Yargıtay Başkanı Cirit'ten Adli Yıl Açılışı'nda flaş çağrı
Abone olYargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit Adli Yıl Açılış Töreni'nde 'Yüce Divan görevi Yargıtay'a verilsin' çağrısından bulundu.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Adli Yıl açılış
töreninde yaptığı konuşmada Yüce Divan görevinin Yargıtay'a
verilmesini isteyerek çarpıcı bir çıkış yaptı.
6216 sayılı kanunla getirilen bazı hükümlerin meslek mensupları
arasında rahatsızlık yarattığına dikkat çeken Cirit, "Yüce Divan
görevinin Yargıtay'a verilmesi gerekmektedir" dedi.
ADLİ YIL AÇILIŞ TÖRENİNDE DEVLETİN ÜST KADEMESİ BİR
ARADAYDI!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM
Başkanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar, CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, adli yılın açılışı
dolayısıyla Yargıtay Birinci Başkanlığı'nca düzenlenen törene
katıldı.
Cirit, Türkiye'de Yüksek Mahkemelerin Anayasa'ya göre "aynı
seviyede" olduklarını, aralarında bir üstünlük sıralaması
bulunmadığını vurguladı.. Cirit, "Bizim ülkemizde
birden fazla yüksek mahkeme vardır. Ve üstünlük sıralaması da
yoktur." dedi.
Cirit, Adli Yıl açılış töreninde şöyle
konuştu:
"YARGININ İŞ YÜKÜ ARTTI"
Yargıtay'ın ağır iş gücü; yargının geleceğinin iyi planlanmaması
nedeniyle gerçekleşmektedir. Yargıdaki pek çok sorunun temelinde
planlama ve vizyon eksiklikleri vardır.
"TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 7 MİLYON CİVARINDA CEZA DAVASI VAR"
Ülkemizde 7 milyon civarında ceza davası vardır. Bir o kadar
davanın da hukuk mahkemelerinde olduğu, Anayasa Mahkemesi'ndeki
davalar da düşünüldüğünde, sayı oldukça düşündürücü ve vahimdir.
Türkiye'de herüç kişiden bir tanesi davacı ve davalı
durumdadır.
Ceza ihtilaflarının ve suç oranlarının yıldan yıla artması,
sadece yargıyı değil, eğitimcileri, toplum bilimcileri de
ilgilendirmektedir.
"13 BİN HAKİM VE SAVCI YETERLİ DEĞİL..."
İhtilafları çözme konusunda hakim ve savcı konusunda ne kadar
yetersiz olduğu ortadadır. Alternatif uyuşmazlık yollarının daha
etkin kullanılması gerekir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri,
mahkeme ile kıyaslandığında ekonomik, çabuk ve daha tatmin
edicidir.
"HAKİM, SAVCILARIN TUTUKLANMASI, İFTİHAR TABLOSU OLAMAZ AMA..."
Elbette hakim ve Cumhuriyet savcılarının tutuklanması, adli ve idari soruşturmalara uğraması, görevden el çektirilmesi veya başkaca disiplin tedbirlerine muhatap olması, bir hukuk devleti için iftihar tablosu olamaz. Ancak her türlü cemaat-cemiyet çıkarının toplum çıkarının yerine ikame edilmesinin, hukukun bireysel veya grupsal ihtiraslara feda edilmesinin de hiç bir mazereti, açıklaması olamaz. Son yıllarda, gündemin ön sıralarında yer alan davalarda temel kurallara aykırı şekilde yapılan adli işlemler, Türk kamuoyunu ciddi şekilde meşgul etmiş ve uluslararası alanda da bunun yansımaları olmuştur. Hukuka aykırı işlemlerin hedefi olan gazetecilerin, siyasetçilerin, hakim ve Cumhuriyet savcılarının, bürokratların ve kritik noktalardaki silahlı kuvvetler mensupları ile emniyet görevlilerinin toplum ve devlet hayatı açısından taşıdıkları önem dikkate alındığında, söz konusu ihlallerin adalet sisteminin rutin işleyişinden kaynaklanan münferit hatalardan ayrı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
"TEHDİTLERE KARŞI MÜCADELE ETME HAKKI"
"Her devlet gibi Türkiye Cumhuriyetinin de bağımsız ve egemen bir
devlet olarak varlığını sürdürmesi için kendisine yönelen
tehditlere karşı mücadele etme hakkı vardır. Hiç şüphe yok ki
yürütülen mücadelenin hem iç hukuka hem de hukukun genel ilkeleri
ile insan haklarına uygun olması gerekir."
(Fotoğraflar Hürriyet'ten
alınmıştır)