YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR
Abone olEkonomi Bakanı Zafer Çağlayan, kişi başına geliri 25 bin doların üzerine çıkarmak istediklerini belirterek, “Yaptıklarımız yapacaklarımızın ...
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, kişi başına geliri 25 bin doların
üzerine çıkarmak istediklerini belirterek, “Yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatıdır’’ dedi.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Hürriyet Gazetesi’nin Antalya’da
düzenlediği "Bölge Buluşmaları" programında, "Antalya’dan Türkiye
Ekonomisine Bakış" konulu konuşma yaptı. Antalya’nın hayatında çok
önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Bakan Çağlayan, “Benim iş
hayatımda adeta bir dönüm noktası oluşturan bir ildir burası. 1980
yılı 2 Ocak benim iş hayatına girdiğim ve sanayicilik yaptığım,
küçük olan bir atölye kurmuş olduğum, sonra da orta ölçüye getirmiş
olduğum bir sanayi geçmişim var. Bu anlamda firmamın gelişmesinde
Antalya turizminin çok büyük faydası olmuştu” dedi.
1980’lerde iş hayatına başladığı zamanlarda 8. Cumhurbaşkanı Turgut
Özal’ın bilhassa turizm sektörüne getirmiş olduğu desteklerden söz
eden Bakan Çağlayan, “1985-86 ile beraber o günün çok kalın
duvarlarla korunan Türk sanayisinin, ne veriyorsa onu yemek
durumunda olmuş döneminde, Türkiye’yi turizmin sayesinde dünyaya
açtı. Ve bunun ilk meşalesi de Antalya’da olmuştu” diye
konuştu.
Antalya’nın Türkiye’de turizmciliğin ve diğer taraftan Türk
sanayisinin önemli oranda gelişmesini sağlayan bir yer olduğunu
kaydeden Çağlayan, sadece Antalya’nın yapmış olduğu ihracat
hacminin 978 milyon dolar olduğunu belirterek, “1 milyar dolara
ramak kalmış. Türkiye’nin 17‘nci büyük ihracatçısı. Ama ben 17’nci
yeri Antalya’ya yakıştıramıyorum. Ben isterim ki Antalya Türk
ihracatında ilk 10’larda olsun” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz yıl Antalya’nın sebze, meyve ihracatında 500 milyona
yakın bir ihracat gerçekleştirdiğini kaydeden Çağlayan, bu
ihracatın Türkiye ihracatının yüzde 25’ine denk geldiğini aktardı.
Antalya’nın turizmi, seraları, tarımı ve tarım ürünleri, ticareti,
sanayisi ve denizi ile son derece önemli bir yere sahip olduğunu
ifade eden Bakan Çağlayan, Antalya’da AK Parti Milletvekili
Menderes Türel’in belediye başkanı olduğu döneme de değindi. Bakan
Çağlayan, “Belediye başkanlığı döneminde Menderes Türel’i
tanıyordum. Biz odacılıktan geldik. Belediyecilik döneminde de çok
önemli hizmetler gördüm. Geçen dönem kaybettik. Her şeyden hayır
çıkarmak lazım. Önümüzdeki dönemde göreceğiz. Ama şimdiden sonuç ne
olur onu çok rahat söyleyebilirim. Antalya bu geçen 5 yıl
içerisinde pişmanlığını dile getirecek” ifadelerini kullandı.
"YAPTIKLARIMIZ YAPACAKLARIMIZIN TEMİNATIDIR"
Türkiye’de yaşanan enflasyonun bir maliyet enflasyonu olduğunu
belirten Bakan Çağlayan, kişi başına geliri 25 bin doların üzerine
çıkarmak istediklerini ifade ederek, “Yaptıklarımız
yapacaklarımızın teminatıdır. 10 yılda yaptık bunları. Önümüzdeki
dönemde bunları tekrar yapmak mecburiyetimiz var. Evraklarımızda
böyle bir Türkiye bırakmak zorundayız. Bu işte hiç durmak yok.
Türkiye bu potansiyele sahip. Son 10 yılda 124 milyon lira yatırım
geldi. 80 yılda gelenin 8,5’tan fazlası son 10 yılda geldi. Bunlar
gelirken bizim kaşımıza, boyumuza posumuza gelmediler. Onlar
Türkiye’nin siyasi, ekonomik istikrarına geldiler” dedi.
Önümüzdeki 10 yılda ulaşıma 10 milyar dolar yatırım yapılacağını
aktaran Bakan Çağlayan, “Şimdi Türkiye böyle bir Türkiye...
