Yardım kolisinin içinden çıkana bakın!
Abone ol7.2'lik depremin ardından Van'a yardım yağıyor yağmasına da bazı kolilerin içinden çıkanlar, 'Bu kadar vicdansız olunmaz' dedirtiyor...
Van'da meydana gelen depremden sonra deprem bölgesine
tüm Türkiye'den ve dünyadan yardımlar gönderildi, gönderiliyor.
Gönderilen yardımlarla ilgili son zamanlarda bir spekülasyon
dönüyor.
Radikal gazetesi yazarı Pınar Öğünç, bugünkü köşesinde
vicdanları adeta yaralayacak bir olayı kaleme aldı.
Van'a giden yardımların içinden, taş, bayrak, mayo, abiye ve gece
elbisesi çıktığı iddialarını... İşte Pınar Öğünç'ün o yazısı;
YARDIM YERİNE TAŞ SOPA
(...) Van'a yollanan paketler içinden taş, sopa ve bayrak
çıktığını duyduğumda önce inanamadım, inanmak istemedim. Bir yandan
ortalıktaki bilgi ve duyum enflasyonu içinde bunun sadece
manipülasyon amacıyla türetilmiş olabileceği ihtimalini hatırlattım
kendime. Ta ki Van merkezli Mavi Göl Kadın Derneği'nden Suna
Şahin'le konuşana kadar.
Suna Abla, bir ayakkabı fabrikasından işçi emeklisi. 2007'de yedi
arkadaş bir araya gelip bu derneği kurdular. Yoğun göç alan
şehirde, bunun acısını en fazla çeken kadınlara hukuk, sağlık, dil,
toplumsal cinsiyet üzerine eğitimler vermeye başladılar. Kursları
gerçekten çok kadının hayatını değiştirdi. İşte şimdi dışarıda,
çadırsız, altıncı katında yaşadığı bina oturulamaz durumda. Dernek
binası da hasarlı. PTT'yle gelen paketlerde arkadaşları bizzat
görmüş sözü edilen çakıl taşlarını, tahta parçalarını.
"Bayrak yollasınlar, sonuçta bizim de bayrağımızdır. Onu
mesele etmeyiz. Ama taş nedir?" diye soruyor. Cevap vermek
zor. "Sanıyorlar ki Yozgat'ta deprem olsa biz gitmeyeceğiz
koşarak. Kürt çocukları taş atıyorsa tepkilerini başka hiçbir
biçimde gösteremediklerindendir. Bir afette, böyle bir zamanda
aklına böyle bir şey yapmak gelenler öfkelerinde boğulsun
istiyorum" diyor. Herkes söylüyor, temel mesele çadır.
Suna Abla, kendi yaptıkları, yanları açık, çadırımsı bir tentenin
altında sabahlıyor. Bir gram uyku yok. Kaybettiği yakınları için
merkezden Erciş'e gitmiş de insanların taziyeleri kabul etmek için
bile sığınabilecekleri bir çadır olmadığını anlatıyor.
TUVALET YOLLUYORLAR AMA GİDECEK TUVALETİMİZ BİLE
YOK
Bir de kaş derken göz çıkaran, Van'a giden yardım kolilerine parmakarası terlik, mini etek, mayo, hatta taşlı, pullu payetli tuvalet yollayan var. Buna da baştan inanamamıştım. Ama İstanbul'da paketleyen ekiplerden şahitler belgelemiş bile.
KİRLİ VE KOKAN BATTANİYELER
Bir de kirli battaniyelerini, kokan kazaklarını paketleyenler mevcut utanmadan. Kışlıkları çıkarırken eskileri ayırıyor yani, ev temizlensin istiyor... Bu da başka bir orta sınıf arazı işte. Yardım onlar için dikey bir faaliyettir. Yüce gönüllerinden 'aşağı' doğru iner. Artık sahip olmak istemedikleriyle 'yardım' ederler ancak. Deprem bölgesine abiye tuvalet yahut mayo yollamak, en terbiyeli biçimde 'şuursuzluk' olarak tarif edilebilir. Suna Abla benim kadar sert değil. "Yine de yardım etmek istemiş işte. Demek Doğu'yu hayatında görmemiş. Zaten bu bölünmeler de bu yüzden oluyor. Çoğumuz çorapla, pijamayla kaldık. Tuvalet yolluyorlar ama bizim şu an girecek tuvaletimiz yok. Onu bilseler iyi olurdu." Orta sınıf şuursuzluğu da bir doğal afet değil.