Yargıtay'dan tartışma yaratacak karar
Abone olYargıtay'ın verdiği karara göre, artık bir davanın tanıklarının da iletişimi izlenebilecek
Yargıtay, bir cinayet davasında tanığın kullandığı 'cep'
kayıtlarını TİB'ten istemesi talebinin reddedilmesine ilişkin
kararı, Adalet Bakanlığı'nın başvurusu üzerine bozdu. Karara göre,
artık bir davanın sadece sanıkları değil tanıkların da iletişimi
izlenebilecek
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığı'nın başvurusu üzerine, bir cinayet davasında, tanığın kullandığı cep telefonunun detay kayıtları ile HTS raporlarının (cep telefonunun bulunduğu yerleri belirten raporlar) istenmesine ilişkin talebin reddedilmesine ilişkin kararı bozdu. CMK ve yönetmeliklere göre tanıkların iletişiminin izlenemeyeceği belirtilen kararda buna rağmen mahkemelerin "genel soruşturma ve delil toplama yetkisi" çerçevesinde bu yola gidebilecekleri savunuldu.
NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Kars Ağır Ceza Mahkemesi'nde sanık H.A hakkında "kasten öldürme"
suçundan açılan davanın görülmesi sırasında tanık olarak dinlenen
M.A'nın bildirdiği telefon hattı ile belirli tarihlerde yapılan tüm
görüşmelerin ayrıntılı dökümünün ve görüşme yapılan hat
sahiplerinin kimlik ve adreslerini gösterir şekilde HTS
raporlarının çıkarılarak gönderilmesi için TİB'E (Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığı) müzekkere yazılmasına karar verildi.
Avukatlar, Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz başvurusu yaptı.
Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Mart 2010'da itirazı kabul etti. Bu
karara karşın Adalet Bakanlığı devreye girdi. 18 Temmuz 2010'da
Yargıtay'a başvurarak, Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi'nin tanıkların
iletişimini koruyan kararının, "kanun yararına bozma" kararı
verilerek kaldırılmasını talep etti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 9. Ceza Dairesi'nin 23 Kasım 2009'da
verdiği bir karara atıfta bulunarak, CMK ve iletişimin tespitine
ilişkin yönetmeliklere göre, hakim kararı gerektiren iletişimin
tespiti tedbirinin şüpheli veya sanık tarafından kullanılan
telefonlar hakkında uygulanabileceği belirtildi. Kararda, "Bu
durumda tanığın telefonu açısından iletişimin tespiti uygulamasının
mahkemenin genel soruşturması ve delil toplama yetkisi çerçevesinde
değerlendirilmesi gerektiği" savunuldu. Ardahan Ağır Ceza
Mahkemesi'nin itirazı reddetmesi gerekirken kabulüne karar
vermesinin isabetli olmadığı ifade edildi. 20 Ekim 2010'da alınan
bu karara göre, artık sadece şüpheli ve sanıkların değil tanıkların
da iletişiminin tespiti yoluna gidilebilecek.
KATALOG SUÇ ENDİŞESİ
CMK'nın 135. maddesine göre iletişimin tespiti şüpheli ve
sanıklara yönelik olarak mümkün. Kanuna göre "Göçmen kaçakçılığı ve
insan ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı, çocukların
cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti, parada
sahtecilik, örgüt suçları, ihaleye fesat, rüşvet, karapara aklama,
silahlı örgüt, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, silah
kaçakçılığı, zimmet, kaçakçılık" suçları dışındaki suçlarda dinleme
mümkün olamıyor. Katolog suçlar arasında yer almayan "yaralama,
görevi kötüye kullanma, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na
muhalefet" suçlarından dinleme ve izleme yapılamıyor.
Yargıtay'ın bu maddedeki açık hükme rağmen, tanığın iletişiminin
izlenmesine "delil toplama yetkisi" gerekçesiyle izin vermesi, aynı
gerekçeyle CMK'daki "katolog suçlar" dışında kalan suçlar açısından
da iletişimin tespiti kararları verilebileceği endişesine neden
oldu.