Yargıtay Yüce Divan'ı istedi
Abone olYargıtay Başkanlığı'nca oluşturulan komisyon tarafından yapılan çalışma tamamlandı. İşte öneriler..
Yargıtay, anayasanın yargı bölümü ile ilgili değişiklik
önerileri hazırladı. Yüce Divan görevinin, Anayasa Mahkemesi'nden
alınarak Yargıtay'a verilmesi öneriliyor. Hakim ve savcıların
denetiminin Adalet Bakanlığı'ndan alınarak Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu'na (HSYK) bağlı müfettiş hakimler tarafından
yapılması isteniyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yargıtay
Başkanlığı'nca oluşturulan komisyon tarafından ''Yargıtay'ın
Anayasa'nın Yargı Bölümü ile İlgili Değişiklik Önerisi ve Anayasa
Mahkemesi'nin Önerisine Karşı Görüşü'' başlığını taşıyan çalışma
tamamlandı. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e takdim edilen öneriler, Yargıtay
Başkanı Eraslan Özkaya tarafından bugün TBMM Başkanı Bülent Arınç
ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a da sunuldu. Yargıtay'ın
önerilerinin genel gerekçesinde, yargı bağımsızlığı ilkesinin
yaşama geçirilmesi için Anayasa'nın bazı maddelerinde değişiklik
yapılması gerektiği sonucuna varıldığı belirtildi. Anayasa'nın bir
kısım hükümlerinde değişiklik yapılacağının gündemde olduğu, bu
konuda değişik kurumların öneriler sunduğu anımsatılan genel
gerekçede, Yargıtay'a da intikal eden taslak metinlerin bazlarında,
bağımsız ve tarafsız yargı ilkesini sağlamak adına bu ilkeyi
tamamen zedeleyici önerilerin yer aldığının açıkça görüldüğü ifade
edildi. Yargıtay'ın Anayasa'nın yargı bölümü ile ilgili değişiklik
önerileri ve bu önerilerin gerekçeleri şöyle sıralandı: •
Anayasa'nın 146. maddesinin 6. fıkrası değiştirilerek ''Savcılar
idari yönden Adalet Bakanlığı'na bağlıdırlar'' hükmü konulsun. Bu
maddedeki yargıçların da idari yönden Adalet Bakanlığı'na bağlı
olacağı hükmü kaldırılıyor. Parlamenter demokrasilerde üç erkten
bir olan yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını sağlamak ve en
önemlisi bu düşünceyi kamuoyunda da yaratabilmek için, hakimlerin
tüm görevlerinde bağımsız olması gerektiği bu değişikliğin
gerekçesi olarak ortaya konuluyor. • Yargıtay, Anayasa'nın hakim ve
savcıların denetimini Adalet Bakanlığı'na bırakan 144. maddenin de
değiştirilmesini öneriyor. Öneride, hakim ve savcılar hakkındaki
inceleme ve soruşturmaların HSYK'nın izniyle ve bu kurula bağlı
müfettiş hakimler tarafından yapılması isteniyor. Bu değişikliğin
gerekçesinde, Adalet Bakanı'nın siyasi iktidarın bir temsilcisi
olduğu, müsteşar ile müfettişlerin de bakanlığa bağlı bulunmaları
dikkate alındığında mevcut düzenlemenin bağımsız ve tarafsız yargı
ilkesine uygun olmadığına işaret ediliyor. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'nin de (AİHM) kararlarında yargının bağımsızlığını
araştırırken özellikle hakimlerin atanma ve görevden alınma
usulüne, görev sürelerine, hakimlere emir verme yetkisine sahip bir
makamın bulunup bulunmadığına baktığı, özde hakimlerin yürütme
organına karşı tamamen bağımsız olmalarını aradığı vurgulandı. YÜCE
DİVAN GÖREVİ YARGITAY'A VERİLSİN • Anayasa'nın Yargıtay'ın görev ve
yapısını düzenleyen 154. maddesinin değiştirilmesi de isteniyor.
