Yarım işleri tamamlayacak
Abone olYeni Şafak Gazetesi'nden Salih Kemaloğlu ile röportaj yapan Topbaş İstanbul'daki şansını değerlendirdi...
Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde uzlaşmacı yapısı ile
dikkat çeken AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday
adayı Kadir Topbaş, belediye başkan adaylığına en yakın isimlerin
başında geliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaşadığı siyasi
geçmişin avantajıni kullanan Topbaş belediye başkanlığı için
misyonunu "Başbakan'ın İstanbul 'da yarım kalmış sevdasını
tamamlamak" olarak açıklıyor.
AK Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan aday adayı Kadir
Topbaş, Beyoğlu Belediye Başkanlığı döneminde ortaya koyduğu
çalışmalar ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a olan siyasi
birlikteliği ile aday adayları arasında belediye başkan adaylığına
en yakın isimlerin başında geliyor. Uzlaşmacı yapısı, farklı görüş
ve anlayıştaki kişilerle kurduğu diyaloğu ile tanınan Topbaş,
belediye başkanlığı adaylığındaki misyonunu "Sayın Başbakan'ın
yarım kalan sevdasını tamamlamak" olarak ortaya koyuyor. Topbaş,
belediye başkanı olması durumunda da en büyük hayalinin dört-beş
yıl sonra dünyanın en büyük şehirlerinin belediye başkanlarının
kendisine "Bunu nasıl başardınız" diye bilgi istemeleri olduğunu
söylüyor. Topbaş ile Beyoğlu'nun tarihi mekanı Galata'da
görüştük.
Çok iddialı adaylarla yarışıyorsunuz. Teşkilat düzeyinde
son durumunuz nasıl görülüyor?
30 yıla aşkın bir siyasi geçmişim var. Başbakan Tayyip Erdoğan ile
AK Parti'nin kuruluş aşamasının içindeyim. Parti örgütü içinde
ilişkilerim gayet düzgün. Bugüne kadar -buradan teşkilata teşekür
ediyorum- herhangi bir menfaat talebi gelmedi. İş takibi için
aracılık istenmedi. Bu bizi çok rahatlatan, işimizi kolaşlaştıran
bir durumu. Dolayısıyla siyasi hiyerarşik yapı içinde teşkilatla
çok iyi ilişkilerim var.
Başbakan Erdoğan'la yaşadığınız siyasi geçmiş adaylık
konusunda bir avantaj sağlıyor mu?
Kasımpaşalıyız. Siyasi birlikteliğimiz ilçe başkanlığına dayanıyor.
Siyasi hayatta duruş çok önemlidir. Başbakan'ın siyasi duruşuyla bu
noktaya geldiğini herkes biliyor. Onda edindiğiniz siyasi tecrübe
hiçbir literatürde karşılaşmayacağımız hayatın gerçekleridir.
İlişkilere bu düzeyde baktığın zaman haliyle güzel şeylerin halka
yansıtılması halkın kendisi olmak ve sahici olmak benimseniyor.
Halk sizinle beraber oluyor. Size güveniyor. Bunun için siyasi
güveni Başbakan'dan aldık.
Diğer adaylara göre ön plana çıkan ayıredici özelliğiniz
nedir?
Bu kentte çocukluğunu ve gençliğini geçirmiş birisiyim. 30 yıllık
siyasi geçmişim var. Bir- çok kademelerde görev yaptım. Mimarım ve
sanat tarihi doktoruyum. Belediye tecrübem var. Beyoğlu gibi bir
ilçede belediyecılık tecrübem var. Burada sağladığımız konsensüs
ciddi bir deneyim ve tecrübedir diye düşünüyorum.
Bu avantajı mı kullanıyorsunuz.?
Sayın Başbakan İstanbul Türkiye'nin bir özetidir diyor. Tabiî ki
Beyoğlu da İstanbul'un bir özetidir. Siz bir özetten yukarıya doğru
çıktıkça bu özeti görüyorsunuz. Beyoğlu ile İstanbul sosyal yapı
itibariyle benziyor.
