Yavuz Ağıralioğlu'nun tabanda karşılığı var mı?

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

Yavuz Ağıralioğlu’nun Tabanda Karşılığı Var mı?

Parti kurma sürecinin büyük bir kısmını tamamladığını bildiğimiz Yavuz Ağıralioğlu'nun siyasal ajandasında AK Parti'nin son dönemdeki seçmen kaybının analizine dair notları ve siyasal motivasyonunu kıymetli buluyorum.

Son dönemde kamuoyunda Ak Parti'ye yönelik oluşan siyasi algı,

AK Parti seçmeni tarafından ortaya konulan eleştiriler,

AK Parti teşkilatlarındaki siyasal motivasyon kaybı,

Var olan politik imkanların fırsata çevrilememesi,

Bütün bu konu başlıkları üzerinden bir siyasi yazılım formüle edildiği aşikâr.

Bütün bunların yanı sıra Yavuz Ağıralioğlu'nun Türkiye siyasetine oldukça uygun bir duruşu var. Bu duruşu, İYİ Parti'de görev yaptığı süreçte, parti sözcüsü olduğu süreçte de fark edilmiştir. Hatta İYİ Parti içindeki aşırı seküler isimlere rağmen muhafazakâr seçmenin Meral Akşener’e yakınlık göstermesinde etkili olmuş bir isimdir Ağıralioğlu. Milliyetçi, vatansever, muhafazakâr, manevi değerlere saygılı ve demokrat kimliğiyle duruşuyla "İyi Parti'de vatan nöbeti tuttum" şeklindeki ifadesiyle akıllarda kalmıştır. Bir de Muhsin Yazıoğlu’na olan vefasıyla…

Genç ve analiz gücü yüksel olan Yavuz Ağıralioğlu, İYİ Parti enkazını erkenden fark ederek,

İYİ Parti’de yıpranmışta olsa sahip olduğu siyasi gücü siyasi sermayeye çevirmeyi başarmıştır.

Siyaset sahnesinde yerini alan bu tarz oluşumlar, siyasi partiler için belirleyici olan,

Partinin ne kadar oy alıp almayacağı değildir.

Siyasal hareketin nasıl bir sosyolojiye oturtulacağıdır.

Partinin hedeflediği seçmen kitlesinin taban ve tavan temasıdır.

İYİ Partide taban ve tavan temas edemedi. Bu uyumsuzlukla seçmene temas edilemedi. Genelde çıkar birliğine dayalı, reaksiyoner yapı siyasi akıldan uzak hamleler İyi Parti'de siyasi heyelanı yaşattı.

Bizim ülkemiz kendi içinden çıkan siyasal hareketlere, yüklenici bir kitlenin, sınıfın omuzlarında yükselmek şartıyla süreklilik kazandırır. AK Parti'nin başarısı, orta sınıf ve Anadolu irfanının omuzlarında yükselmiştir.

Ağıralioğlu, katıldığı bir TV programında toplumun her kesimini birleştirecek bir siyasal hareketi hedeflediğini söylüyor.

İdealist ve kucaklayıcı bir tutumu var Sayın Ağıralioğlu'nun.

Dinamik ve analitik düşünüyor, doğru noktalara parmak basıyor.

Siyasi teşhisleri çok doğru, fakat siyasi tedavi yöntemleri henüz net değil.

Siyasi arenada tanınır olmak,

Kitleyle iletişim diline hâkim olmak,

Siyasal idealizme sahip olmak,

Muhatap olunacak seçmen açısından çok çok olumlu farkındalıktır. Bu siyasi farkındalık toplumun çeşitli kesimlerinin çıkarıyla örtüşmeyip, çatışınca nasıl bedeller ödeneceğini göze almış olmalı Ağıralioğlu. Çünkü taze siyasetçi değil, atadan, dededen ve babadan gelen bir siyasi mirasa sahiptir. Kazanmış olduğu siyasi tecrübe ve birikimin yanında doğuştan gelen, var olan özelliklerinin tabanda karşılık bulacağı ve siyaset sahnesinde olması gereken yerde olacağı aşikardır.

Var Oluşsal Büyük Tehdit

Türkiye'de doğurganlık hızının dramatik düşüşü geleceğimizi tehdit ediyor. Nüfus artış hızımızın durma noktasına gelmesi ve bu konuda devlet destekli çok ciddi adımlar atmamızı zorunlu hale getiriyor.

TÜİK Doğum İstatistiklerine göre;

2001'de yılda 2,38 çocuk olan doğurganlık hızı, 2023'te hızlı bir azalmayla 1,51 çocuğa düştü. Nüfusun kendini ikame seviyesi 2,1 çocuktur. Bir başka anlatımla doğurganlık hızı 2,1 çocuk seviyesinde olduğunda nüfus kendini yeniliyor. Bu oranın altına düştüğünde ise nüfus azalıyor.

Nüfus artışımız durma noktasına geldi!

Yıllık nüfus artış hızı, iki sayım tarihi arasındaki dönemde her bin nüfus için yıllık artan nüfusu gösteriyor.

Bu hızın sıfırın altında olması, nüfusun düştüğüne işaret ediyor.

2023'te nüfus artış hızı binde 1,1 gerçekleşti.

Bu oran ülkemizde 2001'den bu yana karşılaşılan en düşük nüfus artış hızı.

Ülkemizde nüfus artış hızı;

2020 binde 5,5

2021 binde 12,7

2022 binde 7,1.

Yıllık nüfus artış hızı Covid-19 salgınının hâkim olduğu 2020 yılında binde 5,5'e kadar düşmüştü. Bu oran son 20 senedeki en düşük oran olmuştu.

2023 yılına gelinceye kadar 2020 ve 2022 yılları haricinde nüfus artış hızı binde 10'un altına hiç düşmemişti.

Sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de bu sorun var ve istatistiklere yansıyor. Türkiye'de kademeli biçimde düşen doğurganlık hızı AB üyesi ülkelerde de düşük seviyelerde.

2022 yılında AB üyesi ülkelerde toplam doğurganlık hızı ortalaması 1,46 çocuk oldu. 

En yüksek doğurganlık hızına sahip ülke 1,79 çocuk ile Fransa oldu.

En düşük doğurganlık hızına sahip ülkeler ise 1,2 çocuk ile İtalya ve İspanya oldu.

Toplam doğurganlık hızı Türkiye'ye yakın olan ülkeler 1,53 çocuk ile İsveç, Belçika ve Hırvatistan oldu.

OECD ülkeleri arasında ise 2022 yılında kadın başına 2,9 çocuk ile doğurganlık oranı en yüksek ülke işgalci katil İsrail oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, doğurganlık hızında geldiğimiz durumu "Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit, bir felaket" olarak ifade ediyor. Sıkı tedbirler alınıp hızlıca hayata geçirilmesi gerekir. Aksi takdirde 20 yıl sonra işgücü piyasalarına da yansıyacaktır.

Bu kadar ciddiyetle yaklaşılması gereken bu soruna sadece doğum izin sürelerinin artırılması cılız bir çözüm olacaktır.

Ücretli ebeveyn izinleri,

Erken çocukluk eğitimi ve bakımı,

Aile aidiyetinin öneme,

Gençlerin evliliğe teşviki,

Gençlerin ve ailelerin sapkın akımların tahribatına karşı korunması,

Gibi benzer politikalar bütünsel olarak ele alınmalıdır sosyal devlet olmanın gereğidir.