Yaşasaydı da ailesine faydası olmazdı!
Abone olİşitme engelliler okulunda elektriğe kapılıp ölen Yunus Eser’in yanında öğretmen ve uyarı levhası olmadığı, ucuz malzemenin kaçağa yol açtığı rapor edildi.
Kocaeli Karamürsel’deki işitme
engelliler okulunda 2012 yılında elektrik akımına kapılarak
yaşamını yitiren 13 yaşındaki Yunus Eser’in ölümüne ilişkin davada
hazırlanan bilirkişi raporu ile tazminat davasında yapılan
savunmalar, çocuklara verilen değeri ve insan hayatının ucuzluğunu
ortaya koydu.
Raporda, işitme engelleri nedeniyle öğretmenlerin uzaktan uyarma
şansının bulunmadığı Yunus’un yakınında olay sırasında hiçbir
öğretmenin olmadığı, duvara maliyeti ucuz tutularak monte edilen
elektrik tesisatının Kaçak elektrik akımı oluşturduğu vurgulandı.
Raporda, okulun hiçbir duvarında öğrencilerin okuyabileceği uyarı
levhalarının bulunmadığı da kaydedildi. Ailenin, açtığı tazminat
davasında savunma yapan Kredi ve Yurtlar Kurumu, bilirkişi raporuna
rağmen elektrik güvenliğinin sağlandığını öne sürerken, Milli
eğitim Bakanlığı, okul müdürünün elektrik kaçağını fark etmesinin
hayatın olağan akışına aykırı olduğunu bildirdi. Milli Eğitim
Müdürlüğü ise sorumluların gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini
savunurken, Yunus’un ölmese bile yaşı ve özel durumundan dolayı
ailesine maddi ve manevi katkıda bulunamayacağını belirterek,
tazminatın reddini istedi.
Yunus Eser, 2 Ekim 2012’de, Karamürsel Gazanfer Bilge İşitme
Engelliler İlköğretim Okulu’nun bahçesinde top oynuyordu. Top,
okulun bitişindeki kredi yurtlar kurumunun bahçesine düşünce Yunus
bahçe duvarına çıkıp diğer tarafa geçmek için bir ayağını demir
parmaklıktan aşırıren elektrik akımına kapıldı. Bahçenin diğer
tarafına düşen Yunus, kaldırıldığı devlet hastanesinde tüm
müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Ailesi ile Gündem Çocuk Derneği adına avukatlar Şahin Antakyalıoğlu
ile Sezgi Korkmaz, olaydan sonra Kredi Yurtlar Kurumu Müdürü Kadir
Taşkıran ve elektrikçi Aydın Ağar ile Gazanfer Bilge İşitme
Engelliler Okulu’nun müdürü ve nöbetçi öğretmeni hakkında suç
duyurusunda bulundu. Ancak bu isimlerden sadece Taşkıran ve Ağar
hakkında dava açıldı. 2013’te açılan davanın ikinci duruşmasında
bilirkişi raporu hazırlanması kararlaştırıldı. Rapor, 10 Temmuz
2014’te hazırlanarak mahkemeye gönderildi.
Maliyet düşsün diye
Raporda, Yunus’un sağır ve dilsiz olduğu ve ailesi tarafından bu
nedenle söz konusu okula kaydettirildiği belirtilerek, öldürücü
boyuttaki elektriğin hiçbir korunma önlemi alınmadan elektrik
direğinden duvara montajının yapıldığı belirtildi. Raporda,
maliyetin düşmesi için galvaniz direk kullanıldığı ve topraklama
kablosu kullanılmadığı kaydedildi.
Levha yokmuş
Raporda, işitme engelli öğrencilerin uzaktan gözetiminin olmadığı,
öğretmenin sesli iletişimle uyarıda bulunması mümkün olmadığından
yakınlarında olması gerektiği, öğrencilerin okul dışına
çıkmamasının da okul müdürü ve öğretmenlerde bulunduğu ifade
edildi.
Raporun en trajikomik bölümünde ise sağır ve dilsiz öğrencilerin
okutulduğu okulda duvarlarda uyarı levhalarının bulunmadığı
anlatıldı. Raporda, korkuluğun üzerinde “tırmanmak, atlamak
yasaktır”, aydınlatma direğinin üzerinde “ölüm riski, yüksek
gerilim” gibi uyarı levhalarının hiçbirinin bulunmadığı ifade
edildi.
Raporda, yurt müdürü Taşkıran, elektrikçi Ağar ile davada sanık
sıfatıyla yer almayan nöbetçi öğretmenlerin sorumlu oldukları
kaydedildi.
‘Kablo açıkta değil
ki’
Yunus’un ailesi ve avukatları, olaydan sonra kamu kurumları
aleyhine 550 bin TL’lik tazminat davası da açtı. Kredi ve Yurtlar
Kurumu, bu davaya gönderdiği savunmada, Yunus’un ölümünden okul
yönetiminin sorumlu olduğunu, istenen tazminat miktarının da yüksek
bulunduğunu bildirirken, kendisini savundu. Kurum, bilirkişi
raporunun aksine, okulla ortak duvarı kullanan Kredi ve Yurtlar
Kurumu yurdunun bahçesindeki elektrik direğinin ve kabloların umuma
açık halde olmadığını ileri sürdü.
‘Zaten destek
olamazdı’
Kocaeli Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü ise manevi tazminatın
sadece ileride destek olabilecek kişiler adına talep
edilebileceğini, Yunus Eser’in yaşı ve özel durumu düşünüldüğünde
ölmeseydi bile maddi ve manevi destekte bulunmasının mümkün
olmayacağını savundu. İstenen miktarın fahiş olduğunu savunan
valilik, Kredi ve Yurtlar Müdürü’nün de gerekli dikkat ve özeni
sergilediğini ileri sürdü.
Hayatın olağan akışına
aykırı
Milli Eğitim Bakanlığı ise Kredi ve
Yurtlar Kurumu’nun aksine teknik detaylardan kaynaklı olarak
duvarda meydana gelen elektrik kaçağının okul müdürü tarafından
bilinmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını kaydederken,
bakanlığın pozitif ya da negatif sorumluluk anlamında bir kusurunun
bulunmadığını savundu.Gökçer Tahincioğlu-Milliyet