Yarım saatte açılım tamam
Abone olTaraf, 20 yıl önce tam anlamıyla özgürlüğüne kavuşan Güney Afrika'nın yarım saatlik özgürlük açılımını yazdı
İnsanlığın 20. yüzyıldaki en büyük utanç kaynaklarından biri
olan Güney Afrikada’ki Apartheid rejimi, bundan yirmi yıl önce
yarım saat süren bir konuşmayla sona erdi.
Tarih 2 Şubat 1990. Sadece birkaç ay önce Berlin Duvarı yıkılmış.
Dünyanın nefretini üzerinde toplayan Apartheid rejimi tüm
çıplaklığıyla 20. Yüzyılın utanç duvarı olarak kalmıştı adeta.
Tarihi Gün
Güney Afrika meclisinde her yıl düzenlenen yeni yasama yılı açılış
konuşması yapılacak. Konuşmayı yapacak olan kişi, Eylül 1989’da
göreve gelen devlet başkanı FW De Klerk. De Klerk görve geldiğinde
beklentiler pek iyimser olmasa da, ülke tarihinde ilk kez kabinede
kadına yer vermesi, gösteri yürüyüşleri üzerindeki kısıtlamaların
azaltılması ve Apartheid rejiminde olağan hale gelen, plajlar,i
restoranlar, tuvaletler, parklar gibi yerlerde siyahlarla beyazlara
‘ayrı yer’ uygulamasını sona erdirmesi, umutları kabartıyor.
Bütün dünya medyası bir ordu halinde konuşmanın yapılacağı başkent
Cape Town’da toplanmış. En büyük beklenti yıllardır tutuklu, Güney
Afrika’nın çoğunluktaki siyah halkının direniş sembolü, Afrika
Ulusal Kongresi lideri Nelson Mandela’nın serbest bırakılması.
Mandela’nın hapishaneden çıkış anını hiçbir medya kurumu kaçırmak
istemiyor.
Paradigma Değişimi
İşte böyle bir ortamda sadece De Klerk beklentinin aksine akışı
farklı bir yöne çevirme kararında. Şöyle diyor Klerk o gün yapmak
istediğini: “Hem düşmanlarımızı hem de dostlarımızı ülkedeki
paradigmanın değişmesinin zorunlu olduğuna ikna etmem
gerekiyordu.”
Hafif kambur onurlu insan
Konuşmadan önceye gidiyoruz: Aralık ayında başkanlık sarayının
bodrum katı dramatik bir sahneye mekan oluyor. İki kişi karşı
karşıya oturmuş sessizce birbirine bakıyor ve adeta birbirini
tartıryor. Bir yanda De Klerk, diğer yanda ise hapishaneden gizlice
oraya getirilen, fotoğrafları bile yasak olduğundan, De Klerk’in
nasıl göründüğünü hayal edemediği Mandela. Yıllardır yattığı
hapishanede hukuk okuyan, 71 yaşın verdiği hafif kamburuyla saygılı
bir insan.
Sadece üç yıl sonra beraberce Nobel Barış Ödülü için Oslo
yolculuğuna ve dört yıl sonra De Klerk’in, koltuğu Mandela’ya
devredeceğini düşünmüşler miydi acaba?
Bu görüşmeden yıllar sonra ikisi de, o zaman konuşmaktan başka
alternatif olmadığını çıkarsadıklarını ifade ediyorlar. “Zorunlu
olmayan bir çatışmada iki tarafından da milyonlarca candan olma
ihtimali iki taraf açısından da akıl dışı bir seçenekti” diyor
Mandela. De Klerk de “Askeri bir zafer mümkün değildi, ekonomi
çökmeden pazarlıklara başlamak gerekiyordu” diye ekliyor.
Bin yıllık çınara fiske
Parlementodaki konuşmayı yapacağı sabah, bütün hazırlıklar tamam,
konuşmanın içeriği çok gizli tutuluyor, öyle ki içerikten haberdar
olan sınırlı sayıdaki bakan, eşlerine dahi birşey
söylemeyeceklerine yemin ettirilmiş. De Klerk konuşmasını yapmak
için evden çıkarken karısına hafiften çıtlatıyor konuyu. Basın
danışmanları beklentinin mümkün olduğunca düşük tutulması yönünde
çalışıyorlar ki konuşma sürpriz etkisi yaratsın.
Sadece 30 dakika sonra kürsüden indiğinde güneş, kara Afrika’nın
üzerindeki kara bulutlardan sıyrılırak kara derlilerinin üzerinde
parlıyor. ANC ve Komünist Paritisi dahil 30 partı artık serbest,
ölüm cezası askıda, sıkıyönetim kalkıyor, sendikalar özgür, bütün
siyasi tutuklular kayıtsız şartsız serbest, siyasi sürgünler
dönüyor. Ve en büyük haber; 300 yıl sonra Güney Afrika tam
anlamıyla özgür ve demokratik bir seçimi, halkların eşit haklara
sahip katılımıyla yapacak.
De Klerk konuşmanın sonuna doğru Mandela’dan kısaca bahsediyor ve
serbest kalmasının haftalar değil günler süreceğini söylüyor. Ve
sadece dokuz gün sonra Mandela hapishaneden dışarı adımlarını
atarken pusulası başkanlık sarayını gösteriyor.