Yaşadığı esareti anlattı
Abone olUkrayna’da ayrılıkçılar tarafından kaçırılmasından 32 gün sonra serbest bırakılan AGİT personeli Memet Kılıç, "Bulunduğumuz koşullarda işke...
Ukrayna’da ayrılıkçılar tarafından kaçırılmasından 32 gün sonra
serbest bırakılan AGİT personeli Memet Kılıç, "Bulunduğumuz
koşullarda işkenceye, kötü muameleye maruz kalmadık. Can
güvenliğimiz ile ilgili bir endişemiz olmadı, süreyle ilgili bir
endişemiz vardı" dedi.
Ukrayna’nın doğusunda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın
gözlem misyonu çerçevesinde görev yaparken ayrılıkçılar tarafından
26 Mayıs’ta kaçırılan Memet Kılıç, serbest bırakılmasının ardından
yaşadığı süreç hakkında İHA’ya açıklamalarda bulundu. 32 günün
ardından serbest bırakılan Kılıç, eşi Zehra Kılıç ve küçük kızı
Zeynep’le özlem gideriyor. 22 Nisan’da görevine başladığını, bir ay
süreyle görev yaptığını ve bir ay sonradan sonra bu hadisenin
meydana geldiğini anlatan Kılıç, 32 gün boyunca rehin olarak
tutulduklarını belirtti. İletişimlerinin çok sınırlı olduğunu ve
son haftaya kadar neden orada bulunduklarına dair hiçbir bilgi
almadıklarını söyleyen Kılıç, "Son hafta bize salıverilme süreciyle
ilgili bilgiler verdiler" dedi.
Memet Kılıç’ın eşi Zehra Kılıç, o süreçte Dışişleri Bakanlığı’ndan
bilgi aldıklarını belirterek, "İyi olduğuna dair haberler alıyorduk
ama ne ne kadar sağlam bilgi alabiliyorduk o tartışılabilir mevzu.
Çok zor ve sıkıntılı bir süreçti. Anlatamam yaşadıklarımı. Bir
aydır görüşemedik, haber alamadık. Çok şükür sağ salim evine döndü"
diye konuştu.
Eşi Kılıç’a aynı koşullarda yeni bir görev verilmesine sıcak
bakmayacağına işaret eden Zehra Kılıç, "Ben istemiyorum tabii ama
kendisi bilir" ifadelerini kullandı.
AGİT’le olan görevinin devam ettiğini söyleyen Kılıç, "Türkiye’nin
dış politika olarak meseleye nasıl baktığıyla ilgili. Kamu
personeliyiz, bazı riskleri üstlenmemiz gerekebilir. Bu şekilde bir
görev verilirse tekrar kabul edebilirim. Tabii ailemin başına bunun
gelmiş olması biraz onlarla birlikte karar vermemi gerektiriyor.
Kişisel olarak bazı riskleri almamız gerektiğini düşünüyorum.
Dolayısıyla böyle bir görev lüzumlu bir görevse gitmek gerektiğini
düşünüyorum" şeklinde konuştu.
"Bulunduğumuz koşullarda işkenceye, kötü muameleye maruz kalmadık"
diyen Kılıç, "Can güvenliğimiz ile ilgili bir endişemiz olmadı,
süreyle ilgili bir endişemiz vardı. Türk vatandaşı olmamız
sebebiyle hem bizi ellerinde bulunduran insanların hem de diğer
rehinelerin bakış açısı da farklıydı. Onlar, Türkiye’nin olması
nedeniyle bu işin çok üzün sürmeyeceğini, bir şekilde Türkiye’nin
gerekirse operasyon düzenleyerek personelini oradan kurtaracağını
söylediler."
Kılıç, "Toplamda 8 kişiydik. 4 kişi aynı ekipte olduğumuz için
diğer dördünden haberimiz yoktur. Danimarkalı, İsviçreli, Estonyalı
gözlemciyle bir aradaydık" dedi.
"TIR ŞOFÖRLERİNİN SERBEST BIRAKILMASI ÇOK GÜZEL BİR GELİŞME"
Kılıç, açıklamasında şunları kaydetti: "Salıverildikten hemen
sonra, sabahında, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu da
telefonla aradı. Sesini duymadan bu konuda duyuruda bulunmak
istemedim’ dedi. O sırada Sayın Bakanımızdan öğrendim, Musul’da da
çok sayıda Türk vatandaşının ve Dışişleri Bakanlığı personelinin
kaçırıldığını. Bugün TIR şoförlerinin serbest bırakıldığını duydum.
Çok güzel bir gelişme. Hiç olmaması gereken, masum insanların bir
yerde alıkonulması. Oradaki daha dramatik bir olaydı. Buna bir an
önce son verilmesi hepimizin temennisi. İnşallah geriye kalan
herkes de bırakılır" diye konuştu.
(İHA)