Sizi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına götüren süreç
nasıl gelişti? Ne zaman aday olmaya karar verdiniz?
Ben şimdi açık söyleyeyim. Çocukluğumda aşı kağıdı almak için
1959'larda ilk kez geldiğim Beyoğlu Belediyesi'ne bir gün belediye
başkanı olacağımı hiç düşünmemiştim. Ancak belediye başkanı oldum.
Bu görevi yürütürken de işte bir gün İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olabilir miyim diye bir hazırlık yapmadım. Ön çalışma da
yapmadım. Ama bu partinin kuruluşunda Sayın Başbakan'la birlikte
olduk. Son bir yıl içinde basında çıkan "İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı kim olacak?" tartışmalarının içinde ismim de
geçiyordu. O zaman kadar doğrusu düşünmedim. Ancak Sayın
Başbakanımız'ın büyükşehir belediye başkanlığı döneminde yaşanan
güzelliklerin neden sürmediğini hep düşündüm. İstanbul'a yazık
edilmemesi gerektiği zaten hep içimde taşıdığım bir duyguydu.
İstanbul'da her geçen gün büyüyen sorunları gören biri olarak bazen
filmi izlerken yaptığımız gibi "kahramanının yerinde ben olsaydım?"
sorusunu kendime soruyordum. Dolaysıyla bu düşünceler kendiliğinde
yeşeriyor.
Sizin konuşmanızdan Başbakan Erdoğan'ın yarım kalmış
işlerini tamamlamak gibi bir misyon yüklenmişsiniz gibi bir sonuç
çıkıyor. Yanılıyor muyuz?
Başbakan Erdoğan'ın İstanbul aşkını ve sevdasını biliyorum. Onun
hassasiyetlerini biliyorum. Ben de diğer bütün aday arkadaşlar gibi
bu hassasiyetlere kendi birikimlerimi katarak İstanbul'u hak ettiği
noktaya taşımaya çalışacağım. Başbakan'ın İstanbul'da yarım kalan
sevdasını tamamlamak üzere geliyorum. Başbakan'ın İstanbul'u dünya
markası yapma sevdasını, yanlışlardan arındırmak sevdasını ben de
paylaşıyorum. Bu vesile ile hayalimi ve duygumu ilk kez burada
söylemek istiyorum. Eğer belediye başkanı olursam 4-5 yıl sonra
dünyanın büyük kentlerindeki belediye başkanları gelip bize "Bu işi
nasıl başardınız. İstanbul'u bu duruma nasıl getirdiniz" diye
bizden bilgi almalarını hayal ediyorum
O zaman ne söyleyeceksiniz?
O hayalim gerçekleştiğinde söyleyeceğim (Gülüyor). Aslında Beyoğlu
ile ilgili bize bu soruyu soruyorlar. Beyoğlu için de biz sevdanın
yansıması diyoruz. İstanbul'a öyle bakıyorum. Çünkü baktığımız gibi
bize yansıyor kent. İstanbul'a sevda ile bakarsan kent de sana öyle
yansır.
İstanbul'a evrensel dizayn yapılmalı
İstanbul için öncelikleriniz nedir. Aday adayı olduğunuzda
İstanbul'a dair zihninizde ilk beliren şey neydi.?
Ben insan yaşantısını ilgilendiren dizayn üzerine eğitim aldım. Bu
konut ve barınmadan tutun da sağlık eğitim, sokak, mahalle, ilçe,
kent, düzeyinde dizayna kadar uzanıyor. Biz insanların bu yönünü
ele alıyoruz. Belki birçok projeler var. Geçmişte yapılmış ve bizim
de sırası geldiğinde (aday olduğumda) açıklayacağımız birçok proje
var. Şunu söyleyeyim. Sokakta birkaç kişiye sorduğunuz zaman zaten
İstanbul'un sorunlarını söyleyecektir. Trafik sorunu varsa bugüne
kadar çözülmemişse 'Ben trafik sorununu çözeceğim' demek. Ben
görevimi yapacağım anlamına gelir. Otopark sorunu varsa, bu sorunu
çözeceğim demek belediye olarak görevimi yapacağım demektir.