Buna göre, Yüce Divan görevinin Anayasa Mahkemesi'nden alınarak
Yargıtay'a verilmesi öneriler arasında yer alıyor. Yüce Divan'ın
oluşumu, çalışması, kararlarına karşı itiraz ve temyiz başvurusunda
bulunabilmesinin esas ve sürelerinin kanunla düzenlenmesi
öneriliyor. Yüce Divan kararlarına karşı itiraz ve temyiz merci
olarak da Yargıtay Ceza Genel Kurulu gösteriliyor. Kurulun vereceği
kararın, kesin nitelik taşıyacağı belirtiliyor. Yüce Divan'da
yargılanacaklar arasında 1961 ve 1982 anayasalarında sayılmayan
TBMM Başkanı da yeni öneride yer alıyor. Yüce Divan görevinin neden
Yargıtay'a verilmesi gerektiği, öneride ayrıntılı olarak
gerekçelendiriliyor. Anayasa'nın demokratik ve çağdaş bir yapıya
kavuşabilmesi için Yüce Divan'ın Yargıtay'a verilerek tüm
yöneticilerin Yargıtay'da yargılanması gerektiği belirtilen
gerekçede, bu konuda ceza yargılamasına ilişkin ve insan hakları
ile ilgili uluslararası sözleşmelere atıfta bulunuluyor. Anayasa
Mahkemesi'nin bir kısım üyelerinin hukukçu olmadığı gibi hukukçu
olanların tamamının da cezacı olmadığına işaret edilen gerekçede,
hakimliğin bir meslek olup, bilgi birikimi ve deneyi gerektirdiği,
ceza usulü ve ceza hukuku eğitimi görmeyen kişilerin ceza
yargılaması yapmasının tabii hakim ilkesine, hukukun evrensel
kurallarına aykırı olduğu gibi insan haklarına da aykırı olacağı
vurgulanıyor. ''HAKLI VE İNANDIRICI GEREKÇE YOK'' Yüce Divan'da
görevi nedeniyle yargılanan kişilerin şahsi suçlarından dolayı
Yargıtay'da yargılandıklarına işaret edilen gerekçede, ''Şahsi
suçlarından dolayı bu kişileri yargılayan Yargıtay'ın görevden
doğan suçlarından dolayı yargılamamasının, şahsi suç, görev suçu
ayrımı yapılmasının haklı ve inandırıcı gerekçesi bulunmamaktadır.
Gerek 1961 gerekse 1982 anayasalarında bu konuda hiçbir gerekçeye
yer verilmemiştir'' denildi. Anayasa Mahkemesi'nin karma bir
heyetten oluştuğu, içinde hukukçu olmayan ve ceza hakimliği
yapmayan kişiler bulunduğu belirtilen gerekçede, yargılamanın tek
dereceli olduğu, aynı kurula karar düzeltme yetkisi verilmesinin de
yargılanan kişiler için teminat oluşturamayacağı vurgulandı.
Gerekçede, şu görüşlere yer verildi: ''Bir bakanla müsteşarın aynı
suçu işlemeleri halinde bakan Anayasa Mahkemesi'nde uzman olmayan
bir kurul tarafından tek kademli olarak, müsteşar ise ceza
yargılaması yapan Yargıtay Ceza Dairesi ve Ceza Genel Kurulu'nda
iki kademeli olarak yargılanacaktır. Uzman ceza hukukçularından
oluşan yargı mercilerinde yargılanmanın, yargılanan kişiler
yönünden güvence oluşturduğu çok açık gerçektir. Anayasa
Mahkemesi'nin kuruluş amacı anayasa yargısı olduğuna göre,
işlevinin de anayasa yargısı ile sınırlı olması gerekir. Yüce Divan
yetkisinin daha önce Anayasa Mahkemesi'ne verilmiş olması,
yanlışlığın sürdürülmesine gerekçe olamaz. Adil yargılanma, temel
hak olarak Anayasa'da yer almıştır. Temel insan haklarından olan
adil yargılanma hakkının gelişim ve değişimine uygun olarak, Yüce
Divan görevinin Yargıtay'a verilmesi gereklidir.'' Aynı maddede,
Yargıtay Birinci Başkanı, başkanvekilleri, daire başkanları,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve başsavcı vekilinin üyeler
arasından gizli oyla 4 yıl için seçileceği hükmü getiriliyor. Daha
önce aranan salt çoğunluk hükmü Anayasa'dan çıkarılıyor. Bunun
gerekçesi olarak daha önce Yargıtay'da uzun süren seçimler
gösteriliyor ve bu konu yasa koyucunun takdirine bırakılıyor.
Yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve başsavcı vekilinin gösterilecek
adaylar arasından cumhurbaşkanınca seçileceğine ilişkin hükmü,
Yargıtay'ın yapısını düzenleyen 154. maddeden çıkarılıyor.
Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen 104. maddedeki
başsavcı ve başsavcı vekilini atama yetkisine ilişkin bir öneri
getirilmiyor. HSYK'NIN YAPISI DEĞİŞSİN • Yargıtay'ın anayasa
değişikliği önerileri arasında tartışmalara neden olan HSYK'nın
yapısını düzenleyen 159. madde de bulunuyor. Öneri, Adalet Bakanı
ve müsteşarını kurul üyeliğinden çıkarıyor. Kurulun halen 7 olan
üye sayısının Adalet Bakanı ve müsteşarı çıktıktan sonra 15 asıl ve
5 yedek üyeden oluşması öngörülüyor. Kurulun 9 asıl ve 3 yedek
üyesinin Yargıtay Genel Kurulu'nca, 6 asıl ve 2 yedek üyesinin de
Danıştay Genel Kurulu'nca kendi üyeleri arasından seçilmesi
önerilirken, Cumhurbaşkanı'nın mevcut düzenlemedeki Yargıtay ve
Danıştay genel kurullarınca gösterilen 3 aday arasından seçimini de
kaldırıyor. Adli yargı hakim ve Cumhuriyet savcılarının özlük
işlerinin Yargıtay'dan seçilen üyelerden oluşan ''Adli Yargı
Kurulu''nca, idari yargı hakim ve savcılarının özlük işlerinin de
Danıştay'dan seçilen üyelerden oluşan ''İdari Yargı Kurulu''nca
yürütülmesi de değişikliğin bir başka hükmü. HSYK'nın, üye tam
sayısının salt çoğunluğu ile Yargıtay'dan seçilen asıl üyeler
arasından kurul başkanı ile ''Adli Yargı Kurulu Başkanı''nı,
Danıştay'dan seçilen üyeler arasından kurul başkanvekili ile
''İdari Yargı Kurul Başkanı''nı seçmesi de önerinin bir başka
unsuru. YARGI YOLU YİNE KAPALI HSYK ile Adli Yargı Kurulu ve İdari
Yargı Kurulu kararlarına karşı eskiden olduğu gibi yargı
mercilerini başvuru yolu kapatılıyor. Ancak, adli ve idari yargı
kurullarının kararlarına karşı HSYK'ya itiraz hakkı getiriliyor.
Adli ve idari yargı hakim ve savcılarının denetimi ve haklarındaki
soruşturmanın HSYK'ya bağlı ve sürekli olarak görevli müfettiş
hakimlerce yapılması, müfettiş hakimlerin, adli ve idari yargı
hakim ve savcıları arasından HSYK'ca atanması öneriliyor. HSYK'nın
yapısını değiştiren önerinin gerekçesinde ise bağımsız ve tarafsız
yargı ilkesinin yaşama geçirilmesi için, HSYK'nın, mahkemelerin
bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasına göre yeniden
oluşturulmasının zorunlu olduğu belirtiliyor. Bu kurulun kendisine
ait bir bütçe ve yine kendisine bağlı bir teftiş kuruluna sahip
olmasının büyük önem taşıdığı da vurgulanıyor. Yargıtay, Anayasa
Mahkemesi tarafından hazırlanan ve mahkemenin yapısını değiştiren
Anayasa değişikliği önerisine katılmadı. Anayasanın siyasallaşması
ve tartışmalara konu olması sonucunu doğuracağına işaret eden
Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin iki daire halinde teşekkülünün de
üniter yapıya aykırı olacağını savundu. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi
tarafından hazırlanan ve mahkemenin yapısını değiştiren Anayasa
değişikliği önerilerine karşı görüşlerini de ortaya koydu. Anayasa
Mahkemesi'nin iki daire halinde çalışmasının içtihat
aykırılıklarına ve uygulamada farklı sonuçlara neden olacağına
işaret eden Yargıtay, üniter devletlerde anayasa mahkemelerinin tek
kurul şeklinde düzenlendiğini dikkati çekti. Federal devletlerde ve
eyalet sistemiyle yönetilen ülkelerde anayasa mahkemelerinin iki
kurul halinde teşkilatlandığı belirtilen görüşte, ''Ülkemiz, üniter
(tekil) bir yapıya sahiptir. Anayasa Mahkemesi'nin iki daire
halinde teşkili, üniter yapıya aykırıdır'' denildi. TBMM'NİN ÜYE
SEÇİMİ Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'ne TBMM tarafından üye
seçilmesine ilişkin öneriye de katılmadı. Yargıtay, Anayasa
