Yargıtayın kararı metresleri üzecek!
Abone olYargıtayın bu kararından sonra kadınlar kolay kolay evli erkeklerle birlikte olamayacaklar. İşte o karar;
İzmir'de A.S. adlı kadının, eşiyle cinsel ilişkiye giren
kadına karşı açtığı davada son noktayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
koydu. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, evli erkekle birlikte olan
kadının, mağdur olan kadına tazminat ödenmesi yönünde karar verdi.
Yerel mahkemede tekrar görülecek davada mağdur olan A.S.'ye ne
kadar tazminat ödeneceğine karar verilecek.
A.S., 5 yıl önce intihar eden eşi pilot binbaşı Murat S. ile
ilişkiye girip ‘kişilik haklarına zarar verdiği’ iddiasıyla T.A.'ya
10 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Yerel mahkeme
davayı reddetti. Temyize başvuran A.S.'nin talebini
yerinde gören Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi, T.A.'nın, evli
olduğunu bilmesine rağmen davacının eşi ile duygusal ve cinsel
ilişkiye girdiğini, bu nedenle tazminat ödemeye mahkum
edilmesi gerektiğini belirtip kararı bozdu.
Yeniden görülen davada yerel mahkeme eski kararında
direndi. Bunun üzerine A.S., davayı Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu'na taşıdı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, evli
erkekler ile bu tür ilişki yaşayan kadınların tazminat
ödemesine karar verip, son noktayı koydu, mağdur olan evli
kadınların tazminat almasının yolunu açtı.
AHLAKA AYKIRI DAVRANDI
A.S. mahkemeye verdiği dava dilekçesinde, 1990 yılında evlendiği
eşi pilot binbaşı Murat S. ile evliliğini mutlu bir şekilde 10 yıl
sürdürdüğünü; ancak kocasının 2000 yılında İzmir'deki Kara
kuvvetleri Komutanlığına bağlı Kara Havacılık Alayı'na atanmasıyla
aralarının bozulduğunu belirtti. A.S., eşinin İzmir'de göreve
başladıktan sonra, internette bir sohbet grubu oluşturduğunu, bu
sitede davalı T.A. ile tanıştıklarını anlatarak şöyle devam
etti:
“Bu tanışma daha sonra aşka dönüştü, 1.5 yıla yakın bu
beraberlikleri devam etti. Eşim 2006 yılında trajik bir şekilde
intihar edene dek bu durum sürdü. İkisi de bu zamana
kadar, çok yoğun ve çalkantılı bir şekilde aşk yaşadılar.
T.A., eşimle evli olduğumu bilerek bu ilişkiye başladı.
Kendisine bağlamak amacı ile hamile olduğu konusunda yalan
söyledi. Eşimin tıbben çocuk sahibi olması mümkün değil,
bu konuda da raporları var. Ancak davalı 5 Nisan 2006'da
hamile olduğunu gösteren raporu verdikten sonra eşim evi terk edip
gitti. T.A., bu oyunuyla tüm emellerine ulaşmış oldu.
Eşimin evi terk etmesi beni derin bir sarsıntıya ve ruhsal
çöküntüye sürükledi. İntihara bile teşebbüs ettim. Depresyon
teşhisiyle tedavi görmeye başladım. Eşim hatasını anlayıp eve geri
döndü. Beni terk etmesinin vicdan azabı ve ruhsal bunalımı
sonucu, zehir içip kollarımda öldü. Bana bu acıları yaşatan T.A.,
eşimle mutlu olduğumu bile bile bu oyunu oynamıştır.
Ahlaka aykırı davranan davalı, kişilik haklarıma ve manevi
varlığıma, aile bütünlüğüme ağır saldırıda bulunmuştur. Acılarımın
biraz olsun hafiflemesi için 10 bin lira manevi tazminat ödenmesini
istiyorum.”
KÜRTAJLA BEBEĞİ ALDIRDI
Davalı T.A'nın avukatı ise mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde,
müvekilinin olayda bir suçunun olmadığını belirtip, davanın reddini
talep etti. Avukat, “Müvekkilim ölüm olayının ardından
çocuğunun babasız büyümesini istemediği için kürtajla bebeği
aldırmıştır. Murat S.'nin annesi de ifadelerinde oğlunun
müvekkilim ile mutlu olduğunu, doğacak olan çocuğun ismini bile
koyduklarını söylemiştir. Bu nedenle haksız ve yersiz
davanın reddine karar verilsin” dedi.
