Yargıtay’dan emsal karar! Müdürün 'Bir daha gelme' sözü tazminat sebebi sayıldı
Abone olYargıtay 9. Hukuk Dairesi, işveren vekillerinin işlemlerinden işverenin bizzat sorumlu olduğuna hükmetti. Yüksek Mahkeme, müdürün mazeret izninde ısrarcı olan işçiye, ‘Git, bir daha gelme’ sözünün fesih anlamına geldiğini ve mağdur işçiye ihbar ile kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğine karar verdi.
Yalova’da özel bir şirkette çalışan işçi, kız kardeşinin
sezaryenle doğum haberini alınca müdüre gidip mazeret izni
talebinde bulundu. İşyeri yetkilisinin izne yanaşmaması üzerine
işçi izinde ısrarcı oldu. Bunun üzerine öfkelenen müdür, ‘Git o
zaman, bir daha da gelme’ dedi.
Hastaneye giden işçi, kovulduğunu öğrenince İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu. İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız, nedensiz ve bildirimsiz olarak sonlandırıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti isteyen işçi, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini istedi.
Mahkeme, davacı işçinin ihbar ve kıdem tazminatı talebini geri çevirdi
Davalı işveren, davacı hakkında devamsızlık tutanağı tutulduğunu, davacının herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etti. Mahkeme, davacı işçinin ihbar ve kıdem tazminatı talebini geri çevirdi. Kararı davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işveren yetkilinin işlemlerinden işverenin bizzat sorumlu olduğuna hükmetti. Oy birliği ile alınan kararda şu ifadelere yer verildi:
“Davacının işyerinde çalıştığı sırada kardeşinin sezaryenle
doğuma alındığı bilgisi üzerine işverenden işten erken çıkmak için
izin talep ettiği, işyerinde bulunan yetkili kişinin iki saat sonra
çıkabileceğini belirttiği ortadadır. Davacının hemen çıkma talebini
tekrarlaması üzerine ‘Sen bilirsin o zaman bir daha gelme’
denilerek işyerinden çıkarıldığı anlaşılmaktadır. 4857 sayılı İş
Kanunu'nun 2/4. maddesine göre işveren vekilinin işçilere karşı
işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işverenin sorumlu olduğu
kurala bağlanmıştır. Davalı işverenin olay sonrasında işyeri
yetkilisinin eyleminin kabul görmediğini gösterir şekilde işçinin
işe derhal başlaması için çağrıda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İşyerini sevk ve idare eden yetkili kişi konumundaki çalışanın
eylemini benimsemiş olduğu kabul edilmelidir. Nitekim davacı işçi
ihtarname keşide ederek ihbar ve kıdem tazminatı talep etmiş,
davalı işveren daha sonra düzenlediği ihtarnameyle iş sözleşmesinin
feshedilmediğini belirtmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin
mazerete dayanan birkaç saatlik izin talebinin karşılanmaması
üzerine yine de erken çıkmak istediğini açıklayınca bir daha
işyerine gelmemesi gerektiği söylenerek iş sözleşmesinin
feshedildiği anlaşılmakla, davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak
kazandığı kabul edilmelidir. Mahkemece her iki tazminat isteğinin
de kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı
gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar
verilmiştir.”