Yargıtay'dan emsal karar! Çocuk istemeyen eş kusurlu sayıldı
Abone olEvli çiftlerin "çocuk" tartışmalarına son noktayı Yargıtay koydu. Yüksek mahkeme; erkeğin eşinden çocuk istememesini kusurlu davranış saydı. Kararda durumun kişilik haklarına saldırı olduğu belirtildi.
Özellikle yeni evlenen çiftlerde sık karşılaşılan ‘çocuk
istememe’ tartışmalarına yönelik Yargıtay'dan emsal bir karar
çıktı. Yüksek mahkeme; erkeğin eşinden ortak çocuk istememesini
kusurlu davranış saydı ve bu durumun kişilik haklarına saldırı
mahiyetinde olduğuna karar verdi.
Bir süredir geçimsizlik yaşayan çift, Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek boşanmak istedi. Tarafları eşit kusurlu bulan Mahkeme; erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildi. Davacı - karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenilen vakıalar istinaf kanun yoluna başvurulmadığından kesinleşti. Davalı - karşı davacı kadın, kusur belirleme yönünden kararı temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
Çocuk istemeyen eş kusurlu sayıldı
Yargıtay’ın geçtiğimiz günlerdeki kararında şöyle denildi: “Erkeğin
kesinleşen kusurlu davranışları yanında ‘Kadından ortak çocuk
istemediği’ anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya
sebep olan olaylarda davacı erkeğin davalı kadına oranla daha ağır
kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu
olduklarının kabul edilmesi doğru olmayıp bozmayı
gerektirmiştir.
Kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi
tazminat
Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2 maddesi, boşanmaya sebep olan
olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu
olandan maddi ve manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür.
Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat
isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu
olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği
anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik
durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet
kuralları dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda
maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirdi.
Daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi
gerekir
Hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın
niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadına verilen
yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4.
maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun
miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı
şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı
gerektirmiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile
hükmedilmiştir.”