Yarın çok ararsınız Erdoğan'ı çok!..

Diyorlar ki;

Dünya siyaset sahnesinde marka bir değer olan Recep Tayyip Erdoğan’ı yazmak kolay!

Doğru…

Zor olan o markayı marka yapan değerleri sahiplenmektir…

Nedir o değerler;

Yerli ve milli…

Mazlumun dostu…

Kimsesizlerin kimsesi…

Merhametli…

Üretken…

Kararlı…

Vefalı…

Hayal denilen bütün projeleri gerçekleştiren…

Söz konusu vatan olduğu zaman dünyaya meydan okuyan...

Her şartta dimdik ayakta durmasını bilen…

İşte Türk milleti Recep Tayyip Erdoğan’ı Recep Tayyip Erdoğan yapan bu değerlere aşıktır…

Peki!

Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 yılından bu yana ellerinden tutup bu ülkede bakanlıklardan milletvekilliklerine, belediye başkanlıklarından bürokrasiye, kadar bir yerlere getirdiği insanlar kime aşıktır?

İşte sözüm onlara…

Elinizi vicdanınıza koyun…

Muhalefet partilerinin yerelden çıkarıp genel seçim havasına soktuğu 31 Mart seçimleri öncesi  yüreğinde  biraz vefa duygusu olanlar dinlesin..

Eğer Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı;

Türk siyaset tarihinde AK Parti diye bir parti olur muydu?

Olsa dahi;

17 yıldır  kesintisiz tek başına iktidar koltuğunda oturabilir miydi?

Olsa dahi;

17 yıldır halktan böylesine destek gören bir lidere sahip olabilir miydi?

Olsa dahi;

17 yıldır dünya siyaset sahnesinde böylesine ses getirebilir miydi?

Olsa dahi;

Sadece ülkesindeki değil dünyadaki mazlumlara böylesine sahip çıkabilir miydi?

Olsa dahi;

Gezi olaylarından 17-25 Aralık kumpasına ve 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı milletinin büyük desteği ile dimdik ayakta duran bir lidere sahip olabilir miydi?

Olsa dahi;

Beraber bu yollarda yürümeye başladığı arkadaşları, böylesine uzun süre iktidar olmanın keyfini yaşayabilirler miydi?

Hadi cevap verin!

Mesela…

Abdullah Gül…

Ahmet Davutoğlu…

Ali Babacan…

Ve…

Daha isimlerini sayamadığım ama kendilerini çok iyi bilen, bugün parti içinde ve dışında, 40 yıl sırtında taşıdığı ama bir gün sırtından indirdiği için ona gönül koyanlar insanlar…

Veya bugün  onun açıkladığı adayları beğenmedikleri için ‘Ben bu adaylara oy vermem’ diye çaka atanlar!..

Sözüm size…

Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, Türk siyaset sahnesinde 17 yıldır tek başına iktidarda bulunan bir partinin milletvekilleri,eski,yeni bakanları siyasetçileri, bürokratları, belediye başkanları, il başkanları ,ilçe başkanları olabilir miydiniz?

Elinizi vicdanınıza koyun cevap verin!

Ama “Biz bulunmaz Hint kumaşıyız” diyorsanız eyvallah!

Soralım;

Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı;

Bu ülkede;

Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olabilir miydi?

Ahmet Davutoğlu Başbakan olabilir miydi?

Ali Babacan ekonominin patronu olabilir miydi?

Sayın Abdullah Gül bugün neyin hesabını yapıyor?

Recep Tayyip Erdoğan sizi Başbakan yapmadı mı? Karşısındaki tüm zorluklara, engellere rağmen “Cumhurbaşkanı adayımız kardeşim Abdullah Gül” diyerek sizi Çankaya’ya taşımadı mı?

Köşk’te oturduğunuz sürece arkanızda dimdik Erdoğan durmadı mı?

Peki nedir ihtirasınız!

Ne yaptı Recep Tayyip Erdoğan size!

Keza Ahmet Davutoğlu…

Bir akademisyen olarak hizmet ederken, sizi siyaset sahnesine davet eden, milletvekili seçtiren, Dışişleri Bakanı yapan kimdi?

Yetmedi parti içindeki yakın çalışma arkadaşları destek vermemesine rağmen sizi Başbakanlık koltuğuna taşıyan kimdi?

Peki nedir bu ihtirasınız ki bugün yanında değil siniz?

Erdoğan sizlere hayatınızda göremeyeceğiniz makamları sunmaktan başka ne yaptı?

Sayın Ali Babacan…

Bugün hala Türk siyaset sahnesinde varlığınız konuşuluyorsa bunu kime borçlusunuz?

Ne bekliyorsunuz  Erdoğan kaybetsin diye mi?

Farkında değil misiniz  kim ne söylerse söylesin  kim ne yaparsa yapsın bu millet Erdoğan’a sonsuz kredi açmış!..

Recep Tayyip Erdoğan sizi 40 yıl sırtında taşımak zorunda mıydı?

Değilse nedir Recep Tayyip Erdoğan’ın suçu?

Peki sizler;

Recep Tayyip Erdoğan’ın hangi davasında, hangi kavgasında onun yanında oldunuz?

Zora gelince sustunuz!

Yaşadık gördük!

Gezi olaylarında yalnız bıraktınız!

17-25 Aralık yargı kumpasında yalnız bıraktınız!

