Yaz aylarının vaz geçilmez dostu
Abone olYaz aylarıyla birlikte insanlar, plajlara dökülmekte. Kitap yaz aylarının değişilmez arkadaşı. Kürşat Başar'ın bir sürü arkadaşı var. İşte Başar'a arkadaşlık edenler:
Kürşat Başar, yaz aylarının değişmez karelerini aktardı.
Başar, plajlardaki insanların yaptığı lüzumlu-lüzumsuz
davranışlardan bahsetti. Ayrıca Başar, yaza katlanmamızı sağlayan
dostlarını anlattı. Başar'ın isimli yazısı şöyle:
Yazı : Kürşat Başar
Kaynak :
Yaz gelince dergilerden arayıp 'bu yaz ne okuyorsunuz, ne okuyalım,' türünden sorular sorarlar. İlginçtir yaz aylarında kitap satışları artacağına düşer. Yayın dünyası eylül-ekim aylarında yeniden canlanır. Bunun nedenini bugüne kadar anlayabilmiş değilim. Sıcakta daha hafif yemekler yenmesi gibi daha 'hafif kitaplar' okunması gerektiğini mi düşünüyoruz bilmiyorum. Hani kış aylarında deliler gibi ciddi kitap okusak içim yanmayacak ama...
Plajlardaki kalabalık zaman kendi halinde dergisini, kitabını okuyanlar yabancı, gelen geçene bakarak, vücudundaki yanmış ve yanmamış bölgelerle sivilcileri inceleyerek yatanlar yerli turist olarak ikiye ayrılabilir. Bir de tabii entelektüel yerli turist var ki, 'Mankenler Bodrum'a doldu,' türünden başlıklarını uzaktan da görebildiğimiz türden birtakım yayınları, güneş başlarına geçerken bile büyük bir dikkatle satır satır okuyorlar.
Tatile gidenlerin elinde daha çok Da Vinci Şifresi, Kurtlar İmparatorluğu tipinde kitaplar görüyorum. Ben bunları okumadığım için tavsiye de edemeyeceğim.
Zaten kime ne okuyacağını söylemek zordur. Bunun yerine en iyisi ne okuduğunu söylemektir.
Ben yaz ayları geldiğinde masamın üzerine dizdiğim kitapları okumaya başladım. Bunlardan biri, A. Alvarez'in 'Gece' adlı incelemesi. 'Gece hayatı, gecenin dili, uyku ve rüyalar' altbaşlığını taşıyan kitap, insanın geceyle olan savaşını, ışığın serüvenini, karanlığın gizemli yüzünü, uyku araştırmalarını ve rüyaların sistemini ele alıyor.
Okuduğum kitaplar arasında Muazzez İlmiye Çığ'ın 'Hititler ve Hattuşa' adlı kitabı da var. Çığ, daha önce 'Sumer'li Ludingirra' adlı kitabında Sumerli bir şair ve öğretmenin ağzından bu eşsiz kültüre ilişkin bilgilerini herkesin anlayabileceği dilde kitaplaştırmıştı. Bu kez de yine Anadolu topraklarında yaşamış 3500 yıl önceki bir başka kültürü, Hititleri, arkeolog annesiyle birlikte kazıya giden İştar adlı bir kızın günlüğü olarak kurgulamış. Konuyla ilgilenenler için ilginç bir başlangıç kitabı.
Yüzyılın önemli kitaplarından biri olan İsviçreli yazar Max Frisch'in, 'Homo Faber'ini okuyalı yirmi yıldan fazla zaman geçmiş. Onun için geçenlerde yeni baskısını görünce aldım ve yeniden okumaya niyetlendim. Roman, Batı entelektüelinin, bütün yaşamını mantık dizgeleri üzerine kuran birinin, rastlantılar zinciriyle değişen hayatını, akıl ve ötesi üzerine bir tartışmayı içeriyor.
Ali H. Neyzi'nin, ABD'de yaşayan torununa, aile hayatını anlatmak için yazmaya başladığı e-posta'lardan oluşan 'Lara Feneri' adlı anılarının üçüncü cildi de okumak üzere başucumda duran kitaplardan biri.
Yeni çıkanlar arasında yer alan, Sedef Kabaş'ın, söyleşilerini topladığı 'Zamanı Dize Getirenler' de hemen okumaya başladıklarım arasında. Kabaş, ileri yaşlara gelmiş olmakla birlikte üreticiliğini artıran, hayat coşkusunu sürdüren önemli isimlerle yaptığı söyleşilerle hem zamana tanıklık ediyor hem de 'hayat ustaları'nın ağzından bize gerçek 'hayat bilgisi' dersleri anlatıyor.