YEREL MAHKEME REDDETTİ
Davaya bakan İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi, A.S.'nin eşinin
davalı ile duygusal ve fiziksel ilişki kurarak zaman zaman bir
araya geldiğini, davacının manevi zarara uğramasının, davalının
eylemi ile bir ilgisinin olmadığını, bir zarar söz konusu ise bu
zararın evlilik birliğine aykırı davranan kocası tarafından
gerçekleştiğini belirtip, tazminat talebini yerinde olmadığına, bu
nedenle davanın reddine karar verdi. Yerel mahkemenin ret kararı
üzerine A.S.'nin avukatı kararın temyizi için Yargıtay'a
başvurdu.
YARGITAY KARARI BOZDU
Dosyayı inceleyen Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi, davalı T.A.'nın
olayda kusurlu olduğunu, bu nedenle davacının zarara uğradığını
belirtip, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, şöyle
denildi:
“Türk Medeni Kanunu'nun 185'inci maddesinde yer alan
‘Evlenmeyle eşler arasındaki evlilik birliği kurulmuş olur.
Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak
zorundadırlar’ biçimindeki düzenleme gereğince, evli bir
kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik
değerlerine saldırı niteliğindedir. Bu eyleme, evliliği bilerek
katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur. Davalı,
davacının eşi ile evli olduğunu bilerek, duygusal ve cinsel
ilişkiye girdiğine göre, Borçlar Kanunu'nun 49'uncu maddesi
gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulmalıdır. Yerel mahkemece,
açıklanan olgular gözetilerek, davalının manevi tazminat ile
sorumlu tutulması gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle istemin
tümden reddedilmiş olması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden
kararın bozulması gerekmektedir. Bu nedenle yerel mahkemenin
verdiği karar oy çokluğu ile bozulmuştur.”
Bozma kararı ardından yeniden görülen davada yerel mahekeme eski
kararında direndi. Mağdur A.S.'nin avukatı yerel mahkemenin direnme
kararına karşı, bu kez dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na
götürdü. Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi'nin
verdiği kararın doğru olduğunu belirtip, noktayı koydu. Bu kararın
ardından evli erkeklerle aşk yaşayan kadınların da tazminat ödemesi
içtihatı da hukuka girdi.
Yerel mahkemede önümüzdeki günlerde tekrar görülecek davada mağdur
A.S.'ye ne kadar tazminat ödeneceği karara bağlanacak. Bu kararın
ardından, artık evli kadınların, kocalarıyla birlikte olan
kadınlara karşı tazminat davası açma yolu açılmış olacak.
ERKEK İÇİN DE AYNI KARAR VERİLMİŞTİ
Yargıtay geçen ay verdiği kararla evli kadınla ilişki giren, bu
ilişkiden olan çocukları kadının resmi nikahlı eşinin nüfusuna
kaydettiren kişinin, kadının resmi nikahlı eşine manevi tazminat
ödemesine karar vermişti. Edirne Keşan'da yaşayan Mustafa A., resmi
nikahlı eşiyle uzun süre ilişki yaşayan Salim E.'nin bu ilişkiden
olan iki çocuğunun kendi çocuğuymuş gibi nüfusuna kaydedildiğini,
eşi hakkında açtığı boşanma davasında Adli Tıp Kurumu'ndan alınan
raporda bu çocukların kendisinden olmadığının belirlendiğini
belirterek, yaşadığı tüm olaylar nedeniyle psikolojisinin bozulduğu
iddiasıyla Salim E. aleyhine manevi tazminat davası açtı. Keşan
1'inci Asliye Hukuk Mahkemesi, talebi reddetti. Temyiz üzerine
dosyayı görüşen Yargıtay 4'üncü Hukuk Dairesi yerel mahkemenin
kararını oy birliğiyle bozdu, kişilik haklarına saldırı
niteliğindeki olay nedeniyle davacıya tazminat ödenmesine
hükmetti.
Yargıtay'ın bozma kararının ardından, dava Keşan 1'inci Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde tekrar görüşülecek. Yerel mahkeme, ilk
kararında direnirse ve bu karar da temyiz edilirse, dosya bu kez
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda karara bağlanacak.