Güçlüyüz. Ama kontrolsüz güç güç değil. Türkiye sanayileşerek
büyümek zorundadır. Türkiye bir İngiltere değil. Türkiye hizmet
ticareti ile sanayideki gelişmesini çok ciddi şekilde ortaya
koymalıdır. Türkiye sanayileşerek büyüyecek ki gelişecek. Bugün
Avrupa’nın yaş ortalaması 45. Bizim yaş ortalamamız 30. Haftada 45
saat çalışıyoruz. Bu anlamda Türkiye başlatmış olduğu bu
çalışmaları devam ettirecek. Türkiye 10 yıl sonra dünyanın 5 büyük
starından biri olacak. Yeter ki gaza basalım. Gaza basarak emin
şekilde devam ettirmesi gerekiyor. Dünyadaki olumlu olumsuz
gelişmeler bizi de etkiliyor. Türkiye yakın günlerde yeni bir
bağımsızlığı yaşayacak. 14 Mayıs’ta önümüzdeki hafta, Türkiye
IMF’den boşanıyor. Türkiye IMF’den kendi adına temsil edilemezdi.
Belçika bayrağı altında temsil edilen bir ülkeydik; ama şimdi
roller değişiyor. Rica etsek bize yardım eder misin diyen Türkiye
değil; size nasıl yardım edebiliriz diyen ülkeyiz. Bunlar hayal
bile edilemezdi. Sokaktaki simitçi bile IMF’deki 9’uncu kişinin
adını biliyordu. Şu an tanıyor musunuz?” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Bakan Çağlayan, Hürriyet Gazetesi Yayın
Direktörü Fatih Çekirge ile soru-cevap bölümüne geçti. Burada
Çekirge’nin bir sorusunu cevaplayan Çağlayan, “Bankalara göre
söylemiş olduğun kibar laflara katılıyorum. Hakikaten de Allah
gözlerini doyursun. Her şeyin bir ölçüsü var. Karşılarındakinin
canını yakacak ölçüde, kemiğe dayanacak şekilde vampirler var”
dedi.
Bakan Çağlayan, programa katılanların sorularını da cevapladı.
Kırmızı reklam birincisine plaket veren Çağlayan, daha sonra
toplantıdan ayrıldı.
"241 GÜMRÜK BÖLGESİNE İHRACAT YAPIYORUZ"
Türkiye’nin, dünyada tüm rakiplerinden pozitif ayrışan bir dönemle
karşı karşıya olduğunu söyleyen Çağlayan, konuşmalarını şöyle
sürdürdü:
“Allahımıza şükürler olsun. Her alanda nereye bakarsanız bakın
rakiplerimizle çok ciddi bir ayrışma içerisine girmiş durumdayız.
Türkiye ekonomisi takdire şayan bir gelişme içerisinde. Dünyanın
241 gümrük bölgesine ihracat yapan ve ihracatının bundan 2 yıl
öncesine kadar yarısını Avrupa’ya, yüzde 25’ini bundan 2 yıl
öncesine kadar Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya yapan, yani ihracat
pazarlarının yüzde 75, ekonomik ve siyasi problemlerin yaşandığı
bölgelerde yoğun problemlere rağmen, Türkiye dünyada ihracatını en
fazla artıran ikinci ülke. Avrupa ihracatı yüzde 38’lere kadar
düşmüş vaziyette. Yüzde 50’lerden yüzde 38’lere... İki yıldır
bahsediyoruz. İhracatımızın yüzde 75’ini yapmış olduğumuz bu
pazarlarda biz tüm dünyayı adım adım dolaşarak, durmaksızın tüm
dünyaya yapmış olduğumuz seyahatlerle bunu gerçekleştirdik. Son 4
yıldaki eğer biz, pazar çeşitler ihracatı yapmamış olsaydık, biz 42
milyar dolarlık bir ihracatı elde edemeyecektik. Ve ben de bugün
sizin önünüze böyle keyifli keyifli kasıla kasıla değil; biraz
sıkılarak, biraz üzülerek anlatmak zorunda olurdum. İhracat demek
uluslararası rekabet demek. Antalya’da üretip İstanbul’da satmak
değil. Türkiye’de ürettiğini Avrupa’da, Amerika’da, dünyanın en
büyük ülkelerinde gidip çatır çatır satmak, bu babayiğitliği
göstermektir. Ve şimdi Türkiye bunu başarıyor.”
