Yaşamımıza genetik müdahale
Abone olGenetiği değiştirilmiş bitkiler insanlığın faydasına mı yoksa çevrecilerin deyimiyle "Canavar Frankeştayn" mı? Yediğimiz şeyleri ne kadar biliyoruz!
Genetiği değiştirilen bitkiler yararlı mı? yoksa Frankeştayn mı
?
Dünya kamuoyu gündemini sıkça meşgul eden konu bu kez İstanbul'da
Sabancı Üniversitesi'nde tartışıldı.
Önce dünyadan birkaç farklı örnek.
Macaristan Hükümeti genetiğiyle oynanmış mısır ithalini ve
yetiştirilmesini yasakladı.
Macaristan'da durum böyleyken Japon araştırmacılar tam tersinden
bir bakış açısıyla insan karaciğerinden aldıkları genleri pirince
aşıladı.
Amaç pirincin vücuttaki zararlı kimyasal maddeleri sindirmeye
yarayan bir tür enzim üretmesiydi.
Türkiye'de de dünyada olduğu gibi bilim çevreleri ikiye ayrılmış
durumda.
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Selim Çetiner, "Mesela
hiçbir zaman markette modern biyoteknolojik yöntemlerle genetiği
değiştirilmiş domates yok, üzüm yok, karpuz yok, çilek yok insanlar
bunu yanlış anlıyorlar." dedi.
Vatandaşlar ise genetiği değiştirilmiş bitkiler için ilginç
değerlendirmeler de bulunuyor.
--Bilmiyorum yani bilmeden yiyoruz.
--Hiç bir bilgim yok. Hiçbir şekilde denetim yapılmıyor.
--Son kullanma tarihine bakıyorum. Domatese, salataya dikkat.
--Genetiği değiştirilmeyen ürün mü kaldı, insanların bile genetiği
değişti.
--Nasıl dikkat edebilirim ki, domateste hormon var mı bakarak
anlayamayız. Devletin yapması gereken bir şey.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, "Bir kere
alerjik reaksiyon oluşturuyorlar, ikincisi antibiyotiğe
dayanıklılık oluşturuyorlar, üçüncüsü dünyada bundan dolayı ölümler
tesbit edilmiş ve bilimsel endekslerde yayınlandı bu. Tüketici
bilmeden tüketiyor bir tüketicinin bir yağın gdo'lu mısırdan
yapıldığını anlama şansı yok. Bu sorumluluk kamu yönetiminindir
gdo'lu ise etiketlemek zorunda" dedi.
Genetiği değiştirilmiş ürünler konusunda uzman görüşleri böylesine
farklı.
Yediğinden içtiğinden emin olamayan vatandaş ise endişeli.