Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde şehit olan Jandarma Yüzbaşı Ali
Alkan'ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan'ı ettiği laflardan dolayı
eleştirmem belli bir kesimi rahatsız etmiş.
Elektronik posta ve sosyal medya üzerinden bana yazanlardan
bazıları, "Allah sana onun yaşadığı acıyı birebir yaşatsın" diyerek
bana beddualar yağdırmış!
Bütün yüreğimle bedduaların tamamına "Amin"
diyorum. "Allah bana ve çocuklarıma böyle mukaddes bir ölüm
nasip eder inşallah!" diyor ve meseleyi burada
kapatıyorum.
Gelelim Yarbay Mehmet Alkan'ı neden eleştirdiğime...
Geride bıraktığımız 30 yılda pek çok şehit cenazesinden yükselen
feryatlara ve isyanlara tanıklık ettim. Yarbay Mehmet Alkan gibi
devletin yöneticilerine ağır eleştirilerde bulunan yüzlerce şehit
yakını hatırlıyorum..
Bugüne kadar hiç birini eleştirmedim, aksine canı yandığı için kimi
zaman onların isyanına hak verdim. Yarbay Mehmet Alkan bu anlamda
eleştirdiğim ilk şehit yakınıdır. Eleştirme nedenim Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin üst düzey komutanlarından biri olmasıdır.
Gök kubbeyi tepeme yıksanız dahi, devletin savaşmak için büyüttüğü,
yetiştirdiği ve maaş verdiği bir askerin, düşmanın ekmeğine yağ
süren böylesi korkunç bir açıklama yapmasını hoş göremem.
Yarbay Mehmet Alkan üzerine askeri üniformayı geçirmeden önce elini
silahın üzerine koyup bir yemin etti.
Neydi o yemin?
"Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her
yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet,
kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin
namusunu, Türk sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında
vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda
eyleyeceğime namusum üzerine and içerim."
Eğer bu yemini ettiysen, düşmanının ekmeğine yağ sürecek, sana
silah veren ülkenin elini zayıflatacak bir şey söyleyemezsin. Terör
örgütünün elebaşlarından Murat Karayılan, "Bizim savaşımız
TSK ile değil, AK Parti ile. TSK bu işe karışmasın"
dediktan sonra senin bu sözü söylemen "Biz de senin gibi
düşünüyoruz" anlamına gelir.
Terörle mücadeleye "Kirli savaş" diyorsan
çıkarırsın o üniformayı, sade bir vatandaş olarak istediğini
istediğin yerde söylersin!
Yarbay Mehmet Alkan'ın "Düne kadar çözüm diyenler ne oldu
da sonradan savaş diyor. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı
arabalara binip ’Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o
zaman oraya git" sözleri, bundan sonra önüne geçilemez
olayların işaret fişeği olabilir. Alkan'ın sözleri 30 yıllık
terörle mücadele döneminde ilk kez psikolojik üstünlüğü PKK'nın
lehine çevirmiş bulunuyor.
"Üniformalı Selahattin Demirtaş" dememin nedeni
budur!
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir komutanı PKK'lılar tarafından
Türkiye'ye karşı savunuluyorsa, o komutanın sözleri HDP'nin ve
dağdaki canilerin dilinde slogan olarak yankılanıyorsa burada bir
sıkıntı var.
Selahattin Demirtaş'ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne
"Silah bırak" söylemini haklı çıkaran bir komutan
bu ordunun içinde barınamaz, barındırılmamalı. Mağdur edilmeden,
tazminatı en üst kademeden verilerek derhal orduyla ilişiği
kesilmeli.
Yoksa yarınlarda bu tür söylemlerin önüne geçilemez. Türk Silahlı
Kuvvetleri'nde çok değil, 50 - 60 tane komutan çıkıp böyle
konuşursa ortada bir devlet kalmaz. Komutanın devletine, askerin
komutanına güvenmediği bir ortamda terörle mücadele
yürütülemez! Bu yol Türkiye'yi Suriye'den ve Irak'tan beter
hale getirir.
Son olarak...
Yarbay'ın babasının ve kendisinin konuşmasının yer aldığı bir kaç
farklı videoyu dün baştan sona defalarca izledim. Babası kendisini
arayan bir kişiye telefonda, "Alim'in bulunduğu karakolu
basmışlar. Alim'i şehit etmişler" derken gözyaşlarına
boğuluyor. Ardından da, "Benim çocuğum vatan için
şehit oldu onun cennette yeri var" diyerek kendini
teselli ediyor.
Biliyorum ki Tayyip nefreti, PKK düşmanlığından önce gelenler beni
yine eleştirecek ama şunu söylemeden geçemeyeceğim.
Mehmet Alkan'ın kardeş acısı yaşadığına herkes gibi ben de koşulsuz
şartsız inanıyorum. Ama şahsi fikrim şudur ki yapılan eylem sıradan
bir eylem, söylenen sözler de acıyla söylenmiş sözler gibi
görünmüyor.
Açın o videoları izleyin.
Kalabalık içinden birinin tam da yarbay harekete geçtiğinde,
"İbo kayıt!" diye talimat verdiğine ve olayların
bu talimattan sonra çığırından çıktığına şahit olacaksınız.