"GEÇEN YIL TOPLAM 197 MİLYAR DOLAR İHRACAT YAPTIK"
Türkiye’nin 36 milyar dolardan 152,5 milyar dolara kadar ihracat
yapan ülke haline geldiğini hatırlatan Çağlayan, Türkiye’nin
dünyanın en büyük 17’nci ihracatçı ülkesi olduğunu söyledi. Bakan
Çağlayan, konuşmalarını şöyle sürdürdü:
“Yapmış olduğumuz ihracatın yarısından daha az ithalat yapan
yapıdan bahsediyoruz ve Türkiye geçtiğimiz yıl toplam 197 milyar
dolar ihracat yaptı. Neredeyse Türkiye’nin 10 yıl önceki toplam
yurt dışı gayrı safı hasılasından bahsediyorum. Ve bugün
Türkiye’nin yurt dışı gayrı safı hasılası yüzde 25’in ihracatını
oluşturan bir ülke haline geldik. Bu ihracatı neden bu kadar
ballandıra ballandıra anlatıyorum? Eğer ihracat olmasaydı, biz
geçen yıl Avrupa’nın en hızlı büyüyen 2’nci büyük ülkesi
olmayacaktık.”
4 YILDA 5 MİLYON İSTİHDAM
Avrupa’da yaşanan ekonomik krize de değinen Bakan Çağlayan, “Son 4
yılda krizin Avrupa’ya getirmiş olduğu en büyük faturayı,
Avrupa’nın çalışan kesimi ödüyor. 26,5 milyon işsiz var şu anda
Avrupa’da. Avrupa’nın birçok ülkesinde yüzde 60 işsizlik var.
Avrupa’da 4 milyon insan işini kaybederken, bizim ülkeden son 4
yılda şükürler olsun tam tersine bir gidişle 5 milyon istihdam
sağlandı. Sadece geçen yıl 1 milyon insana istihdam sağlandı.
Bunlar nasıl oldu? Artık devlet eskisi gibi bir devlet değil.
Türkiye eski Türkiye değil. Özel sektör marifeti ile yapıldı
bunlar” diye konuştu.
"MERKEZ BANKASI, DÜNYANIN MERKEZ BANKALARININ TERSİNE BİR HAREKET
YAPTI"
Türkiye’nin risk algılama birimlerinin de düşmeye başladığını
söyleyen Bakan Çağlayan, Türkiye’ye karşı son derece cimri olan
kuruluşların, artık Türkiye’ye notalarını az da olsa revize etmeye
başladıklarını belirtti. Merkez Bankası’nın artık korkuyu bırakıp
biraz daha cesaretli hale geldiğini ifade eden Bakan Çağlayan,
şöyle konuştu:
“Az da olsa faizleri düşürmeye başladı. Keşke geçen sene bunları
yapsaydı, söylediğimiz zaman yapsaydı. Benim Merkez Bankası ile
problemim yok. Ben bir Ekonomi Bakanıyım. Faiz düşürün dedim.
Dünyanın tersine gitmeyin dediğim dönemde keşke Merkez Bankası bu
son bir ay önceki cesaretini geçen yıl göstermiş olsaydı... Tüm
dünyadan ayrışan bir dönemdeyiz biz. Türkiye’ye çok şey
kaybettirildi. Bugün Türkiye olması gereken Türkiye değil. Bugün
Türkiye eğer bizim bu 10 yılda yönettiğimiz gibi yönetilmiş
olsaydı, bugün Türkiye 17. değil belki dünyanın 12. ülkesi olurdu.
Öyle garip bir uygulamaydı ki bundan 4 yıl önce unutamıyorum.
Hayatım boyunca unutmayacağım. Dünya merkez bankaları hepsi baş
başa faiz indirmeye başladılar. Bizim o zamanki Merkez Bankası
yönetimi faizleri bir anda yüzde 16,25’e çıkardı. Ben hayretlerimi
gizleyemedim. Bütün dünya faizleri düşürüyor, biz çıkarıyoruz. Bir
sıkıntımız yoktu. Türkiye’nin borçlanma sorunu yoktu. Ama bizim
Merkez Bankası o tarihte tüm dünyanın merkez bankalarının tersine
bir hareket yaptı.”
O tarihten bu tarihe Türkiye’nin çok şey kaybettiğini söyleyen
Bakan Çağlayan, “Şimdi merkez bankası bir hareket yaptı. Takdir
ediyorum. Geç kalmış olmakla beraber... Keşke bunu geçen sene
yapsaydı. Merkez Bankası’nın bunu yapmasının gayesi, geçen yılki
yüzde 2,2’lik büyüme yerine bu yıl Türkiye’nin en az bunun iki katı
kadar büyüme mecburiyetinden ortaya çıkıyor. Çünkü geçen yıl
Türkiye sadece ihracat desteği ile büyüdü. Sadece ihracat desteği
yetmez. Ancak iç piyasada dağıtıcı etkilerle bir yere gidemezsiniz.
Merkez Bankası’nın ortaya koyduğu bu uygulama maalesef bir
senkronizasyon bozukluğunun olduğunu ortaya koydu” ifadelerini
kullandı.
