35 yaşındaki pop müziği şarkıcısı Derya Uluğ, Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'ye konuştu. Başarılı şarkıcı hayatına dair bilinmeyenleri anlattı.Seninki için bir günde gelen şöhret diyebilir miyiz?‘Okyanus’ şarkısı bir gecede patladı, benim hikâyem de öyle görünüyor. Ama onun öncesinde, yılların eğitimi ve sahne tecrübesi var. 16 yaşımdan beri sahnedeyim. Küçük yaşlardan itibaren çok bedel ödediğimi düşünüyorum. Ne gibi bedeller?Kadın şarkıcıların yaşadığına benzer birçok şey... Gündüzleri okulda talebe bir çocukken geceleri bir genç kız olup sahneye çıkıyordum. Gün içinde iki ayrı insan olmak çok zordu. İki sene hiç uyumadım neredeyse. Sınavlara yollarda çalışıyordum. Bir çocuk için çok çarpıcıydı.Maddiyat için mi sahneye çıkmaya başladın?Sekiz yaşında müzik derslerine başladım, nota öğrendim. 11 yaşında keman çalıyordum. Ayna karşısında şarkı söylüyordum hep. Lisede arkadaşlarımdan birinin babası müzisyendi, ondan teklif geldi. Annem “Her gittiğin sahnede yanında ben de olursam kabul ederim” dedi. 19 yaşıma kadar da hep yanımdaydı. İyi ki... O yaşta beni birçok şeyden korumuştur.İlk şarkın ‘Okyanus’ 160 milyon izlendi. Milyonlarca kez tıklanan başka kliplerin de oldu. Sokakta yürüyemeyecek duruma geldin mi?Piyasaya çıktığım zamanlarda televizyon programları neredeyse kalkmıştı. O yüzden ekrana çıkmadım. Şarkım ve ismim yüzümün önündeydi. İnsanlar yüzümü çok tanımıyor, ismimi biliyordu. Bir yerde kimliğimi gösterdiğimde ismimi görüp şaşırıyorlardı. Ama ‘Canavar’ şarkısından sonra tanınmaya başladım.Yıldızın parlayıp şarkıların çok dinlendikçe nasıl bir rekabet ortamıyla karşılaştın?Başlarda herkes iyi olanın yanında oluyor. Birçok sanatçı bana destek verdi. Ama bir yerden sonra, tehlike olarak görünce diş göstermeye başladılar. Rekabeti hissettim. Yapımcım Samsun Demir bana “Bu ülkede star olmak için sinirlerinin demir gibi sağlam olması lazım. Bunu yönetebilirsen olursun” demişti. Soğukkanlı olmamın da bana kattıklarıyla çelik gibi sinirlere sahip oldum. Zaten yapım gereği hemen alevlenmem. Sessiz kalmak çok zor ama mühim bir şey.Yine de insan güvendiklerinden kazık yiyince üzülmez mi?Üzüldüğüm ve ağladığım çok gün oldu. Çok derinlere inmemeyeyim ama o gözyaşlarım bana başarı olarak geri döndü.‘Kanunlar Gibi’ yedinci teklin. Neden hâlâ bir albümün yok yok? Bu garanticilik mi?Albüm geçen sene çıkacaktı ama araya pandemi girdi. İnsanlar film ve dizi izlemeye yöneldi, odakları müzik değildi. Müziği ihtiyaçtan öte lüks olarak görmeye başladılar. Biz de durduk. Albüm için yaptığımız çalışmalar eski gelmeye başladı ve albümü risk olarak görüp şarkıları tek tek çıkarmak istedim.Şarkılarındaki atar gider senin özel hayatında da yaşanıyor mu?Erkek arkadaşım Asil’le (Gök) zamanında çok fazla şey yaşadık, o şarkılar da o yüzden çıktı. Hatta o şarkılardaki atar gider hep Asil’eydi. Hıncımı bir şekilde hep yazarak alıyorum. Ama bu sefersözleri ben yazmadım.Asil Gök’le kaç senedir birliktesiniz?Altı sene oldu. Bir arkadaşım Instagram’a koyduğu videoları izletti, piyano çalışına ve sesine inanamadım. Sonra bir arkadaş ortamında tesadüfen bir araya geldik. Zamanla aşka dönüştü. Zorlu günler yaşadık. Aşkın tavan yaptığı günlerde aşırı inişlerimiz çıkışlarımız oldu. Hepsi güzel tecrübeler.Asil, hem şarkılarında aranjörlük yapıyor hem orkestrada birliktesiniz. İş ve özel hayatta bu kadar birlikte olmak sıkıcı değil mi?Aynı evin içinde birbirimizi altı saat görmediğimiz oluyor. O odaya kapanıyor, piyano çalıyor, ben spor yapıyorum. Kendi alanlarımıza baskı yapmıyoruz, özgürlüklerimizi yerine getiriyoruz.Bir sürü şarkıda birlikte imzanız var. “Bir gün ayrılırsak ne olur” korkun var mı?Aklımdan ayrılık geçmediği için bunları düşünmedim ama biz müzik için bir arada değiliz. Biz birbirimize gerçekten âşığız.Göçmen bir ailenin kızısın, İzmir’de doğmuşsun. Baban sanırım sizden uzaktaymış…Evet. Babam tekstil işiyle uğraşıyor. Daha önce şirketi vardı, kapanınca yurtdışına gitti. O gittiğinde dokuz yaşımdaydım. Beş sene Azerbaycan’da, sonra Özbekistan’da yaşamaya başladı. Hâlâ da orada.Babadan uzak yaşamak zor muydu senin için?Zordu. Özellikle bir kız çocuğunun babasının sadece dokuz yaşına kadar yanında olması insanı etkiliyor, bu etkiyi yıllar sonra anlıyorsun. Çok duygusallaştım Hakan. Öyle bir konuya parmak bastın ki!Seni çok rahatsız etmiyorsa devam edelim, bu durumun ne gibi eksileri oldu hayatında?