Yargı bizim sözlerimize bağlı değil
Abone olHükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği “İlker Başbuğ...
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,
Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği
“İlker Başbuğ’a terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki
sözlerini değerlendirdi. Arınç, "Görülüyor ki yargı bizim
sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi dosyasına bağlı, kendi vicdani
kanaatiyle karar veriyor" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar
Kurulu’nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan
Erdoğan’ın, Ergenekon’dan müebbet hapis cezası alan Genelkurmay
eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ için söylediği "İlker Başbuğ’a
terör örgütü diyeni tarih affetmez" şeklindeki sözleri
hatırlatılması üzerine Arınç, şunları söyledi:
"Bu çok açık, Bayın Başbakanımızın ’tarih affetmez’ sözünü
hatırlamıyorum ama birlikte çalıştığı Genelkurmay Başkanı için ona
bu suçlamaların yapılmasından üzüntü duyduğunu ifade eden
konuşmasını biliyorum. Bu çok doğaldır, şu bakımdan, ben de
bilebildiğim kadarıyla Haberal, seçilmiş milletvekilleri ve
bazıları hakkında tutuksuz yargılanmaları gerektiğini, Meclis’in
onları beklediğini ifade etmiştim. Yine bazı şahıslar hakkında
’bunlar bilim adamıdır’ filan demiştim.
Görülüyor ki yargı bizim sözlerimize bağlı değil. Yargı kendi
dosyasına bağlı, kendi vicdani kanaatiyle karar veriyor. Beğenelim
veya beğenmeyelim, bizim bir kişi hakkında veya bir grup hakkında
söylediğimiz söz, yargıya gerekçe teşkil edecek sözler değildir.
Yargı kendi elindeki deliller ve bu konuda kendi vicdani kanaatiyle
bir mahkeme hükmü tesis etmeye çalışıyor. Beğenelim veya
beğenmeyelim. Şüphesiz başkaları hakkında da başka kişiler övücü
sözler söylemiş olabilir, kendi kanaatlerini ifade etmiş
olabilirler veya kendi gönlünden geçenleri söylemiş olabilirler ama
yargının buna ayak uydurması ve yargının bunu aynen kabul etmesi de
herhalde beklenmemeli."
"PAKETİ BAYRAMDAN SONRA BAŞBAKANIMIZA SUNACAĞIZ"
Bülent Arınç, bir gazetecinin "Demokratikleşme paketi gündeme geldi
mi? Paket ne durumda?" şeklindeki sorusu üzerine, paketin gündeme
gelmediğini söyledi. "O konudaki çalışmalarımız hazır" diyen Arınç,
"Sayın Başbakanımıza bayramdan sonra zannediyorum ilk fırsatta
sunacağız" dedi. Bu konuyu son olarak Başbakan Erdoğan ile görüşme
fırsatlarının olmadığını belirten Arınç, "Sona geldiğimizi
biliyoruz ama buna siyasi bir çerçeve çizmek herhalde Sayın
Başbakanımızın talimatıyla ve görüşüyle olacak" şeklinde
konuştu.
"BAĞIRA BAĞIRA GELEN ŞEY ZATEN İSTİHBARAT VE ÖZEL BİLGİ
SAYILMAZ"
Arınç, bir gazetecinin ’Eylül ayının sıcak geçeceğine’ dair
haberler yer aldığı hatırlatılması üzerine, bu konunun Bakanlar
Kurulu’nun gündemine gelmediğini ifade etti. "Bağıra bağıra gelen
şey zaten istihbarat ve özel bilgi sayılmaz" diyen Arınç, "Düşünün
ki ’Silivri’yi işgal et’ mesajları, arkasından gelecek olan açıktır
veya ’taarruz zamanı’, ’taarruz vakti’ diye gazetelere başlıklar
atılması, Silivri’de taarruzun emredilmesi, bunlar bağıra bağıra
gelen şeylerdir. Bunlar için özel bir ihtimama bile gerek yok. Ama
güvenlik güçlerimiz olsun, istihbarat örgütlerimiz olsun, bunun
dışında fevkalade gelişmelere karşı her an teyakkuz
durumundadırlar" dedi.
"Son günlerde DHKP-C örgütünün liderlerinin yakalanmış olması,
patlayıcılarla birlikte ele geçirilmiş olması bence bizim güvenlik
güçlerimizin muhteşem bir başarısıdır" diyen Arınç, "Bununla Allah
saklasın büyük suikastlerin önlenmesi ve Türkiye’de ses getirecek
bazı eylemlerin yapılması önlenmiştir. Buna benzer pek çok şeyler
başarılıyor bunların bir kısmı belki medyada yer almayabilir ama
her zaman teyakkuz halinde olmak, ülkeyi yönetenlerin birinci
görevidir. Bu konularda asıl düşünmek istediğimiz şey bütün bu
olaylar karşısında ne yapılacağıdır" diye konuştu.
Arınç, şöyle devam etti:
"Biz, bu örgütlerle nasıl olsa baş ederiz, gücümüz bunlara
fazlasıyla yetiyor. Yeter ki masum insanlar veya farklı
duyarlılıklarla ortaya çıkan insanlar ve gruplar bu örgütlerin
ekmeğine yağ sürmesin, bunların oyununa gelmesin. Yeter ki
siyasetçiler bu örgütlerin önünde ve arkasında bulunmasın, onlar
demokrasiyi öncelesinler. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu
sonuna kadar bütün topluluklara toplantı, gösteri, protesto yapmak
haklarını veriyor. Bunları yerince kullanmak varken tahribata
yönelmek, ölümlere, yaralanmalara yol açmak, kamu malına zarar
vermek ve ülkeyi adeta bir huzursuzluk ülkesi haline getirmeye
çabalamak, elbette karşı olduğumuz budur.
Bunların ne yapacakları konusu şimdi konuşulanlar değil daha farklı
biçimlerde elbette takip edilecektir. Yapılacak şey bunlara izin
vermemektir, bu yasa dışılıklara hiçbir zaman müsamaha ile
yaklaşmamaktır. Bunu herkes böyle bilsin. ’Silivri’yi işgal et’
dedikten sonra Silivri’de yapılacaklar belliydi, nitekim bunlar
fazlasıyla yapıldı her türlü ihtimale karşı. Ve bugün pek çoğu
kıpırdayamadan sadece bağırmakla kaldılar. Bütün güvenlik güçleri
kendilerine düşen görevi layıkıyla yerine getirecek bilgi ve
donanımda. Biz ’şu yapılacak, bu yapılacak’ diye endişe içinde
değiliz yeter ki yeter ki masum insanlar ve ülkemiz zarar
görmesin."