Yaşlılardan kurtulmak istiyorlar
Abone ol"Bazı ülkeler bir anlamda yaşlılardan kurtulmak için onları Türkiye gibi ülkelere yolluyorlar"
USAK Başkanı Sedat Laçiner, Türkiye'nin 20 yıllık sorunu
olan ''yerleşik yabancılar'' konusunun USAK'ın yaptığı çalışmayla
ilk kez geniş şekilde ele alındığını ifade etti.
''Türkiye'nin yabancılar tarafından işgal edildiği, özellikle Hatay, Antalya ve hatta Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde İsraillilerin çok büyük topraklar aldığı'' iddialarını anımsatan Laçiner, şunları söyledi:
''Bugüne kadar bu kadar geniş çalışma yapılmadan bu kadar büyük iddialar nasıl ortaya atılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Konuyla ilgili ilk tespitimiz, meselenin siyasileştiği ve siyasi partiler arasında aşırı ifadelerin kullanıldığı, çoğu zaman da gerçeği pek de yansıtmayan ifadelerin kullanıldığı şeklindedir.''
''Yunanlılara 10 binden fazla gayrimenkul satışı yapıldığı'' iddialarına da değinen Laçiner, ''Buna bakıldığında Türkiye'nin belli kısımlarının Yunanistan'a gittiğini düşünülebilir. Oysa ki bu satışların tamamına yakını Batı Trakya Türklerine yapıldı. Yine Türkler satın almış oluyor, ancak Yunanlılar almış gibi kayıtlara giriyor ve bunlar da siyasi bir takım tartışmalarda istismar konusu haline geliyor'' diye konuştu.
Hatay'da satış kotası dolduğundan yabancıların alım yapmasının mümkün olmadığını belirten Laçiner, ''Güneydoğu Anadolu'da da İsrail ya da başka bir ülkenin çok yoğun bir alım yaptığının görülmediğini'' söyledi.
''Artvin kadar toprak satıldı,Türkiye elden mi gidiyor?'' iddiaları dile getirilirken hesaplamaların yanlış yapıldığına işaret eden Laçiner, 10 katlı bir binada 300 metre karelik tüm dairelerin satılması durumunda ''3 bin metre kare satış yapıldı'' değerlendirmesinin yapılamayacağını söyledi. Laçiner, ''Burada tarafların maksadı, bir gerçeğe ulaşmaktan ziyade rakiplerine zarar verebilmek'' diye konuştu.
''MİSYONERLİK'' KONUSU
Türkiye'nin yabancılara gayrimenkul satışında oldukça geride olan bir ülke olduğunu kaydeden Laçiner, şöyle devam etti:
''Bir çok ülke bu konuda çok ileri gitmiş durumda ve ekonomik olarak çok büyük kazanımlar sağladı. Üstelik de bunların başında İngiltere, Almanya gibi ülkeler geliyor. Çünkü bir yabancıya ev satmanız demek, o evi ona teslim etmeniz değil, o yabancının sizin egemenliğiniz altına girmesi anlamına geliyor. Çünkü o devlet, istediği zaman o mülk üzerinde istediği tasarruflarda bulunabiliyor.''
Resmi rakamlara göre Türkiye'de yaşayan İngiliz sayısının 7-9 bin arasında, İngiltere rakamlarına göre ise 34 binin üzerinde olduğuna işaret eden Laçiner, Kıbrıs Adası'nda ise 59 bin İngilizin yaşadığını hatırlattı. Laçiner, ''Türkiye'de satılan gayrimenkullerin rakamının çok ötesinde bir korku uyandırıyor olması şaşırtıcı. Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Sınırlar artık eskisi kadar insanları durdurmayı başaramıyor'' dedi.
Sedat Laçiner, yapılan çalışma sonucunda ''yerleşik yabancılar arasında çok ciddi bir misyonerlik problemi olmadığını gördüklerini'' ifade ederek, ''Yani Antalya, Alanya gibi bölgelere yerleşen yabancılar Türk insanının dinini değiştirme konusuyla çok fazla ilgilenmiyorlar. Bu ihmal edilecek kadar küçük bir değere sahip'' diye konuştu.
Laçiner, Türkiye'deki misyonerlik probleminin, temelde yerleşik yabancıların ötesinde, daha çok büyük şehirlerde ve küçük Anadolu şehirlerinde, genelde de Türk vatandaşlarına ait yerler üzerinden yapıldığını kaydetti.
''YAŞLILARINDAN KURTULMAK İSTİYORLAR''
İsveç, İngiltere gibi bazı ülkelerin, yaşlılarını Türkiye gibi ülkelere göndermek için özel programlar uyguladığını belirten Laçiner, bu ülkelerdeki sağlık masraflarının yüksek olmasının bunun temel nedeni olduğunu söyledi.
''Türkiye'de hastane ve bakıcı maliyetleri düşük. O nedenle bu ülkeler bir anlamda yaşlılarından kurtulmak için onların maliyetlerinden kurtulmak için Türkiye gibi ülkelere gönderiyor'' diyen Laçiner, bu durumun Türkiye'ye ekonomik faydalarının bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'deki yerleşik yabancılar meselesine ''sadece vatan toprağı satıldı-satılmadı'' şeklinde bakmanın yanlış olduğuna işaret eden Laçiner, şöyle devam etti:
''Örneğin ciddi bir ahlak erozyonu var. Gelen yabancılar içinde Türkiye'ye evlenmek için gelenler var. 60 yaşındaki bir kadınla 20 yaşındaki bir erkeğin aşkı istisnalar hariç çoğu zaman problemli bitiyor. Ciddi ahlak sorunlarına yol açabiliyor. Çoğu zaman maddi nedenlerle yapılabilen evlilikler büyük felaketlerle sonuçlanabiliyor.''
