Soner Yalçın dün serbest bırakıldı...
Darısı, evladından, ana babasından, yarinden, yarenlerinden
ayrı kalanlara...
Darısı, güç ispatlama çabası içinde olanların kıydığı,
çocuklarının büyüdüğünü, analarının babalarının son günlerini
göremeyen babalara...
İki koca yıl geçirdi içeride Soner Yalçın.
Tam iki koca yıl.
İki koca yıl, çocuğunun başını okşayamadı göğsüne yaslayıp...
İki koca yıl, üstünü örtemedi evladının gecenin bir yarısı
uyanıp...
İki koca yıl, şöyle alıp kitabını, söyleyip çayını tabiat
ananın kollarına kendini bırakamadı.
Tam iki koca sene neyle suçlandığını bulmakla, sözde
delillerin sahteliğini ispatlamakla geçirdi...
Mesleğinden uzaklaştırıldı...
Haber yapması engellendi, yılmadı kitap yazdı, yaşadıklarını
anlattı.
Tarihin defterine kalın bir çizik de o attı.
Kılıçdaroğlu'nun tabiriyle "Silivri yayın evine" ürünler
verdi.
Boş durmadı ama...
Bomboştu aslında her şey...
Ağlasa gözyaşlarına omuz yok...
Yaslansa duvar soğuk...
Uzanıp sarılsa ranza duvardan beter...
Evet...
Dün Soner Yalçın tahliye oldu...
Özgürlüğüne kavuştu diyor gazeteler...
Orası burası delinmiş paçavra gibi...
Sonradan üstüne yama yapılmış kumaş gibi özgürlük...
İki yılı çalınan bir özgürlük...
Günün sözü: Her fert istediğini
düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasî bir fikre malik
olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve
hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim
olunamaz. (Mustafa Kemal Atatürk)
twitter.com/nsrnylmz