Biyolojik saat gençken yavaş, yaşlanmaya başladıkça hızlı çalışmaya başlayan bir düzene sahiptir. Biyolojik saati yavaşlatmanın en iyi yolu, düzenli uykudur. Gece saat 23’de özellikle karanlık bir ortamda uyumaya gayret edin. Sağlıklı, iyi besinler, su, probiyotikler, alkali beslenme… Bu kısmı eminim zaten hepiniz çok çok iyi biliyorsunuz, genç kalabilmeye katkısı, tartışılmaz. Fakat pozitif düşünce, iyi düşünme her zaman unuttuğumuz bir öğe olarak kalıyor. Sizi mutlu edecek şeylerle ilgilenin, beraber olun ve yaşayın. Bakın bu çok önemli. Eğer var olanı korursanız, kaybolanları tekrar yerine koymak için çabalamaz, vakit kaybetmezsiniz. Var olanı korumaktan kastım, söz gelimi 35 yaşındaysanız, 40’lı yaşlara kadar göz çevrenizde, alın ve dudak üstünüzde yaşlanma belirtileriyle karşılaşmanız muhtemeldir. O zaman 35’deki cildinizi korumaya alın. Koruyun ki, kırışmayın, form kaybı yaşamayın. Çok acı bir gerçek var ki, o da 25’inden sonra yavaş yavaş, yağ, kas ve kemik kaybı yaşadığımızdır. Fakat bu herkes de farklı bir süreçte işler. Ne kadar, nereden ve ne oranlarda kayıp yaşadığınızı artık tespit edebiliyoruz. Yapılan bu cilt analizinin ardından eksiklikleri yani kaybolanları desteklemek mümkün. Elbette bir de işin genetik miras tarafı var. Hepimizin yatkınlıkları, kritik noktaları, yaş alamaya bağlı gelişebilecek deformasyonları birbirinden farklı ve çoğunlukla genetik kökenli. Genetik riskleri tespit edip, ona göre önlemler almak, son derece başarılı bir süreç yönetimi yapmanıza yardımcı olacaktır. Bakın buraya kadar aslında hep kişisel bazı özelliklerden bahsettim. Çünkü hiç birimiz birimize benzemiyoruz, hepimiz biriciğiz. Bu sebeple kişiye özel planlama son derece mühim bir konu. Yaşlanma karşıtı önlemler alırken, size özel bir program yapılması gerekir. Bülent Cihantimur – mahmure.com