Yargıtay'da ilginç boşanma davaları
Abone olYargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanmanın kişiye bağlı haklardan olduğuna işaret ederek, bu hakkın, ölüm ile mirasçılarına intikal etmeyeceğini kaydetti.
A.A muhabiri, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin temyiz incelemesi
yaptığı bazı boşanma davalarını derledi. Buna göre, Yargıtay 2.
Hukuk Dairesi, bir kararında, terk edilen eşin boşanma davası
açabileceğini, terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası
açma hakkı bulunmadığını vurguladı. Kararda, ''Diğerini, ortak
konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak
konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır'' denildi. Bir
başka kararda, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılan
davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten
başlayarak 3 yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak
hayat yeniden kurulamamış ise eşlerden birinin istemi üzerine
boşanmaya karar verilebileceğine işaret edildi. Kararda, 3 yıllık
süre içerisinde başka bir davanın daha açıldığı gerekçesiyle
davanın reddedilmesinin doğru olmadığı kaydedildi. MAHKEME KARARINI
TANIMA Yabancı bir ülkedeki mahkeme tarafından verilen boşanma
davasının tanınması istemiyle dava açıldı. Aksaray Aile Mahkemesi,
istemi kabul etti, hüküm temyiz edilince dosya Yargıtay'a geldi.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Kararda, ''Boşanma kişiye bağlı haklardandır. Ölüm ile
mirasçılarına intikal etmez, mirasçılar yabancı mahkemece verilmiş
boşanma kararının tanınmasını isteyemezler. Sonucu itibarıyla doğru
olan ret hükmünün onanması gerekmiştir'' denildi. ''EŞLER BİRLİKTE
YAŞAMAK ZORUNDADIR'' Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir boşanma
davasının temyiz incelemesini yaparken de eşlerin birlikte yaşamak,
birbirlerine yardımcı olmak, saygı ve anlayış göstermek zorunda
olduklarına işaret etti. Davalının evlilik birliği kurulduktan
sonra rahatsızlandığı ve tedavisinin halen devam ettiğinin dosyada
mevcut raporlarla belirlendiği kaydedilen kararda, hastalığın
gizlendiğinin kanıtlanmadığı gibi bu konuda süresinde evlenmenin
iptali davası da açılmadığı ifade edildi. Kararda, ''Bu nedenle
tedavisi devam eden hastalığın boşanma nedeni kabulü Türk Medeni
Kanunu hükümlerine aykırıdır'' denildi. 2. Hukuk Dairesi'nin bir
başka kararında da ağız ve vücut kokusunun başlı başına boşanma
nedeni olmadığına işaret edildi. Kararda, davalıda varolduğu iddia
edilen bu rahatsızlığın tedavisinin mümkün olup olmadığı, davalının
tedaviden kaçınıp kaçınmadığı, bu rahatsızlığın evlilik birliğini
davacı koca için çekilmez hale getirip getirmediğinin uzman
hekimlerden oluşan sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi, sonucuna
göre karar verilmesi gerektiğini kaydetti. ''ANLAŞMALARIN HAKİM
TARAFINDAN ONAYLANMASI GEREKİR'' Bir boşanma davasını reddeden
Devrek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararının temyiz incelemesini
yapan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Kararda, toplanan delillerden davalı kadının cinsel ilişkiden
kaçındığı, davacının ise başka kadınla ilişkiye girdiği ve eşlerin
2001 yılının Temmuz ayından beri ayrı yaşadıklarının anlaşıldığı
kaydedildi. Tarafların davranışları sonucu evlilik birliğinin
temelinden sarsıldığı belirtilen kararda, ''Kadın kocasına nazaran
daha az kusurlu ise de bu evliliğin korunmasında hukuki yarar
kalmamıştır. Davalının boşanmaya karşı çıkması da iyi niyetli bir
davranış olarak yorumlanamaz. Mahkemece boşanmaya karar verilmesi
gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddedilmesi usul ve yasaya
aykırıdır'' denildi. 2. Hukuk Dairesi, bir başka kararında da
boşanma veya ayrılığın feri sonuçlarına ilişkin iki taraf arasında
yapılan anlaşmaların hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli
olamayacağına işaret etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, bir
kararında da davacı kocanın dava sürerken öldüğüne işaret edilerek,
''Evlilik birliği ölümle sona erdiğinden davanın konusu
kalmamıştır'' denildi.