Yazarlar Erdoğan'ı nasıl buldu?
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 2023'ten sonra hedefi 2071'e taşıdığı kongre konuşmasını köşe yazarları, nasıl buldu?
İNTERNETHABER.COM- AK Parti 4. Olağan Büyük
Kongresi'nin yankıları sürüyor. Merakla beklenen Başbakan
Erdoğan'ın yaptığı konuşma, köşe yazarlarının gündemindeydi.
Konuşmanın şifrelerini aralayan yazarlar, Erdoğan'ın ne demek
istediğini köşe yazılarına taşıdılar.
MÜTHİŞ BİR NUTUK ŞOV
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, köşesinde Erdoğan'ın konuşmadığını resmen gürlediğini yazdı. Yazar, izleyenlerin tek kişilik müthiş bir “nutuk şovu”na tanık olduğunu düşünürken, halkın iyi hitabetten ne anladığını da şöyle dile getiriyor:
(...)Sesi kaldırıp indireceksin, erkek sesle haykıracaksın, araya iki türkü, üç şiir atacaksın, hep tarihi bir konuşma yapıyormuş gibi yapacaksın, gürleyeceksin, eseceksin, duygusal patlamalardan kahramanlık destanlarına savrulacaksın falan..."
Destansı bir siyasi kültüre yatkın olduklarına dikkat çeken
Hakan, farklı bir siyasi kültüre sahip olmaları halinde sorulacak
soruları böyle sıralıyor:
(...)İki buçuk saat konuştunuz ama uçağımızı kimin düşürdüğünden,
Uludere’nin faillerinin neden hesap vermediğinden, yargıyla ilgili
sorunların ne zaman çözüleceğinden, Anayasa’nın ne olduğundan,
zamların nereye varacağından, Suriye işinin neye bağlandığından,
ifade özgürlüğünden, gösteri yapanlara sıkılan gazlardan bir kelime
olsun söz etmediniz... Ne iş?”
ÇANDAR: YENİ BİR ŞEY YOK AMA...
Radikal yazarı Cengiz Çandar ise Erdoğan'ın yeni bir şey
söylemediğini düşünen isimlerden. Çıtayı yükseltenlerin hayal
kırıklığı yaşadığını belirten yazar, köşesinde PKK ve BDP'yi
dışlayan konuşmasıyla Erdoğan'ın çözümsüzlük siyasetini devam
ettirdiğini savunuyor. Çandar, aynı konuşmanın olumlu yönlerine de
şu sözleriyle dikkat çekiyor:
(...)O da, kendisini, Ak Parti’yi ve geleceği bağlayacak cinsten, yeterince açık biçimde bir ‘çözümsüzlük deklarasyonu’nu ilan etmemiş olmasıdır. Hiç ‘yeni’ olmayan, ‘heyecan uyandırmayan’ cümleler kullanmasının, yani aslında ‘somut bir şey söylememesi’nin ‘hayırlı’ yönü mevcut. Olmayacak, yürümeyecek, ağzı kapatılmış, dört tarafı bağlanmış bir ‘proje’ ortaya koymamıştır. “Geleceğin önü açık bırakılmıştır” yorumuyla umut pompalamayı sürdürebiliriz belki. "
ADEM YAVUZ ARSLAN VE BARLAS NE DEDİ? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
KÜRT VATANDAŞLARIN VİCDANLARINA ÇAĞRI
Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Arslan, köşesinde Erdoğan'ın Kürt meselesinde vicdanlara çağrı yaptığını, eylem planı açıklamadığını yazdı.
Soruna ilişkin Erdoğan'ın yeni bir sayfa açma isteği içinde
olduğunu hatırlatan yazar, yazısına şöyle devam
ediyor:
(...)Kürt kökenli kardeşlerim yerine doğrudan 'Kürt kardeşim' demesi, gelin 'yol haritasını birlikte yapalım' demesi de dikkat çekici. PKK'nın her türlü sabotajına rağmen 'inadına hizmet' vurgusu bir bakıma meydan okumaydı. Kürtler'e çağrısı, özellikle 'vicdanlara çağrısı', sesi çıkmayan geniş kitlelere yönelik bir beklentiyi de yansıtıyor. Ne kadar doğrudur ne kadar gerçekleştirilebilir tartışılır ama Erdoğan, Kürtler'den artık PKK'ya karşı seslerini çıkarmalarını istiyor."
DEMİREL LİSTE DIŞI
Sabah yazarı Mehmet Barlas ise köşesinde Erdoğan'ın merkez sağ siyasetin isimleri sıralarken Süleyman Demirel'in adını anmamasına dikkat çekiyor.
(...)Erdoğan "Muhafazakâr-Demokrat" siyasetin
geçmişteki iki büyük ismini, Adnan Menderes'i ve Turgut Özal'ı
zikrediyor AK Parti'nin çizgisini anlatırken.
Ama Demirel listede değil.
Burada bir de hüzün verici bir durumun varlığını
hatırlamalıyız.
Çünkü Muhafazakâr-Demokrat siyasetin bir diğer önemli ismi Süleyman
Demirel'dir.
Ama 28 Şubat post-modern darbesindeki konumu, onu bu çizgide
zikredilmesi gerekli isimler listesinden ne yazık ki
çıkartmıştır.
ZAMAN YAZARI AHMET TURAN ALKAN VE VATAN YAZARI RUŞER ÇAKIR NE DEDİ? SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
ALKAN: SİYASETTE DÜNYALAR KURULABİLİYOR
Zaman yazarı Ahmet Turan Alkan ise hamaset dolu konuşmaya sitemi vardı. Bugünkü köşesinde hamasetin gizlenen sıkıntıların habercisi olduğunu yazan Alkan, çoğu insanın bu tür konuşmalara bayıldığını sözlerine ekliyor. İçerikten ziyade beden diline odaklanan yazar, eleştirisini böyle sıralıyor:
(...)Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor. Konuşmanın muhtevasına değil beden diline bakıyor ve değerlendirmeye çalışıyorum; bu dil benim hoşuma gitmiyor ve bu benim safdil cümlem, siyasetle nisbetimi de pek naif bir vurguyla izah ediyor (Son zamanlarda bu kelime yanlış yerlerde kullanılıyor; halbuki, tecrübesiz, saf, hatta bön, çaylak demektir; meraklısına arz!). Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor."
ÇAKIR: PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLMA ARZUSU
Vatan yazarı Ruşen Çakır, köşesinde Başbakan Erdoğan'ın bundan sonra ne yapacağını yazdı. Konuşmayı 7 bölüme ayıran Çakır, vedalaşma bölümünde Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkacağını belirtiyor.
(...)7- Vedalaşma: Dünkü kongreyi “AKP’de post-Erdoğan dönemin
startı” olarak nitelemiştik nitekim Erdoğan konuşmasının sonunda
partililere veda edip onlara haklarını helal etti ve onlardan da
helallik talep etti. Kendisinden sonra partiye nifak sokmak
isteyecekler olabileceği uyarısında bulunan Erdoğan’ın şu sözleri
çarpıcıydı: “Allah ömür verirse, bu can bu bedende olursa, inşallah
farklı göregler, farklı unvanlar altında, yine bir olacağız, yine
beraber olacağız, yine partimizin, yine milletimizin hizmetinde
olacağız.”
Bu uzun cümlenin Erdoğan’ın hem Köşk’e çıkma, hem de partili
cumhurbaşkanı olma arzu ve kararlılığının dışavurumu olarak
görüyorum.