Yargıtay tam bağımsızlık istiyor
Abone olYargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için Anayasa’nın şu maddelerinde değişiklik yapılmasını isteyen ok şöyle konuştu.
Başsavcı Ok, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Onur Günü”
dolayısıyla Yargıtay Konferans Salonu’nda düzenlenen ve Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, eski Yargıtay
Cumhuriyet başsavcıları, Danıştay Başsavcısı Harun Çetintemel,
Yargıtay üyeleri ve Yargıtay Cumhuriyet savcılarının katıldığı
törende konuşma yaptı. Yüklendiği görevlerin Yargıtay’la sınırlı
olmayıp, tüm ülke ve insanları ilgilendirmesi karşısında, ifa
etmekte olduğu görevlerle isminin uyumunu sağlamak için Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı’nın adındaki “Yargıtay” sözcüğünün yerine
“Türkiye Cumhuriyeti” sözcüklerine yer verilmesinin zorunlu hale
geldiğini kaydeden Ok, gerçekte Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın, ülke başsavcılığı işlevini yerine getirdiğini
belirtti. Hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde ve çoğu devletlerde
ülke başsavcılıkları mevcut olduğu gibi, AB Başsavcılığı kurulması
çalışmalarının hızla ilerlediğini ifade eden Ok, “Bu
başsavcılıklara muhatap olacak ülke başsavcılığı boşluğu, ancak
başsavcılığımızın, Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı olarak
Anayasa’da bağımsız bir kuruluş olarak yer verilmesiyle
doldurulabilir” dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anayasal
bağımsız bir kuruluş olarak “ülke başsavcılığı” kimliğine
dönüştürülmesini zorunlu kılan çok önemli adli görevler ve
gelişmelerin de mevcut olduğunu anlatan Ok, DGM’lerin
kaldırılmasıyla, devletin iç ve dış güvenliğini ilgilendiren suçlar
ve örgütlü suçlar ile ülkenin bütünü veya birkaç bölgesini
ilgilendiren terör suçlarında eşgüdüm sağlama ihtiyacının daha da
arttığını ve acil hale geldiğini bildirdi. Ok, Türkiye
Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu, bunun, hukukun
üstünlüğünün kabul gördüğü çağdaş ve uygar bir yapı ve anlayış
olduğunu kaydetti. “SİYASAL GÜCÜN YETKİ VE HAKİMİYETİ”
“Cumhuriyetimizin temel nitelikleri arasında gösterilen bu yapının
değiştirilmesi şöyle dursun, teklifi dahi yapılamaz” diyen Başsavcı
Ok, “Siyasal gücün, ülke yönetiminde sonsuz yetki ve hakimiyeti
olmayıp, birey gibi, ulusal ve evrensel hukuk kurallarına uyma
zorunlulukları vardır. Siyasal gücün iktidarının, hukuk
kurallarıyla sınırlandırılması anlayışının kabulü, hukuk devleti
ilkesinin temel koşuludur. Bu ilkenin en önemli ve belirgin
özelliğini, hukukun üstünlüğünün göstergesi olan yargı bağımsızlığı
ve denetimi oluşturmaktadır” dedi. Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve
hakim güvencesi, bunlarla bağlantılı hakimlerin özlük haklarının
hiç gündemden düşmediğini ifadeeden Ok, şunları kaydetti: “Artık bu
konuların gündemden düşürülmesinde zorunluluk vardır. Her adli yıl
konuşmasında, yargı ve adaletin konuşulduğu her toplantıda, bunlara
yankı uyandıracak önem ve ağırlıkta değinilmesine,öneriler
sunulmasına, bunların haklılığı siyasal iktidarlar dahil herkes
tarafından kabul edilmesine rağmen, bugüne kadar gereği tam olarak
yerine getirilmemiştir. Yargı bağımsızlığı; Cumhuriyet, demokratik
rejim, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler yanında, siyasal güç
ve iktidarların da en önemli güvencesidir. Hatta, devleti oluşturan
diğer iki temel erkin, bir yönüyle meşruluk kaynağı olduğu da
söylenebilir.” Yargı bağımsızlığının tam olarak sağlanabilmesi için
Anayasa’nın 140, 144 ve 159. maddelerinde değişiklik yapılmasını
isteyen Ok, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), hakim
güvencesinin, biryere kadar da yargı bağımsızlığının teminatı
olduğunu kaydetti. NEŞTER SORUŞTURMASI- “Adı bile bizi derinden
üzen “2. Neşter Soruşturması”nda sayıları çok az da olsa, yargı
mensuplarına yönelik suçlamaların, saygın bir kurum olan yargıyı
lekelemediği düşünülemez” diyen Ok, şunları kaydetti: “RADİKAL
KESİME CESARET VERİLMESİN”’ “Ülkemizde rejim sorunu yoktur.
Güçlenme ortamı bulan kökten dinci küçük bir radikal kesimin
hevesleri görmezlikten gelinemez” diyen Başsavcı Ok, şunları
kaydetti: “Bu kesime cesaret verilmemeli, etkilerinin en aza
indirilmesinintedbirleri alınmalı, Arap ve İran toplum ve rejimi
yapıları hayranlığına karşı demokrasinin cazibesi, insanlık
idealleri ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği öne
çıkarılmalıdır. Demokrasinin yegane politik model olduğu
işlenmelidir. Yakın gelecekte devlete ve topluma tek bir düşünce ve
zihniyetin hakim olmasını sağlayacak kadroların yetiştirilmesi
amacına yönelik olduğu herkes tarafından bilinen girişimde ısrar
edilmemelidir. Aydınlık Türkiye ve çağdaş uygarlık hedefinden
vazgeçilemez. İnsanımızın asıl sorunu; işsizlik, yoksulluk, radikal
kesimi de besleyen bağnazlık ve cehalet ve her alanda
sorumsuzluktur. Demokrasi standardında çağdaş çizgiyi yakalayan
ülkemizde tüm enerji, bu sorunları çözmeye yöneltilmelidir.
Demokratik, laik, sosyalhukuk devleti, toplumun her kesimi için
güvencedir. Rejime sahip çıkmak, bugün ve ileride karşılaşabileceği
tehlikeleri şimdiden görmek, tedbirlerini almak hepimizin
görevidir.” YARGININ SİYASALLAŞMASI Ok, yargının siyasallaşmasına
yönelik gerek içeriden, gerek dışarıdan ve gerekse ortak her türlü
girişimlere bugün de yarın da karşı çıkılması gerektiğini
vurgulayarak, “Siyaset ve adalet ayrı alanlar ve değerlerdir. Bir
arada bulunamazlar. Bulunursa adaleti desteğine, hatta yönetimine
alan siyasi gücün totaliter eğilimi kaçınılmaz sonuç olur. Dahası
adalet yok olur” diye konuştu. Anayasa Mahkemesi’nin yapısında
değişiklik öngören ve mahkeme tarafından hazırlanan Anayasa
değişikliği taslağına ilişkin endişelerini yineleyen Ok, “Anayasa
Mahkemesi’ne ilişkin Anayasa değişikliği önerisinin yüce mahkemeyi
siyasallaştıracağı ortak kanısının, Anayasa Mahkemesi tarafından da
kabul görmesi bizce beklenen isabetli bir yaklaşım olmuştur”
dedi.