"KOBİ’LERE DESTEK VERİLMESİ LAZIM"
Yeni bir teşvik sisteminin ortaya koyulduğu Türkiye’nin daha
büyüyeceği bir ortamda, KOBİ’lerin finansmana erişimini adeta
kısıtlayacak tedbirlerin alındığını vurgulayan Bakan Çağlayan,
“Ekonomide kuraldır. Üreteceğiz ki tüketeceğiz” dedi. Bu yılki
ortalama hedefin yüzde 4 olduğunu kaydeden Çağlayan, şöyle devam
etti:
“Bunun için de iç piyasayı daraltacağız. Biz reel sektörüz.
KOBİ’lerimizi mutlak surette desteklemeliyiz. Bir ülkede ekonominin
temel direği bel kemiği KOBİ’lerdir. 3-4 milyon KOBİ’miz var
Türkiye’de. İstihdamın yüzde 60’ını, işletmelerin yüzde 99’unu
oluşturuyor KOBİ’ler. KOBİ’ler bir ekonomini fidanlığıdır. KOBİ’ler
sanayinin, ticaretin olmazsa olmazıdır. Ancak bunun için de
KOBİ’lere orta sektörde destek verecek düzenlemeler getirmek
gerekiyor. Birçok düzenleme yaptık. Esnafa tarihimizde görülmemiş
düşük faizli krediler veriyoruz. Ancak bunlar yetmez. Çünkü
KOBİ’lerin de ucuz finansmana erişmesi gerekiyor.”
Bankacılık sisteminin mutlak şekilde KOBİ’leri desteklemek zorunda
olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, “Desteklerken de yine burada bir
senkronizasyon arızası olduğunu görüyoruz. Merkez Bankası yapmış
olduğu faizle birlikte Türkiye Cumhuriyet tarihinde ilk defa yüzde
5’in altında bir faizle borçlandı. Tarihimizde bir ilk bu. Yüzde
4,6... Bundan 10 yıl önce bir aylık borçlanma faizimizin daha
altında yıllık borçlanabiliyoruz. Türkiye şimdi faizlerini daha da
aşağıya götürebilecek bir yapıya sahiptir. Bizim faizlerimizin hala
bugünkü mertebede durmasının bir anlamı yoktur. Umut ediyorum ki
Merkez Bankası dünyayı daha iyi okuyacak, daha iyi görecek. Türkiye
ile eşdeğer ülkeleri daha iyi görecek” şeklinde konuştu.
Faizlerin düşmesinin Türkiye’nin borç yükünü azaltacağını ifade
eden Çağlayan, “Avrupa Euro ortalaması yüzde 85... Türkiye yüzde
36... Bir sıkıntımız yok. Ama dışarıdan yabancı fonlar gelir mi?
Çatır çatır gelir, bal gibi gelir. Türkiye’ye faizler düşerse fon
gelmez diyenler koca bir yalan söylüyorlar. Bu faiz lobisinin
tezgahıdır. Bugün dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’de verilen
faizlerden yüksek faiz yoktur. Bugün Türkiye eşdeğer olduğu
ülkelerin faizine indirse bile Türkiye’nin fon bulma konusunda
hiçbir sıkıntısı yok. Bu konuda biraz cesur olmak lazım. Bunu
yaparken bir taraftan da iç piyasa güçlenecek.”
Bankacılık sisteminin biraz vicdanlı hale gelmesi gerektiğini
söyleyen Bakan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gözünü hırs bürümüş. Kar etmekten başka hiçbir şey düşünmüyorlar.
Bankacılık sisteminin biraz vicdanlı olması, biraz insafa gelmesi
gerekiyor. Merkez Bankası faizi düşürdü ama peki esnafa yansıdı mı?
Hayır... Niye? Hala eski alışkanlıklarını devam ettirmek
istiyorlar. Allah’tan korkmak lazım. Tabii ki para kazanacaksın ama
bunun da bir usulü, esası var. Faizlerin düşmesiyle beraber yeniden
kredisini revize etmek isteyenlerin karşısına yeni bir set
koydular. İşletme diyor ki ben sana bu faizi ödedim, ben faizimi
düşen faize göre revize etmek istiyorum. Olur ama yüzde 4 komisyon
alırım. Allah’tan korkmak lazım. Dünyanın hiçbir yerinde böyle
sistem yok, böyle bir usul yok. Türkiye sahipsiz değil. Ne
vatandaşımızı, ne KOBİ’mizi, çiftçimizi banka umuduna bırakacak
değiliz. Bunu yapan bankaları biliyorum. Bunu yapan bankalarla
ilgili evrakları bana getiriyorlar. Ben sanayinin içerisinden
geldim, hiç kopmadım. Gelen bankaların yüzde 14’ü insafsız.”
(İHA)