15 Temmuz hain darbe girişiminde yalnız bıraktınız!

Öyle ki örneğin hiç unutmam hep yazdım  darbe gecesi Erdoğan’ın yanında bulunan Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan gibi genç bir dava adamının, gözünü kırpmadan ve hiç düşünmeden eşini, çocuklarını ölümüne Marmaris’te bırakıp Erdoğan ile birlikte uçması karşısında ne düşündünüz?

Hasan Doğan gibi genç dava adamlarının  verdiği dersi bile anlayamadınız?

Bitmedi…

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş seçimlerini kazanmasın diye onu yalnız bıraktınız!

Ama o yine başardı..

Yetmedi bir de karşısına çıkmayı deneme gafletine düştünüz!

Ama Allah o fırsatı size vermedi..

Ve bugün  neden hala tökezlemesini bekliyorsunuz?

Sizler adınıza üzülmemek mümkün değil!..

Erdoğan’a “Siz benim Cumhurbaşkanım değilsiniz” diye hakaret eden Kemal Kılıçdaroğlu’na kapınızı açıp fikir alışverişinde bulunmanızdan sonra hiç vicdan muhasebesi yaptınız mı?

O Erdoğan eşiniz türbanlı diye sizi Çankaya’ya çıkarmamak için her yolu deneyen Kemal Kılıçdaroğlu  ve onun gibilerle  savaşıp sizi Çankaya’ya çıkaran kardeşiniz değil miydi?

Suç mu işledi?

Bu ne vefasızlık!

Bugün Erdoğan düşmanlığı yapanların sizlerle hasbihal etmesinin nedeni size olan hayranlıkları mı, yoksa Erdoğan’ı düşürmek için sizlerle işbirliği yapmak istemeleri mi?

Bu mu kardeşlik anlayışınız?

Kardeşlik düşmesin diye tutmak, kardeşlik bırakmayacağını bilerek dayanmaktır!

Bugün öyle veya böyle vefasızlık yaparak Erdoğan’a gönül koyanlara diyeceğim şu ki “Hayaldi gerçek oldu” dediğiniz bütün makam ve mevkilere sizleri tabandan tavana taşıyan bir lidere karşı yaptığınız bu vefasızlığı millet görüyor…

Erdoğan ömür boyu sizleri sırtında mı taşımalıydı?

Diyeceğim şu ki;

31 Mart yerel seçimlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığını oylama seçimine dönüştürmek isteyenler apaçık ortada iken, Erdoğan sayesinde Türk siyaset sahnesinde var olanların, devletin en önemli koltuklarında oturanların, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmayanların ve makam ve mevki sahibi olanların vefasızlığını hazmetmek mümkün değil...

Ha bugün hala siyaset sahnesinde kendinizi bulunmaz Hint kumaşı olarak görüyorsanız, bilin ki  bunun nedeni de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığından başka bir şey değildir?

Söyleyeceğim şu ki;

Allah uzun ömürler versin bugün Recep Tayyip Erdoğan olmazsa bu kafalarla AK Parti  paramparça olur…

Çok ararsınız bugünleri çok!..

Çünkü bu kafadaki siyaset bezirganlarının Özal’ın ANAP’ını, Demirel’in DYP’sini yok ettikten sonra siyasi yetim gibi ortada kaldıklarına şahit olmadınız mı?

Bakın…

Recep Tayyip Erdoğan , bir gün dahi dur durak demeden, dinlenmeden  her gün ama her gün  çalışarak  diplomasiyi başarı ile yürüterek ülkenin içeride ve dışarıda bütün sorunlarının yükünü omuzlamışken yetmezmiş gibi düne kadar  sırtında taşıdığı  vefasızlara karşı Allah’a sığınarak Aşık Veysel’in türküsündeki gibi ‘UZUN İNCE BİR YOLDA GÜNDÜZ GECE’ ilerliyor…

Sözüm size;

Bugün kapalı kapılar ardında  Erdoğan’a karşı hesaplar yapan eski milletvekili, eski bakan ,eski parti yöneticileri.eski bürokratlar..

Bugün adayları beğenmedikleri için ’Oy vermem’ diyenler...

Bugün aday olamadıkları için gönül koyup kaybedilmesini bekleyenler...

Bugün  iktidar olmanın nimetlerini Erdoğan'ın uyarılarına rağmen kullananlar..

İki elinizi başınızın arasına alarak bir kez daha “Erdoğan ne yaptı bize” diye düşünün!

Düşünün ve yarın pişman olmadan Erdoğan’a sarılın…

Yoksa yarın çok ararsınız bugünleri çok!..

Nankörlük yapmayın…

Şunu iyi bilin ki Erdoğan yoksa  bu millet size siyaset sahnesinde ekmek vermez…

Kuşkusuz  her insan gibi Recep Tayyip Erdoğan’da bu dünyada fani!..

Dua edin de Allah onun varlığını  başınızdan eksik etmesin!

Bu kafalarınızla ortada AK Parti diye parti kalmaz!..

Bakın Erdoğan neden bu kadar güçlü biliyormusunuz?

 “Enfal Suresi 30” derki;

Onlar tuzak kurarlar.

Ama Allah da kurar.

Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır'

İşte 17 yıldır içeriden ve dışarıdan bunca tezgahın, bunca kumpasın, bunca oyununun üzerinden  Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl tek başına geliyor sandınız!

Diyor ki;

Herkesi razı etmek çok zor.

Allah’ım sen razı ol yeter…

İşte Recep Tayyip  Erdoğan’ın başarısının sırrı bu sözde yatıyor…

Allah var gam yok…

Bütün bu yazdıklarımın özeti işte Diyarbakır'da çekilen bu fotoğraf karasinin anlattığıdır..

Duanın gücüdür!..