Yarışma Olmayan Yarışma

Elbet umudumuzu yitirmiyoruz ama hani bir rezillik, bir kötülük, bir utanmazlık hissettiğiniz bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz. İnsanlar artık kolaycılığa iyice alıştı. Öyle alıştılar ki her şey bir düzen içinde yürüyor.

Mustafa Sadık İNCEDEMİR sadiki@internethaber.com

Elbet umudumuzu yitirmiyoruz ama hani bir rezillik, bir kötülük, bir utanmazlık hissettiğiniz bir ülke olma yolunda hızla ilerliyoruz.

İnsanlar artık kolaycılığa iyice alıştı.

Öyle alıştılar ki her şey bir düzen içinde yürüyor.

Ama o düzen ahlaklı değil, adil değil ve ne yazık ki o düzen; böylesi bir düzensizliğin kıblesi…

Alın size rahatsızlık veren bir örnek; geçenlerde yarı final ve finalini bizzat izlemiş olduğum ülkemizin köklü, itibarlı bir kurumunun düzenlediği Türk Sanat Müziği Amatör Ses Yarışması’ndan sonra yukarıda yazdığım şeyler aklımdan geçmişti ama yazmak ancak bugüne nasip oldu.

Birbirinden değerli olduğuna inandığım seslere sahip amatör yarışmacıların heyecanla yarıştıkları yarışma sonrası; yarı finali kazanan beş yarışmacıdan ikisinin; yarışma jürileri ve yarışmayı sunan kişi ile fazla samimi sohbetleri dikkatimi çekmiş ve finalde bu ikisini izlemeye özellikle karar vermiştim.

Daha o anda gözlemlediğim samimiyetin sonucu olarak bu iki yarışmacının finalde de dereceye gireceğini kendi kendime fısıldamıştım.

Ama geç de olsa hakkın, adaletin ve sanatın finalde kazanacağına olan inancımdan dolayı, yani yanılmak için finalde de aynı salonda dinleyiciler arasındaydım.

Üyeleri değişmiş olan yarışmanın sunucusu aynı sunucu, jüri başkanı da aynı kişiydi ama sonuç hakkında yanılmamıştım.

Ne yazık ki yanılmamıştım.

Daha yarışma sırasında şarkıya başlamadan jüri üyelerinden birisine göz kırparak şarkıya başlayan yarışmacı; yarı final sonrası kendime fısıldadığım sözlerimi tekrarlamama neden olmuştu.

Ortada sanki bir düzen vardı.

Düzensizliğin kıblesi olan bir düzen…

Ahlaksız bir düzen…

O anda inandım ki sesleri ile emekçi olanların haklarının yendiği ya da haklarının tam anlamı ile verilmediği bir yarışma izliyordum.  

Kanımca ödüle layık görülecek üç sesin ikisi sanki önceden belliydi.

Diğer yarışmacılar ise farkında olmadan sadece boşta kalan üçüncü kişi olmak için yarışıyorlardı.

Yanılmak istiyordum.

Ama yanılmadım.

Ne yazık ki yanılmadım.

 

Yarı final sonrası dikkatimi çeken yarışmacılar finalde birinci ve üçüncü olmuşlardı.

İkinci olanın ise; şarkısını okuduğu anda yarışma sunucusunun kuliste yaptığı konuşmaların ve kahkahalarının salona verilmesinin karşılığı ikinci olduğunu söyleyenler de az değildi.

Benim gözümde hakkı ile ilk üçe girmişti ama yarışma sunucusu dikkatsizliği ile dinleyiciler nezdinde sonucu kirletmişti.

Kötüydü yani.

Yakışmamıştı…

Ki zaten aksak usulüyle okunan esere sofyan usulüyle eşlik eden bir jüri üyesinin seçimleri ne kadar adil ve doğru olabilirdi ki?

Benim ki de beklenti işte.

Adalete ve hakka inancın sonucu beklenti…