Eğer anılara meraklıysanız, Osman Öndeş'in, Sefire Emine Esenbel'in notlarından oluşturduğu 'Bin Renk Bir Ömür' adlı kitabı, 19. yüzyılda Osmanlı hayatını bir yabancının gözüyle okuyacağınız Miss Pardoe'nun 'Şehirlerin Ecesi İstanbul' adlı anıları ve Hıfzı Topuz'un 'Elveda Afrika, Hoşçakal Paris'i de ilginizi çekecektir.
Yazı : Kürşat Başar
Kaynak :
Yaz gelince dergilerden arayıp 'bu yaz ne okuyorsunuz, ne okuyalım,' türünden sorular sorarlar. İlginçtir yaz aylarında kitap satışları artacağına düşer. Yayın dünyası eylül-ekim aylarında yeniden canlanır. Bunun nedenini bugüne kadar anlayabilmiş değilim. Sıcakta daha hafif yemekler yenmesi gibi daha 'hafif kitaplar' okunması gerektiğini mi düşünüyoruz bilmiyorum. Hani kış aylarında deliler gibi ciddi kitap okusak içim yanmayacak ama...
Plajlardaki kalabalık zaman kendi halinde dergisini, kitabını okuyanlar yabancı, gelen geçene bakarak, vücudundaki yanmış ve yanmamış bölgelerle sivilcileri inceleyerek yatanlar yerli turist olarak ikiye ayrılabilir. Bir de tabii entelektüel yerli turist var ki, 'Mankenler Bodrum'a doldu,' türünden başlıklarını uzaktan da görebildiğimiz türden birtakım yayınları, güneş başlarına geçerken bile büyük bir dikkatle satır satır okuyorlar.
Tatile gidenlerin elinde daha çok Da Vinci Şifresi, Kurtlar İmparatorluğu tipinde kitaplar görüyorum. Ben bunları okumadığım için tavsiye de edemeyeceğim.
Zaten kime ne okuyacağını söylemek zordur. Bunun yerine en iyisi ne okuduğunu söylemektir.
Ben yaz ayları geldiğinde masamın üzerine dizdiğim kitapları okumaya başladım. Bunlardan biri, A. Alvarez'in 'Gece' adlı incelemesi. 'Gece hayatı, gecenin dili, uyku ve rüyalar' altbaşlığını taşıyan kitap, insanın geceyle olan savaşını, ışığın serüvenini, karanlığın gizemli yüzünü, uyku araştırmalarını ve rüyaların sistemini ele alıyor.
Okuduğum kitaplar arasında Muazzez İlmiye Çığ'ın 'Hititler ve Hattuşa' adlı kitabı da var. Çığ, daha önce 'Sumer'li Ludingirra' adlı kitabında Sumerli bir şair ve öğretmenin ağzından bu eşsiz kültüre ilişkin bilgilerini herkesin anlayabileceği dilde kitaplaştırmıştı. Bu kez de yine Anadolu topraklarında yaşamış 3500 yıl önceki bir başka kültürü, Hititleri, arkeolog annesiyle birlikte kazıya giden İştar adlı bir kızın günlüğü olarak kurgulamış. Konuyla ilgilenenler için ilginç bir başlangıç kitabı.
Yüzyılın önemli kitaplarından biri olan İsviçreli yazar Max Frisch'in, 'Homo Faber'ini okuyalı yirmi yıldan fazla zaman geçmiş. Onun için geçenlerde yeni baskısını görünce aldım ve yeniden okumaya niyetlendim. Roman, Batı entelektüelinin, bütün yaşamını mantık dizgeleri üzerine kuran birinin, rastlantılar zinciriyle değişen hayatını, akıl ve ötesi üzerine bir tartışmayı içeriyor.
Ali H. Neyzi'nin, ABD'de yaşayan torununa, aile hayatını anlatmak için yazmaya başladığı e-posta'lardan oluşan 'Lara Feneri' adlı anılarının üçüncü cildi de okumak üzere başucumda duran kitaplardan biri.
Yeni çıkanlar arasında yer alan, Sedef Kabaş'ın, söyleşilerini topladığı 'Zamanı Dize Getirenler' de hemen okumaya başladıklarım arasında. Kabaş, ileri yaşlara gelmiş olmakla birlikte üreticiliğini artıran, hayat coşkusunu sürdüren önemli isimlerle yaptığı söyleşilerle hem zamana tanıklık ediyor hem de 'hayat ustaları'nın ağzından bize gerçek 'hayat bilgisi' dersleri anlatıyor.
Eğer anılara meraklıysanız, Osman Öndeş'in, Sefire Emine Esenbel'in notlarından oluşturduğu 'Bin Renk Bir Ömür' adlı kitabı, 19. yüzyılda Osmanlı hayatını bir yabancının gözüyle okuyacağınız Miss Pardoe'nun 'Şehirlerin Ecesi İstanbul' adlı anıları ve Hıfzı Topuz'un 'Elveda Afrika, Hoşçakal Paris'i de ilginizi çekecektir.