Yaşar Kemal cenazesi son dakika gelişmeleri
Abone olYaşar Kemal son yolculuğuna uğurlandı. Türk edebiyatının ulu çınarı 50 yıllık eşi Tilda Kemal'in yanına alkışlarla gömüldü.
Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal bugün son yolculuğuna uğurlandı. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda hayatımın aşkı dediği eşi Tilda Kemal'in yanına gömülen Yaşar Kemal'i binlerce kişi uğurladı.
Teşvikiye Camisi'ndeki cenaze töreninde ise Yaşar Kemal'in dostları ve sevenleri adeta insan seli oluşturdu. Büyük ustaya veda da alkışlarla oldu.
GÜL, KILIÇDAROĞLU VE DEMİRTAŞ YAN YANA
Yaşar Kemal'in cenaze töreninde en ilginç kareyi ise siyasiler verdi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş yan yana saf tuttu.
THİLDA'NIN YANINA GÖMÜLDÜ
Yaşar Kemal, 2001 yılında yaşamını yitiren eşi Thilda Kemal'in yanına gömüldü.
Yaşar Kemal'in cenazesinden diğer detaylar şöyle:
Yaşar Kemal'in sevenleri, erken saatlerden itibaren yazar için cenaze töreninin düzenlendiği Teşvikiye Camisi'ne gelmeye başladı.
Ünlü yazarın cenaze töreni için emniyet güçlerinin geniş güvenlik önlemi aldığı cami ve çevresinde çok sayıda canlı yayın aracı da töreni yayınlamak üzere çalışmalarına sabahtan itibaren başladı.
Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban, yeğeni Sadık Gökçeli ile diğer yakınları da taziyeleri kabul ediyor.
Bu arada camiye ilk gelenler arasında eski Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan, CHP Parti Meclis Üyesi Tuncay Özkan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ile eski AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, teknik direktör Mustafa Denizli, HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, gazeteciler Muhsin Kızılkaya, Cengiz Çandar ve sanatçılar Rutkay Aziz ile Tarık Akan yer aldı.
"...TÜRKİYE EKSİK KALDI"
NTV yayınına katılan Avukat-Yazar Eşber Yağmurdereli de acısını "Türkiye Yaşar Abi'nin gidişiyle eksik kaldı" sözleriyle dile getirdi.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Yaşar Kemal'in ardından, “Bu toprakları en iyi anlayan, tenefüs eden ve bunu yazıya döküp edebiyat dünyasına kazandıran en güçlü isimdi. Bütün kimliklerin kıymetini bilen bir yerden edebiyata, siyasete, insanlığa baktı. Hiç bir yerde biraraya gelmesi mümkün olmayan Türkiye fotoğrafı Teşvikiye Camii avlusunda buluşmuş durumda. Türkiye’nin gerçeği budur aslında..." şeklinde konuştu.
BİZİM GÖNLÜMÜZDE NOBELİ ALDI
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; "Yaşar Kemal’i lise yıllarında İnce Memed’ini okuyarak tanıdım. Barışı seven, barışı her ortamda savunan, insan haklarını savunan dik duran onurlu bir insandı. Onun romanlarında farklı bir tad var. Bizim bir anlamda İnce Memed’imizdi. Nobel Ödülü Yaşar Kemal’e verilmeliydi. O bizim gönlümüzde Nobel Ödülü alan bir yazarımızdı..." şeklinde duygularını dile getirdi.
GEÇEN KURBAN BAYRAMINDA BABAMI ARAYIP...
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise "Yaşar Kemal’in kaybetmenin üzüntüsünü millet olarak yaşıyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum başta eşi Ayşe Hanım olmak üzere herkese de başsağlığı diliyorum. 2008 yılında Cumhurbaşkanı olarak Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülü’nü kendisine tebliğ etmekten gurur duyuyorum. Kamuoyu çok bilmez, Yaşar Kemal babamın arkadaşıydı. Bazen telefonla da görüşürlerdi. Geçen Kurban Bayramı’nda telefonla babamı arayarak çoluk çocuk nasıl diye babama sormuş. Anadolu’nun bütün değerlerini taşıyan büyük bir adamdı" şeklinde konuştu.
TABUTUN ÜSTÜNDEKİ ÇELENK
Yaşar Kemal'in tabutunun üzerine üzerinde "Ayşe" yazan bir çelenk yerleştirilirken törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İsveç Büyükelçiliği ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çelenk gönderdi.
Caminin avlusuna girişte cenaze için gelenlerin yakasına Yaşar Kemal'in fotoğrafı takılırken, dileyenler oluşturulan anı defterine de düşüncelerini yazıyor.
HEM TÜRKÇE HEM DE KÜRTÇE DUALARLA UĞURLAND
Yazarın tabutunun başında bazı vatandaşlar Türkçe ve Kürtçe dua ederken bazıları ise Kur'an-ı Kerim okudu.
Yaşar Kemal'in manevi oğlu Ahmet Güneştekin, yaptığı açıklamada, "Bugün en zor günümüz, namuslu bir ömür yaşadı. Bize güzel insanlar olmamızı öğretti. Bütün hayatını barışa adadı ve ölümü de barışın en yakın olduğu güne denk geldi, 28 Şubat anlamlı bir gündür, tesadüf değildir. Her zaman barışı göreceğim diyordu bence gördü ve hissetti. Ve bence böyle bir günü seçmiş olması bütün insanlığa bir mesaj verdi. O dev adam bütün ağırlığıyla bugünü seçti" diye konuştu.
Sanatçı Tarık Akan da Yaşar Kemal'in dahi bir insan olduğunu ifade ederek, "Acımız büyük, olağanüstü bir insandı. Yaşar ağabeyi ölümsüzlüğe uğurluyoruz" dedi.
14 OCAK'TA HASTANEYE KALDIRILMIŞTI
14 Ocak'ta solunum yetmezliği nedeniyle İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan Yaşar Kemal yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı. Yapay solunum desteği uygulanan Kemal'in, çoğul organ yetersizliği de ortaya çıkmıştı. Kemal tedavi altına alındıktan 1.5 ay sonra cumartesi günü 92 yaşında hayatını kaybetmişti.
Yaşar Kemal'in cenazesi bugün Teşvikiye Camii'nde kılınacak namazın ardından Zincirlikuyu mezarlığında toprağa verilecek. Saat 15.30'da da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde anma töreni düzenlenecek.
HASTANEDE AÇIKLAMA
Ünlü yazar Yaşar Kemal, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Yaşar Kemal'in ölümüyle ilgili İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde basın toplantısı yapıldı.
YAŞAR KEMAL KİMDİR HAYATI, ESERLERİ, SÖZLERİ
Yaşar Kemal, 1923 yılında Osmaniye'nin Gökçedam köyünde doğdu.
Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
YAŞAR KEMAL ÇOCUKLUĞU
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi.Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Ortaokul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
YAŞAR KEMAL'İN SANAT HAYATI
1978 yılında yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti.İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi.Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
SİYASET
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir.1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı.Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal,TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi.
1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı.Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.