İstanbul'un yanı başı saklı cennetlerle dolu... Doğa ve deniz ile buluşmak isteyenler için yakınlardaki bu özel yerleri derledik... İşte yanıbaşımızdaki saklı cennetler... POLONEZKÖY: Keyifli bir kahvaltı ve doğada bir yürüyüş yapmak isteyenler için Polonezköy İstanbul'un yanıbaşında... 1900'lerden beri Polonyalılar burada otel, pansiyon ve restoran işletiyor. Son yıllarda Türk işletmecilerin otellerinin sayısı da artmış. Polenezköy'de yeme-içme fiyatları İstanbul ayarında... Eğer konaklamayı düşünüyorsanız doğanın içine gömülmüş çok güzel pansiyonlar var... Doğanın kucağında, hamağınıza gömülüp güneşin tadına varacağınız bir mekan... Piknik alanı da var burada, her türlü yemeği yiyebileceğiniz gurme restaurantlar da... En yoğun mevsim ilkbahar ve sonbahar ama herkes kışın da pek keyifli olduğunu söylüyor. ULAŞIM: Anadolu yakasında, Kavacık-Beykoz-Üsküdar sapağından yaklaşık 300 metre sonra yol ayrımında soldan devam ediyorsunuz. Oradan itibaren 12 km yolu Polonezköy'e kadar orman içinde gidiyorsunuz. Avrupa yakasından en fazla bir saat, Anadolu yakasından yarım saatte ulaşılabilecek bir yer Polonezköy... CUNDA ADASI: Aslında tam zamanı... Deniz ve kumun tadına varmak istiyorsanız, adanın yolunu tutabilirsiniz. Günü birlik yerine bir gece konaklamayı düşünerek gidebilirsiniz. Cunda Adası, Balıkesir'e bağlı Ayvalık'ın yanıbaşında, son derece şirin bir Ege Kasabası. İstanbul'dan Cunda'ya gidecekler için en rahat yol, Yenikapı'dan Bandırma'ya giden feribotlara binmek. Bandırma'dan Cunda'ya yol yaklaşık 3,5 saat sürüyor. Cunda Adası aslında tam bir ada değil. Çünkü buraya Türkiye'nin ilk Boğaz Köprüsü'nden geçip varılıyor. Lale Adası Cunda'yı karaya bağlayan yer. Bu gayet geniş ve asfalt yolun başına ise büyük bir tabela ile "Gönül Yolu" yazılmış. Eski Rum evleri, taş binalar, Arnavut kaldırımlarıyla güzel bir yer Cunda... Sahilyolunda bir çok balık restorantı var. Fiyatlar hepsinde aynı.. Papalina, buranın en meşhur balığı. Cunda ayrıca son derece güvenli bir yer. Tüm adada sadece iki polis görev yapıyor. Cundanın en meşhur yiyeceği de ada lokması. Adada 30'a yakın otel var... Konaklama sıkıntısı çekmeyeceğiniz gibi her bütçeye özel yerler var. YEDİ GÖLLER: Bir doğa tutkunuysanız size önereceğimiz yer Yedi Göller... Aslında Türkiye'de yaşayan herkesin gidip görmesi gereken çok nadide bir doğa harikası... Yedigöller, İstanbul'dan yaklaşık dört buçuk, Ankara'dan ise üç saat uzaklıkta yemyeşil bir bölge. Ama bu doğa harikasına varmak için bu sürenin yaklaşık 1,5 saatini çok bozuk bir orman yolunda geçirmeyi göze almanız gerekiyor. Yedigöller Milli Parkı, 550 hektarlık bir alan. Vadiler arasındaki Büyükgöl, Seringöl ve Nazlıgöl gibi 7 tane göl, çeşit çeşit ağaçlarla çevrili. Yedigöller 1965 yılından beri milli park olarak koruma altında, çünkü yaklaşık 200'ün üzerinde bitki ve onlarca hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Milli parkta piknikçiler için ayrılmış ahşap masalar ve barbekü bölmeleri var. Ancak yiyecek ve içeceklerinizi mutlaka yanınızda getirmeniz gerekiyor. Çünkü burada restorant ya da market yok... Yedigöller'de bazı belirlenen alanlarda kamp yapma imkanı bulunuyor. Ayrıca konaklamak isteyenler de bungalow tipi evleri tercih edebiliyor. Bunun için Orman Bölge Müdürlüğü'nden yer ayırtmanız gerekiyor. Gecelik ödemeniz gereken ücret ise 50 YTL. AĞVA: Deniz zamanı diyor ve güzel kumsalları olan bir mekan arıyorsanız Ağva'yı tercih edin... Hem Ağva'nın merkezinde hem de sadece 2 kilometre ötesinde çok güzel iki kumsal var. Ağva'nın en önemli özelliği ise iki yanından akan nehirleri. Zaten Ağva da Latince iki dere arasındaki köy demek... Nehir kenarlarında kurulan tesislerde güneşlenip, nehirde de yüzebilirsiniz. Denize girmek isterseniz, dere kenarındaki otellerin hemen hepsi, sizi tekne ile koylara bırakıp, istediğiniz saatte alıyor. Su sporları meraklılarına da birçok imkan var. Balık tutmak isteyenlerin de oltası pek boş kalmıyor. Ağva'da yemek denince akla balık geliyor. Nehir kenarları da balık restorantları ile dolu... Konaklama fiyatları da oldukça makul... Hem denizin hem nehirin tadını çıkarmak isteyenler için en ideal mekan Ağva... Ulaşıma gelince... İstanbul-Şile arası otobanı takip ederek, Ağva'ya sahil yolundan gitmek en kısası. Doğanın içinden gitmek istiyorsanız dağ yolunu seçebilirsiniz, orası da 1.5 saat sürüyor. Üsküdar-Şile ve Ağva arasında düzenli otobüs seferleri de yapılıyor. KERPE: İstanbul'a çok yakın olsa da adını bilmediğiniz yerlerden biri... Yanıbaşındaki Kefken'den yerini tarif edelim sizlere... En büyük avantajı ise ulaşımının çok kolay olması. Buraya ulaşmanın en kolay yolu ücretli otoyol üzerinden. İzmit'i geçtikten sonra Kandıra sapağından giriliyor ve Kefken tabelaları takip ediliyor. Kerpe'ye kadar yol dümdüz ve son derece rahat. İstanbul Çamlıca çıkışından yaklaşık bir buçuk saat sonra, Kerpe'nin sahilindesiniz. Kerpe, Karadeniz'in en kuytu koylarından birine kurulu, ormanlık içinde bir belde. Buradaki otellerde güne güzel bir köy kahvaltısı ile başlayabilir, ya da öğle yemeği için balık ziyafeti çekmeyi bekleyebilirsiniz. Kerpe sahilinden biraz yukarı doğru gittiğinizde tam bir doğa harikası Kartalkayaları görüyorsunuz. Kayalara ulaşmak için dik ve toprak bir patika yoldan geçmek gerekse de buna kesinlikle değiyor. Kerpe'de konaklamak isteyenlerin seçenekleri 2 otel ile bir kaç pansiyondan ibaret. Gecelik ücretler çok pahalı değil. En uygun fiyat 40 YTL'den başlıyor. Deniz ve doğanın tadını çıkarmak için çok uygun bir mekan...