Mahkemesi'ne TBMM'de üye seçilmesinin mahkemenin siyasallaşmasına
ve tartışmalara konu olmasına yol açacağını vurguladı. Anayasa
Mahkemesi üyeliğinin süreli olmasının olumlu olduğunu bildiren
Yargıtay, ancak bu sürenin 12 yıl yerine 4 yıl olması gerektiğini
kaydetti. Öneride, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bugüne
kadar hakimlerin yaş haddinin 65 ile sınırlandırıldığı, Anayasa
Mahkemesi üyelerine ayrıcalık yapılarak yaş sınırlamasının 67'ye
çıkarılmasının gerçekçi olmadığı belirtildi. Böyle bir düzenlemenin
salt Anayasa Mahkemesi üyelerini kapsayacak şekilde yapılmasının
yüksek mahkeme üyeleri arasında eşitsizlik yaratacağı görüşüne de
yer verildi. ANAYASAL ŞİKAYET Anayasa Mahkemesi'nin önerisinde,
bireysel başvuru (Anayasal şikayet) hakkının da getirildiği
anımsatıldı. Bireysel başvuru görüntüsü altında yüksek mahkeme olan
Yargıtay ve Danıştay'ın ikinci derece mahkemeler durumuna
düşürülmek istendiği iddia edildi. Türkiye'de adli yargının iki
kademeli olduğu, bölge adliye mahkemelerinin kurulmasıyla adli
yargının üç kademeli olacağı ifade edilerek, Anayasa Mahkemesi'nin
kendisini dördüncü kademe olarak görmek istediği belirtildi.
Anayasa Mahkemesi önerisinde, mahkemeye son yıllarda gelen dava
sayısının arttığına işaret edildiği anımsatılarak, bazı
dönemlerdeki artışların arızi nedenlerden kaynaklandığına işaret
edildi. Anayasa Mahkemesi'ne 2003 yılında gelen dava sayısında 113
rakamı esas alınsa bile, bu kararların gerekçelerinin 5-6 yıllık
sürede yazıldığı ve Resmi Gazete'de yayımlandığı kaydedildi.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararları yazma süresinin makul
olmadığı ifade edilen Yargıtay'ın görüşünde, ''Mahkemeye dava açma
hakkı sınırlı olmasına rağmen işlevini yerine getiremeyen bir
mahkemenin, herkese başvuru hakkı verilmesi halinde çıkmaza
gireceği ve işleri yürütemeyeceği açık bir gerçektir'' denildi.
Yargıtay'dan 2003 yılında çıkan 118 bin 221 dosyanın asgari yüzde
10'unun ''Anayasal şikayet'' olarak Anayasa Mahkemesi'ne gittiğinde
11 bin 822 dosyanın mahkemeye intikal edeceği kaydedilen görüşte,
bu rakama Yargıtay'da sonuçlanan hukuk davaları ile askeri
davaların dahil olmadığı, daire sayısının artırılmasının da
yetmeyeceği vurgulandı. ''FAYDA SAĞLAMAZ, YARGILAMA SÜRESİ UZAR''
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanınması halinde
kişilerin AİHM'e yeniden başvurusunun önlenemeyeceği, bu
düzenlemeden fayda sağlanamayacağı gibi yargılama süresini de
uzatacağına işaret edildi. AİHM'in bu kez Türkiye'yi yargılamanın
makul sürede bitirilememesi nedeniyle mahkum edeceği, Türkiye'nin
bu değişiklikten yarar yerine daha fazla zarar göreceği belirtildi.
Yargıtay'ın görüşünde, ''Anayasal şikayet'' sisteminin kabulü
halinde her türlü işlem ve eyleme karşı çeşitli yargı organları
nezdinde kademeli olarak hak arama olanağı mevcut olan Türkiye'de
tamamen yararsız, buna karşılık Anayasa Mahkemesi'nin asıl işlevini
aksatacak kadar da iş yükü getireceğine dikkat çekildi. ''Pek çok
ülkede anayasa yargısı Yargıtay'ın bir bölümü halinde
çalışmaktadır. Her ülkede Yargıtay vardır. Ama her ülkede Anayasa
Mahkemesi bulunmamaktadır'' denilen görüşte, Avrupa'da Danimarka,
İrlanda, Hollanda, İsveç ve Norveç gibi ülkelerde Anayasa
Mahkemesi'nin olmadığı, Fransa'da ise Anayasa Konseyi'nin bulunduğu
anımsatıldı. 1982 Anayasası'na Anayasa Mahkemesi yönünden model
alınan İtalya'da ise bireysel başvuru yolunun kabul edilmediği
belirtildi.