Özlediğin ya da ihtiyacın olduğu anda yanında olamıyor. Evet, çok şükür bir babam var. Ama bir kız çocuğu en özel anlarında babasını yanında istiyor. Liseden mezun oluyorum, gelemiyor. Sarılmaya ihtiyacım varken sarılamıyorum. Baba eksikliğini ister istemez yaşıyorsun.O dönemde deden hayatının en önemli figürü oluyor…Evet. İki katlı bir evde yaşıyorduk, anneannem ve dedem alt kattalardı. Anneannemi kaybettikten sonra babam gitti. Dedem yalnız kaldı, ben de babamsız... Dedem babam gibi oldu, her anımda birlikteydik. Ben alt katta kalıyor, onunla yemek yiyordum. Eve gitmiyordum. Aramızdaki bağ bambaşka bir hale geldi. Sonra onu kaybettim. Hayatımın en hassas noktalarına girdik! Yaktın beni! En unutamadığım ve boğazımı düğümleyen andı dedemi kaybetmem. Sanki annem onun kızı değil de ben onun kızıymışım gibi olmuştu. O yüzden 14 yaşımdayken benim için büyük bir yıkım oldu.Şarkılarında genelde sesin çok yükseliyor, bağırdığına dair eleştiriler var. Bu, sesinin iyi olduğunu gösterme çabası mı?Sesim volümlü, Allah vergisi bir şey. Ama pandemi döneminde şan dersleri ve akustik şarkılarla bunu yumuşatmaya çalıştım. Sesimin farklı alanlarını keşfettim.Seni sevenler kadar gıcık olanlar da var. Neden?İlk başta soğuk olduğumu düşündükleri için beni sevmeyen insanlar oldu. Hâlâ da var. İşinde star olmak istiyorsan çok seveninin ya da hiç sevmeyeninin olması lazım. Bu, işi iyi yaptığını gösterir. O yüzden sevilmemeyi de olumlu görüyor, buna hiç bozulmuyorum.Bu soğuk duruşun sebebi ne?Babam uzakta olduğu için kendimi koruma altına almam ve içgüdüyle ilgili bir durum. Bunu ilk fark ettiğimde lisedeydim.Yerel bir kanalda şarkı söylediğimde kendimi izledim,“Ne kadar gıcık görünüyorum” dedim. Sonra da insanlar “Soğuk duruyorsun” dedikçe bunu algıladım. Bilinçli yaptığım bir şey değil. Genelde mesafeli olmanın hep faydalarını gördüm ama bir tık törpülemeye çalışıyorum. Snob durmanın çok zararlı olduğunu düşünmüyorum.Bir dönem anoreksiya hastalığına yakalanmışsın, doğru mu?Evet, 19 yaşımda... İki sene sürdü.Ne oldu?Ramazanda sahurdan sonra bir anda istifra etmeye başladım ve bu 10 gün sürdü. Meğer vücudum kusmaya bağışıklık kazanmış. Anoreksiyaya yakalandığım anlaşıldı.Sonra neler yaşadın?Mide sakinleşmesi için antidepresanlar başladı. 39 kiloya indim. Hastaneye yatırıldım. Ağır ilaçlar kullandım. O zaman içinde sadece bir kere sandalyede oturarak şarkı söyledim. Sonra da yataktan kalkamaz oldum.Nasıl kurtuldun?İstifra durumlarında kendimi tutarak, ilaçla değil, beyin gücümle yendim hastalığı. O dönemde “Allahım ne olur, yarın bir dilim ekmek yiyebileyim” diye dua ediyordum. Yemek yemenin büyük bir nimet olduğunu anladım. Yine çok üzüldüğüm ve stresli anlarda istifra durumu geliyor ama beynimle bunu engellemeye çalışıyorum.Derya Uluğ kimdir?21 Şubat 1986 tarihinde İzmir’de dünyaya gelmiştir. Müziğe olan yeteneğini küçük yaşlardan itibaren göstermeye başlayan Derya Uluğ, 8 yaşındayken ünlü bir radyo tarafından yapılan ses yarışmasına katılmış ve birinci olmuştur. Daha sonra İzmir Musiki Derneği Çocuk korosuna başlamıştır.15 yaşında Dokuz Eylül Üniversitesi bölüm başkanından şan dersleri almaya başlayan Derya Uluğ, Muğla Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümünden mezun olduktan sonra, Haliç Üniversitesi devlet konservatuvarında yüksek lisans yaparak eğitimini tamamlamıştır.Müzisyen bir arkadaşı sayesinde Ebru Gündeş ile çalışmaya başlamış ve yaklaşık 3.5 yıl kadar vokalistliğini yapmıştır. Ardından 2016 yılında ‘Okyanus' isimli albüm ile müzik dünyasına hızlı bir giriş yapmıştır.