Yargıtay Başkanı’ndan Gezi yorumu
Abone olYargıtay 1. Başkanı Ali Alkan, “İfade özgürlüğünde, kin, şiddet nefret hiçbir zaman olmaması gerekir. Buna karşılık kamu otoritesinin de bu ...
Yargıtay 1. Başkanı Ali Alkan, “İfade özgürlüğünde, kin, şiddet
nefret hiçbir zaman olmaması gerekir. Buna karşılık kamu
otoritesinin de bu konuda biraz toleranslı davranması gerekir”
dedi.
Yargıtay 1. Başkanı Ali Alkan, Manisa Barosu tarafından düzenlenen
‘Yargı Etiği ve Geciken Adalet’ isimli konferansa konuşmacı olarak
katılmak amacıyla Manisa’ya geldi. Alkan, konferans öncesi Manisa
Barosu Zeynel Balkız’la birlikte Manisa Valisi Abdurrahman Savaş’ı
makamında ziyaret etti. Valilik Özel Defteri’nin imzalayan Alkan’a
Manisa Valisi Abdurrahman Savaş tarafından içinde Manisa Bezi
bulunan hediye sepeti verildi. Bir süre Savaş’la sohbet eden Alkan,
Manisa’nın tarihi ve kültürel özellikleri hakkında Vali Savaş’tan
bilgi aldı. Ziyaretin sonunda basın mensuplarının sorularını
yanıtlayan Alkan, Gezi Parkı protestoları ve İstanbul Çağlayan
Adliyesi önünde protestolara destek veren avukatlar ve polis
arasında yaşanan arbedeyle ilgili soruya şöyle karşılık verdi:
“Aslında olmaması gereken hareketler. Türkiye’de gerek yerel
mahkemelerimizde gerek uluslar arası mahkemelerimizde açılan
davalarda genelde uzun tutukluluk yargılamanın uzun sürmesi gibi
davalar var. Bu arada ifade özgürlüğü de bu tip davalar arasında
yer almaktadır. Ben, bu gün Manisa’ya geldiğimde vereceğim
konferansın konusu yargılamanın uzun sürmesi. Ama bu gün güncel
olan konu ifade özgürlüğü. Şimdi toplantı ve gösteri yürüyüşlerini
ifade özgürlüğünün kapsamı içerisinde değerlendirmek lazım.”
KAMU GÜVENLİĞİ TEHDİT EDİLİYORSA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
SINIRLANDIRILABİLİR
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözleşmesi’ni
imzaladığını hatırlatan Alkan, şunları söyledi: “Bu sözleşmenin 10
maddesi ifade özgürlüğünü düzenlemektedir. Bu gün gelişmiş
ülkelerin gelişmiş demokrasilerin kriteri ifade özgürlüğünün
önündeki sınırların kaldırılmasıdır. İfade özgürlüğü, ne kadar
genişse ve ne kadar kapsamlıysa demokrasinin de o kadar ileri
gittiğini söylemek mümkündür. Ancak, AİHM’in sözleşmesinin 10.
Maddesinin 2. Fıkrası bu hakkın sınırsız olmadığını göstermektedir.
Orada da bazı gerekçelerle özellikle kamu güvenliği gerekçesiyle
ifade özgürlüğünün sınırlandırılabileceğini kabul etmektedir. Eğer
bir ifade özgürlüğü kamu güvenliğini tehdit ediyorsa vatandaşlar
bundan rahatsız oluyorlarsa orada ifade özgürlüğünün
sınırlandırılmasını haklı gösteren sebepler ortay çıkar. Öyleyse
tarafların bu konuda sağduyulu hareket etmesi lazım. İfade
özgürlüğü hakkını kullanırken bunun hiçbir zaman suistimal
edilmemesi gerekir. İfade özgürlüğünde kin, şiddet, nefret hiçbir
zaman olmaması gerekir. Buna karşılık kamu otoritesinin de bu
konuda biraz toleranslı davranması gerekir.”
SUİSTİMAL EDİLMEMESİ GEREKİYOR
Ankara’da işe gelirken trafikte bir rahatlama gördüğünü anlatan
Alkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu rahatlamanın sebebi nedir?
Vatandaş aracıyla ‘bugün toplantı ve gösteri yürüyüşü vardır. Benim
aracım hasar görecek, benim aracım yakılacak, yıkılacak’ diyor.
Çocuğunu okula yollamıyor. Neden? Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü
esnasında zarar görüyor. Zarar görme ihtimali var. Bu konuda
vatandaşın tereddüttü var. Vatandaşın ve kamuoyunun bu konuda
endişe duyması biraz önce ifade ettiğim ifade özgürlüğü hakkının
çok da iyi kullanılmadığını göstermektedir. Bu konuda sınırlandırma
getirmek isteyenlere de hak verdiriyor. Öyleyse tarafların bu
konuda anlayışla davranıp yönetimin ve kamu otoritesinin toleranslı
davranması, ifade özgürlüğü hakkını kullanmak isteyenlerin de
kesinlikle bu hakkın suistimal etmemesi lazım. Türkiye’nin bu
sorunu aşacağını düşünüyorum. Çok da zor bir olay değildir.”
(İHA)