FETÖ'cü hainlerin 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde MAK danışmanlığın yaptığı anket, 4 temel başlıkla siyasi gündemin analizini çıkardı. 10-16 Temmuz 2017 tarihleri arasında 5400 kişi ile yüzyüze görüşmeler ile yapılan ankette çarpıcı sonuçlar yer alıyor. Ankete göre, "Yarın seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?" sorusuna verilen yanıtlarda, Ak Parti 50,5, CHP 26,5, MHP 12,7, HDP 8 , diğerleri başlığı altıda diğer parti ve bağımsız adayların ise 2,3 de kaldığını göstermektedir. Son 5 ayda peş peşe yapılan araştırmalarda HDP'nin yüzde 10 luk baraja takılmış olduğu ankette ayrıca belirtilmiş. KONTROLLÜ DARBE DOĞRU BULUNMADI Ankette, "Size göre 15 Temmuz darbe girişimi bazılarının söylediği gibi kontrollü bir darbe midir?" sorusuna katılımcıların yüzde 78'i HAYIR yanıtı veriyor. "Kontrollü Darbe" söylemini özellikle Ana Muhalefet Parti CHP Genel Başkanı kullansa da bu söylemi ortalama Türkiye Seçmeninin 1 / 4 üne karşılık gelen CHP seçmeni dahi doğru bulmuyor. Ülkemizin parçalanmasını hedef alan; sivil, asker, polis hatta TBMM gibi ülke bağımsızlığının sembolü kişi ve kurumların tank, uçak yada helikopterlerle bombalandığı bir büyük darbe girişimini o darbeyi yapanların kullandığı ifade ile "kontrollü darbe" olarak ifade etmek halkta karşılık bulmuyor. 15 TEMMUZ SONRASI MAĞDURİYET EDEBİYATI DA TUTMADI Ankette, "15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası mağduriyet olduğunu ya da mağdurlar olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna yüzde 51 oranında hayır yanıtı çıkıyor. Ülkemiz insanının - kararsızların matematik dağılım sonrası - yaklaşık yüzde 70'i ya mağduriyetin olmadığına; olan mağduriyetin o gecenin şehit ve gazileri onların aileleri ile Türk milleti olduğuna, var olan mağduriyetlerin de hızla giderileceğine inandığını ifade ederken, yine kararsızların matematiksel dağılımında yaklaşık % 30 luk bir kitlenin de bazı mağduriyetler olduğuna ve bunların giderilmesini talep ettiklerini göstermektedir. Vatandaş genel olarak FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla hatta daha güçlü bir şekilde sürdürülmesini isterken bir mağduriyet alanı oluşmasını istemediğini ifade etmektedir. "Bylock sizin için ne ifade ediyor?" sorusuna katılımcıların yüzde 72'si FETÖ terör örgütünün iletişim ağı şeklinde yanıt veriyor. Pek çoğumuzun adını dahi 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında duyduğu ByLock kelimesinin ne ifade ettiğini sorulduğunda aslında hem ByLock kelimesini toplumun bilip bilmediği hem de üzerinden 1 yıl geçen bu sürecin toplum hafızasında oluşturduğu kavramsal etki anlamaya çalışılıyor. Bu süreçte basında yer alan yoğun haber trafiğinin de etkisiyle toplumun çok ciddi bir kesiminin artık düne kadar hiç bilmediği duymadığı BYLOCK kelimesini de bu iletişim ağını kimin kullandığını da bildiğini anlaşılıyor. Ortaya çıkan veri; toplumun dörtte üçünün bu iletişim ağının FETÖ terör örgütünün bir iletişim ağı olduğuna inandığını gösteriyor. AB İLE DEFTER KAPANSIN MI? Size göre Türkiye Avrupa Birliğine girme yolunda çabasını sürdürmeli mi? Yoksa bu konuda radikal bir karar alıp bu defteri kapatmalı mı?" sorusuna katılımcıların yüzde 44'ü o defter kapatılmalı, yüzde 42'si ise devam etmeli şeklinde yanıt veriyor. Milletimiz ABD ve NATO konusunda gördüğü güvensizliğin aynısını AB karşısında da göstermektedir. Ülkemizi yarım asırdır ipe sapa gelmez bahanelerle oyalayan AB'nin özellikle son yıllarda yaşadığı kendi iç problemleri ülkemiz insanının AB den daha da uzaklaşması algısına neden olmuştur. Ortaya çıkan sonuç yönümüz Avrupa'ya karşı olsa bile AB karşısında dik duruşun gerekliliğine inancın neticesidir. TÜRK HALKI ABD VE NATO'YA İNANMIYOR "ABD ve NATO'nun Türkiye'nin stratejik dostu olduğuna inanıyor musunuz?" sorusuna katılımcıların yüzde 78'i hayır diyor. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası vatandaşta ABD ve NATO'ya güven neredeyse sıfırlanmıştır. Zira bu yapıların ülkemizin bekasına kastettikleri yönünde genel bir kanaat oluşmuş durumdadır. Asıl vahim olanı ABD ve NATO' nun bu sürecin sonrasında bu tür araştırma sonuçlarını ve daha da önemlisi ülkenin başkomutanı ve Cumhurbaşkanı ile Başbakanının pek çok kere ifadesine rağmen bu bozulan ilişkileri düzeltme konusunda samimi bir gayretini de göremiyoruz.