Ne çabuk döndük! Daha dün "gözbebeğimiz"di
Yaşar Büyükanıt. Görev süresi doldu ya, atış
serbest artık.
Mustafa Mutlu, 5 Ağustos 2008 tarihli yazısının
"Günün sorusu" bölümünde, Yaşar Büyükanıt'a şu
soruyu yöneltti:
"Görev sürenizde her şeyi dört dörtlük
yaptığınızı söyleyebilir misiniz?"
Yapmadı mı?
Yaptı!
Çok bile yaptı!
Bazen görevi olmayan şeyler de yaptı...
Muhtırasını verdi...
Yeri geldi konuştu...
"Sözde değil, özde" dedi...
Ne yapmadı Yaşar Paşa?
Bir tek şey!
"Darbe" yapmadı!
İyiydi, hoştu Yaşar Paşa...
"Darbe" yapmadı diye şimdi kötü mü oldu?
Ben bu filmi görmüştüm...
Orgeneral Hilmi Özkök de yere göğe
sığdırılamamıştı önce. Özkök Paşa, bazı muhteremlerin gönlünü hoş
tutmadı diye, kötü adam oldu sonra. Kimi zaman Fethullahçı,
kimi zaman AKP'li olmakla suçlandı! Özden Örnek
günlüklerinde, bu apaçık yazılıyor, çiziliyor!
Öyle insafsızca şeyler yazıldı ki, Özkök'ün
demokratlığını, Çankaya Köşkü'nün koltuğuna
bağlayanlar bile oldu!
İki yıl önce, Yaşar Paşa için dizilen methiyeler, daha şimdiden
İlker Başbuğ için yazılıyor:
-Buz savaşcısı!
Başbuğ'un görev süresi iki yıl!
Her şey yolunda giderse...
Yani AK Parti iktidarına karşı,
"şahin" bir politika izlerse çok iyi olacak!
Yok eğer, görevini yaparsa, yani siyaset yapmazsa, Özkök ve
Büyükanıt'ın akıbeti onu da bekliyor!
Bugün onu övenler, iş bittikten sonra sövecekler!
Mal ortada çünkü!
Yalancı yazarlar
Taha Kıvanç (Fehmi Koru) 6 Ağustok 2008
tarihli yazısında,
"yalancı" bir yazarı taşımış köşesine.
Taha Kıvanç haklı, "sicili bozuk" yazarın kırdığı ilk ceviz değil
bu! Sicili bozuk o kişiyi, burada yazmanın anlamı yok, herkes kim
olduğunu biliyor zaten.
Peki, "yalancı yazar" bir tek kişiden mi
ibaret...
Hayır tabii ki..
Bizde "yalancı"dan geçilmiyor ne yazık ki...
Oray Eğin mesela...
Leyla İpekçi bin defa açıkladı:
-Hayatımda hiç Amerika'ya gitmedim.
Ama Oray
Eğin, yalanında ısrar ediyor:
"Fethullah'ın bursuyla Amerika'da okudu!"
Bir
başka yalancı ise Hürriyet'in Mehmet Y.
Yılmaz'ı...
Ahmet Altan, kendini yırttı yine de Mehmet Y. Yılmaz'ın
yalanlarına engel olamadı. Ahmet Altan'ın
18 Temmuz 2008 tarihli yazısı kar etmedi, yalancı
yazar bildiğini okudu. Hal böyle olunca, Ahmet Altan bu sefer 23
Temmuz 2008 tarihli yazısında, nı deşifre etmek zorunda kaldı!
Özeti şu, yalanlar havada uçuşuyor, yalancılar başköşelerde cirit
atıyor. Taha Kıvanç, birini yazdı, oysa sayıları
gırla...
Uğur Dündar'la Birand'ın
yumruklaşması!
İkisiyle de konuştum, yok böyle bir şey!
Ama yazıldı... 5 kişi inandı, haber kulaktan kulağa fısıldandı bir
kere. Uğur Dündar'la Mehmet Ali Birand ortak açıklama bile yaptı
ama kar etmedi, çünkü ne idüğü belirsiz kişilerce çıkarılan site,
inadına haberi ekranda tuttu.
Birand'ın şu sözleri aslında her şeyin özeti:
-İnternet Medyası'nı bu tür kişiler sıkıntıya
sokuyor.
Haklı! Birand haklı da... Bir yasa için
yıllardır çığlık atıyoruz. "Ne olur gelin, bizi sorunlu
gazeteci olmaktan çıkarın, sorumlu gazeteci yapın"
diyoruz. Hiç kimse oralı değil, çığlığımızı kimse işitmiyor.
Gazeteci arkadaşım Talat Atilla İnternet Medyası'na çağrıda
bulunuyor:
-Bu sektörü kirletenlere izin vermeyelim!
Boğazına kadar batmış kişilerle olmaz bu iş sevgili Talat. Tek yolu
var, yasamızın çıkması... Gelin bu yasanın çıkması için uğraşalım.
Ve destek arayalım. Birand'ın, Uğur
Dündar'ın, Ertuğrul Özkök'ün,
Sedat Ergin'in, Ergun Babahan'ın,
Fatih Altaylı'nın Mustafa
Karaalioğlu'nun, Mehmet Barlas'ın ve
İnternet Medyası'na inanan ve kirlenmesini
istemeyen gazetecilerin desteğini almak için uğraşalım. Göreceksin
o zaman işimiz daha kolay olacak Talat!
Var
mısınız?