NASA’nın üç yıldır aralıklarla sürdürdüğü "yatak testi" için önceden başvuru yapan Iwanicki, 70 gün boyunca yatakta uzanarak uzayda hareketsizliğin kas gücüne etkisi araştırmasına gönüllü adaylardan biri olmuştu. Henüz çalışırken başvurduğu Nasa'dan aylarca dönüş alamayan Drew, tam umudunu kaybettiği sırada bir de işsiz kalmış. Ancak şans yüzüne gülmüş ve daha işsiz kaldığı ilk gün Nasa tarafından projeye çağırılmış. 25 bin gönüllü arasından o güne kadar 55 kişi seçilmiş, Drew de 55. kişi; yani araştırmanın son üyesi. Drew, alışma süreci olarak geçen ilk 5 günün en zor günler olduğunu anlatıyor: "Daha önce hastane deneyimim dahi olmadığı için, uzun süreli yatma fikrine oldukça yabancıydım. Fiziksel olarak oldukça acı vericiydi, çünkü bedenim bu denli uzun süre yatmaya alışkın değildi." Yattığı süre boyunca kan basıncının başında toplanmasından ötürü, baş ağrıları çekmeye başlamış. Bunun yanı sıra gün boyunca yatmanın omurgada da acı veren ağrılara sebep olduğunu aktarıyor. Kafası ile ayakları arasında normal insanların yatış pozisyonlarının tersine, 6 derecelik bir açı farkı bulunuyormuş. Ancak hafif dönüşlere izin verilmesi bu açıya alışmasını kolaylaştırmış. 7/24 kamera sistemiyle de göz hapsinde olan Drew'in tüm hayatı 70 gün boyunca başkaları tarafından düzenlenmiş. Akşam 10'da uyuyup, sabah 6'da uyanması gereken Drew, "Bu normal bir insanın yatmasından oldukça farklıydı, istediğiniz zaman uyuma şansına da sahip değilsiniz," diye anlatıyor. Elbette ki büyük ya da küçük ihtiyacını giderirken de yatıyormuş. Buna alışması oldukça zor olmuş. Bir de duş aldığı özel plastik yataklı odada gözlemlenmemiş ve kendi kendine duş almış. Bunun dışında maalesef özel bir hayatı kalmamış. En basitinden, yaptığı telefon görüşmeleri dahi hemşireler tarafından duyuluyormuş. Çünkü yattığı odanın kapası hep açık duruyormuş. Yattığı süreç boyunca sürekli okumuş, LSAT için çalışmış ve bol bol film izlemiş. Bilgisayarını yatarak kullanabilmesi için kullanılan teknoloji ile başlarda oldukça rahat ediyormuş. Ancak bir süre sonra kollarındaki kaslarda hissettiği ağrı sebebiyle aralıklı olarak kullanmaya başlamış. Bir keresinde Drew'in kız arkadaşı onu ziyarete gelmiş. Ancak etkileşimde bulunmaları ve kız arkadaşının yatağa oturması yasakmış. Kız arkadaşının dışarıdan yemek getirmesi de yasakmış. Çünkü diyetisyenlerin gözeteminde kalori tüketmesi gerekiyormuş. Üstelik de son lokmaya kadar bitmiş olması, hatta tek bir ketçap izi dahi kalmamış olması gerekiyor. Aksi takdirde bir şurup verip yemeğe devam etmesi isteniyormuş. Bu başına ilk başlarda gelmiş ve yemeği bitirdiğini sanan Drew için oldukça şaşırtıcı olmuş. Yemekler arasında özellikle patates çorbası ve hamburgeri sevdiğini anlatıyor. Ancak yatarak çorba içmenin zorluğundan bahsetmeden geçmiyor. Yemekleri yerken zorlandığı kadar sinir sistemi de zorlanıyor. Çünkü yatarak yemek kişi için ne denli zorsa, bunun sindirimi de vücudumuz için o denli zor. Yemek yerken oldukça hızlı olması gerekiyor. Çünkü izin verilen belli hareketler olsa da bunların süreleri çok kısıtlı. Belli hareketleri 30 dakika süreyle yapmasına izin verilse de sırtını yataktan kaldırması kesinlikle yasak. Kollarının başının altına koyduğunda bile sırtının yatakla temasının engellenmemesi gerekiyor. Toplam 108 günde 17.800 Dolar kazanmış. 70 günlük yatak testi öncesinde de birkaç hafta süren testlerden geçmiş. Bu sebeple aslında Nasa gözleminde geçen total süresi 108 günmüş. 17.800 Dolar kulağa oldukça iyi bir para gibi gelse de, bunun bir yüzü daha var: Drew yatakta istenilen şekilde olmadığı her saat için 10 Dolar ödemiş. Tüm ihtiyaçlar ve kesintiler sonunda ise kazandığı para 5.000 Dolar'a denk düşmüş. Gönüllülerin istedikleri zaman araştırmaya son verme hakları bulunuyormuş. Bu sebeple de Drew 55. gönüllü olmuş, çünkü ondan önceki kimse araştırmayı tamamlayamamış. Drew araştırmaya katılan 55. gönüllü olsa da, onu tamamlayan tek kişi olmuş. Araştırmanın sonunda ilk ayağa kalktığında yaşadıkları ise, gerçekten inanılmaz. Kalp atışları br anda yükselmiş ve hayatında ilk kez kan basıncının ayaklarına indiğini bu şekilde hissetmiş. Sanki yürüme yetisini yeniden kazanıyor gibi hissetmiş. Onun için hayatındaki en zor deneyim olmuş olsa da, Drew bundan hiç pişman değil. Adeta yeniden doğmuş! Oraya girdiği ilk günün üzerinden tam 2,5 ay geçtikten sonra dışarı çıkan Drew, teninde güneşi ve havayı hissetmenin ne denli muhteşem bir şey olduğunu fark etmiş. Eve gidişi, ilk kez bira içişi ya da sevdiği yiyecekleri tüketişi ise, hayata dönüş ya da yeniden doğmak gibiymiş. Drew şimdilerde o süreçte verdiği kararları bir bir uyguluyor. LSAT için çalışıyor çünkü avukat olmak istiyor ve bunun yanı sıra artistik kariyerine de devam ediyor.