Yaşar Nuriden keskin fetva
Abone olYaşar Nuri Öztürk cezayı kesti. Deniz Feneri davalılarını ve destekçilerini fetvalarıyla en 'aşağı' seviyeye indirdi.
Yaşar hoca asıl bombayı Deniz Feneri davasında patlattı. Bu davadan hüküm giyen giyenlerin, Kur'an'a el süremeyeceğini ve İslam'ı ağzına alamayacağını iddia etti.
Öztürk'ün Kur'an'a kimlerin el süremeyeceği konusundaki görüşleri büyük gürültü koparacak. Konuya dayanak olan Vakia süresindeki ayetleri hoca günümüze uyarladı.
Buna göre cünüp olanlar, abdesti olmayanlar, loğusa ve âdet halindeki kadınlar kutsal kitaba dokunabilir, okuyabilir. İşte o ayet:
“O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır. Titizlikle saklanan bir kitaptadır. Ona, arındırılmışlardan başkası dokunamaz. Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir.” (Vâkıa, 77-80)
İşte Yaşar Nuri Öztürk bu ayeti şu şekilde yorumluyor:
Fakat eğer iniş sebebini dikkate almadan veya o sebebi bağlayıcı kılmadan konuşursak, o takdirde ayet Kur’an’ın istediği arınmışlığa ulaşmamış insanların Kur’an’dan elini çekmelerini ifade edecektir. Çünkü maddî anlamda dokunmayı hiç kimse engelleyemez; isteyen istediği kadar dokunur.
Kur’an’ın söylemek istediği kesindir. Kur’an şunu söylüyor:
“Benim istediğim anlamda temiz olmayan insanlar benden ellerini çeksinler.”
Allah ile aldatma soyguncularının suçlar ve
öngörülen cezaları şöyle:
1. Ğulûl yani kamu haklarını talan.
Cezası: İslam’ı inkâr etmiş olmanın bütün sonuçları.
Dinsel dayanak: Mâûn Suresi.
2. Kur’an’ın aradığı temizliği yitirip
pislenmiş hale gelmek.
Cezası: Kur’an’a el sürmemek, Kur’an’dan, İslam’dan, dinden-imandan söz ederek bu tertemiz kavramları haramla pislenmiş dillerine dolamamak.
Dinsel dayanak: Vâkıa Suresi, 77-82. ayetler.
Bu pisliğe bulanmış kişilerin ellerini ve dillerini Kur’an’dan, İslam ve imandan, alınlarını da secdeden ve secdegâhdan uzak tutmaları gerekmektedir.
3.Yalancılık ve yalanlama suçunu işledikten sonra, bu suçu örtmek için derneğini/kurultayını, yani yönetimdeki, güç noktalarındaki adamlarını, destekçilerini, nemalandırdığı kişileri devreye sokma suçu.
Cezası: Yalancı, günahkâr alnından tutulup sürüklenmek. Bu sürükleme, dünyada, adaletin görevlendirdiği yargıçlar, âhirette ise Cenabı Hakk’ın görevlendirdiği zebanilerce yapılacaktır.