularda sivil
bir konvoya askeri bir operasyon düzenledi. İsrail'in, operasyon
için Türk bandıralı Mavi Marmara gemisini seçmesi ve Türk
vatandaşlarını öldürmesi de dikkat çekiciydi.
Bu operasyon, son dönemde saldırgan tutumu iyice belirginleşen
İsrail hükümetinin uluslararası hukuku ve toplumu dikkate almayan
politikalarının son örneklerinden biri.
Anlaşılıyor ki İsrail, bu akıl dışı tutumuyla Türkiye ile köprüleri
atmayı çoktan göze almış.
MEHMET ALİ BİRAND (POSTA)
Bu gelişme, uzun süredir gerginleşen ilişkilerimizi temelinden
dinamitleyecektir. Artık tamir imkanı da yoktur. Bundan böyle eski
Türk-İsrail ittifakından söz edilemeyecektir. Bu durumdan Türkiye
de etkilenecek, ancak İsrail daha çok yara alacaktır. Türkiye gibi
bir müttefiği kaybetmenin faturası ağır olacaktır.
Türkiye'yi bekleyen tek sorun, hem kamuoyu açısından, hem de devlet
mekanizmalarının aşırı bir tepki göstermeleri ve en haklı olduğu
bir alanda kendini haksız konuma sokmasıdır.
Abartılı gösteriler, olayı din temeline indirgemeler ve İsrail
hedeflerine saldırılar, hem Türkiye'nin uluslararası alandaki
durumunu, hem de kamuoyunu sarsacaktır. Ne kadar soğukkanlı
davranılır, fevri hareketlere girilmezse, bu olaydan o kadar
sağlıklı sonuçlar alınır.
SAMİ KOHEN (MİLLİYET)
İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren deniz konvoyunun önünü
kesmek için müdahalede bulunacağı günlerden beri bekleniyordu. Ama
bunun büyük bir hava ve deniz operasyonuna dönüşeceği ve birçok
sivilin ölmesine ve yaralanmasına yol açacağı tahmin
edilmiyordu.
Böyle bir kanlı saldırıyı akıl ile izah etmek imkânsız. Hiçbir
gerekçe bu olanları haklı gösteremez.
TAHA KIVANÇ (YENİ ŞAFAK)
Gazze'ye insani yardım taşıyan gemilere İsrail ordusunun
düzenlediği saldırıyı izlerken, aynı gün İskenderun'da Deniz Üs
İkmal Destek Komutanlığı'na roketli ve uzun menzilli tüfeklerle
saldırıldığını duyunca, "Bu iki olay arasında bir bağlantı
olabilir" diye düşünmeyeniniz var mı acaba?Şahsen iki olayın
birbirine fena halde irtibatlı olduğunu düşünüyorum.