Yargının sessizliği sabır imtihanı
Abone olAdalet Bakanı Cemil Çiçek, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanması ile ilgili tartışmalara "sabır imtihanı" değerledirmesi yaptı
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü
Prof.Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanması ve sonrasında yapılan
tartışmalarla ilgili olarak, "Yargının sessiz kalması, bütün bu
suçlamaları ve olumsuzlukları kabul ettiği anlamına gelmiyor. Tam
tersi hukuka saygının gereği olarak şu an sabır imtihanından
geçiyor" dedi. TBMM Genel Kurulu'nda bazı kamu alacaklarının
tahsili ve terkinine ilişkin yasa tasarısı görüşmelerinde 5. madde
üzerinde konuşan CHP Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt, Van Yüzüncü
Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yücel Aşkın'ın tutuklanmasını
gündeme getirdi. Hükümet'in sürekli olarak YÖK ile uğraştığını
savunan Özyurt, "Ne Osmanlı ne de Cumhuriyet döneminde hiçbir
rektör tutuklanmadı. Bunu bir yere yazın. Bu, AK Parti iktidarına
yazılacaktır" dedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in kendisini ziyaret
eden rektörler için "70 adam" ifadesini kullandığını ileri süren
Özyurt, "Üniversite sizin döneminizde olduğu kadar hiçbir dönem bu
kadar kötü muamele görmemiştir. Bu yüzkarası bir olaydır" diye
konuştu. Özyurt'un eleştirilerine hükümet adına yanıt veren Adalet
Bakanı Cemil Çiçek, hukuk devletinde herkesin hukuk kurallarına
riayet etmesi gerektiğini söyledi. Yargı bağımsızlığının birinci
ayağının, yargıya intikal etmiş bir konuda yargının işine
karışılmaması olduğuna işaret eden Çiçek, buna herkesin azami
dikkati göstermesi gerektiğini, Van'daki olayın siyasi yönü
olduğunu söyleyenlerin çıktığını, ancak bu iddianın arkasının
doldurulamadığını kaydetti. Türk milleti adına yargılama yetkisinin
hakimlerde olduğuna dikkati çeken Çiçek, "Hakim ve savcıların işine
karışırsak, işimize geldiği zaman yargı bağımsızlığı, işimize
geldiği zaman (yargı bunu böyle niye yapıyor). Biz burada
çıkardığımız yasaları genel ve eşit, herkese uygulansın diye
çıkarıyoruz. Cezaevinin kuralları var, o kurallara herkes uymak
mecburiyetindedir. Üstelik bunları Avrupa Birliği adına yaptık.
Şimdi herkes AB diyor, ama kendisiyle ilgili uygulama sözkonusu
olduğunda tutuyor imtiyaz istiyor. Böyle bir uygulama olamaz, böyle
bir anlayış olamaz" diye konuştu.