Bunları çoğaltabiliriz. Bu işler zaten görevlerimiz. Bunun dışında
bir başka bir ufuk ve vizyon koymak gerek. Bu kenti İstanbul
ölçeğinde, bölge, ülke ölçeğinde değil bu kenti evrensel ölçekte
dizayn etmek ve düşünmek gerek. AB'ye girme sürecinde bir
Başbakan'ın çaba sarf ettiği bir Türkiye'de aynı partiden bu gücü
birleştirerek bu tarihi fırsatı değerlendirmek gerek. Bu
İstanbullular için de bir firsattır. AB'ye girmek için takvim
bekleyen bir Başbakan'ın İstanbul Belediye Başkanı'nın da AB'ye
girme sürecinde hangi projeler hazırlaması gerektiğini, girdikten
sonra ne yapması gerektiğini bilen birisi olması lazım. İspanya'nın
'Barcelona'sını, Yunanistan'ın 'Atina'sını çok iyi bilen ve
gözlemleyen birisi olması lazım.
Bir sanat tarihi doktoru olarak yani akademik bir
pencereden baktığınızda İstanbul'da sizi en çok rahatsız eden
figürler ve mekanlar hangileri?
Maalesef biz buradan kent üzerine kent inşa ettik. İstanbul'un
yerleşim tarihi çok eski. Ortaya çıkan anıt eserleri başta olmak
üzere kültürel miras ve kent mimarisi açısında dünyada belki eşi
olmayan bir bölge. Özellikle Galata ve Pera bölgesi. Biz maalesef
buranın kıymetini bilmeden burayı kötü hale getirdik. Şimdi bu
kötülükleri nasıl ayıklarız diye bir taraftan da düşünüyoruz. Bizim
çok önemsediğimiz, İstanbul'a yılda 10 milyon turisti çekecek
projenin gerçeğe dönüşmesi için çalışmalar yapmaktır. İstanbul'un
kültür turizmi açısından önemli bir özelliği var. Bu tarih, yapı
stoğu buna müsait çünkü. Yoksa Topkapı Müzesi'ni bir kez gören
birisi ikinci kez gelmeyecek. Burada çok farklı ve gizemli sokaklar
var. Bu sokaklara koruma-kullanma dengesi korunarak yeni
fonksiyonlar yüklemek mümkün. Başkan olursam İstanbul'a zaman ve
mekan kavramlarını çok iyi kullanan bir yönetim bakacak
diyebilirim.
Hep uzlaşmacı olmaya çalıştım
Başbakan Erdoğan belediyedeki başarısının ekip
çalışmasından geçtiğini söylüyordu. Sizin ekibin içinde kimler
olacak?
Beyoğlu'ndaki çalışmalarımızda ekibimizin içinde, sanatçılar,
işadamları ve akademisyenler de vardı. Farklı düşünceden, kültürlü,
deneyimli insanlarla birlikte çalıştık. Şimdi de aynı insanlarla
'İstanbul'a neler yapabiliriz' diye tartışıyoruz. Bunlar üst grup
olarak çalışırken bir de bunların alt grubunu oluşturduk. Bu
isimleri kamuoyu zamanla görecek zaten.
Beyoğlu'nda belediye başkanı olduğunuz ilk dönemlerde mensup
olduğunuz partiden dolayı çeşitli kesimlerden tepkiler gelmişti.
Sonra bu önyargılar kırıldı. Bunu nasıl başardınız?
Uzlaşmacı oluşum ve Beyoğlu'nu çok iyi bilmem bu önyargıların
kırılmasına neden oldu.
Yönetim sanatına nasıl bakıyorsunuz.?
Geçmişte bazı yanlışlar yapıldı. İdeolojilerin etkisiyle halk
ayrıştırıldı. Ayrı mekanlar oluşturuldu. Beyoğlu'nda ısrarla
üzerinde durduğumuz ortak mekan alanlarını çoğaltmak oldu. Yani
mekanları birlikte paylaşabilmeyi başardık.