''Türkiye'nin yabancılar tarafından işgal edildiği, özellikle Hatay, Antalya ve hatta Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde İsraillilerin çok büyük topraklar aldığı'' iddialarını anımsatan Laçiner, şunları söyledi:
''Bugüne kadar bu kadar geniş çalışma yapılmadan bu kadar büyük iddialar nasıl ortaya atılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Konuyla ilgili ilk tespitimiz, meselenin siyasileştiği ve siyasi partiler arasında aşırı ifadelerin kullanıldığı, çoğu zaman da gerçeği pek de yansıtmayan ifadelerin kullanıldığı şeklindedir.''
''Yunanlılara 10 binden fazla gayrimenkul satışı yapıldığı'' iddialarına da değinen Laçiner, ''Buna bakıldığında Türkiye'nin belli kısımlarının Yunanistan'a gittiğini düşünülebilir. Oysa ki bu satışların tamamına yakını Batı Trakya Türklerine yapıldı. Yine Türkler satın almış oluyor, ancak Yunanlılar almış gibi kayıtlara giriyor ve bunlar da siyasi bir takım tartışmalarda istismar konusu haline geliyor'' diye konuştu.
Hatay'da satış kotası dolduğundan yabancıların alım yapmasının mümkün olmadığını belirten Laçiner, ''Güneydoğu Anadolu'da da İsrail ya da başka bir ülkenin çok yoğun bir alım yaptığının görülmediğini'' söyledi.
''Artvin kadar toprak satıldı,Türkiye elden mi gidiyor?'' iddiaları dile getirilirken hesaplamaların yanlış yapıldığına işaret eden Laçiner, 10 katlı bir binada 300 metre karelik tüm dairelerin satılması durumunda ''3 bin metre kare satış yapıldı'' değerlendirmesinin yapılamayacağını söyledi. Laçiner, ''Burada tarafların maksadı, bir gerçeğe ulaşmaktan ziyade rakiplerine zarar verebilmek'' diye konuştu.
''MİSYONERLİK'' KONUSU
Türkiye'nin yabancılara gayrimenkul satışında oldukça geride olan bir ülke olduğunu kaydeden Laçiner, şöyle devam etti:
''Bir çok ülke bu konuda çok ileri gitmiş durumda ve ekonomik olarak çok büyük kazanımlar sağladı. Üstelik de bunların başında İngiltere, Almanya gibi ülkeler geliyor. Çünkü bir yabancıya ev satmanız demek, o evi ona teslim etmeniz değil, o yabancının sizin egemenliğiniz altına girmesi anlamına geliyor. Çünkü o devlet, istediği zaman o mülk üzerinde istediği tasarruflarda bulunabiliyor.''
Resmi rakamlara göre Türkiye'de yaşayan İngiliz sayısının 7-9 bin arasında, İngiltere rakamlarına göre ise 34 binin üzerinde olduğuna işaret eden Laçiner, Kıbrıs Adası'nda ise 59 bin İngilizin yaşadığını hatırlattı. Laçiner, ''Türkiye'de satılan gayrimenkullerin rakamının çok ötesinde bir korku uyandırıyor olması şaşırtıcı. Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Sınırlar artık eskisi kadar insanları durdurmayı başaramıyor'' dedi.
Sedat Laçiner, yapılan çalışma sonucunda ''yerleşik yabancılar arasında çok ciddi bir misyonerlik problemi olmadığını gördüklerini'' ifade ederek, ''Yani Antalya, Alanya gibi bölgelere yerleşen yabancılar Türk insanının dinini değiştirme konusuyla çok fazla ilgilenmiyorlar. Bu ihmal edilecek kadar küçük bir değere sahip'' diye konuştu.
Laçiner, Türkiye'deki misyonerlik probleminin, temelde yerleşik yabancıların ötesinde, daha çok büyük şehirlerde ve küçük Anadolu şehirlerinde, genelde de Türk vatandaşlarına ait yerler üzerinden yapıldığını kaydetti.
''YAŞLILARINDAN KURTULMAK İSTİYORLAR''
İsveç, İngiltere gibi bazı ülkelerin, yaşlılarını Türkiye gibi ülkelere göndermek için özel programlar uyguladığını belirten Laçiner, bu ülkelerdeki sağlık masraflarının yüksek olmasının bunun temel nedeni olduğunu söyledi.
''Türkiye'de hastane ve bakıcı maliyetleri düşük. O nedenle bu ülkeler bir anlamda yaşlılarından kurtulmak için onların maliyetlerinden kurtulmak için Türkiye gibi ülkelere gönderiyor'' diyen Laçiner, bu durumun Türkiye'ye ekonomik faydalarının bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'deki yerleşik yabancılar meselesine ''sadece vatan toprağı satıldı-satılmadı'' şeklinde bakmanın yanlış olduğuna işaret eden Laçiner, şöyle devam etti:
''Örneğin ciddi bir ahlak erozyonu var. Gelen yabancılar içinde Türkiye'ye evlenmek için gelenler var. 60 yaşındaki bir kadınla 20 yaşındaki bir erkeğin aşkı istisnalar hariç çoğu zaman problemli bitiyor. Ciddi ahlak sorunlarına yol açabiliyor. Çoğu zaman maddi nedenlerle yapılabilen evlilikler büyük felaketlerle sonuçlanabiliyor.''