Bir kez daha anladık ki ne yaparsa yapsın Şenol Güneş bu ülke
futbolunun yalnız adamı…
Hakkını teslim etmeleri o kadar zor ki maçlardan önce
“Hollanda, Norveç Letonya maçlarından 7 puan alırız
“ deseler herkesin “Ağzından bak akıyor” diyecekler
Letonya maçından sonra bakıyorum hala mal bulmuş mağribi duruma
düştü..
Şimdide prim olayı çıkardılar!..
Yerse tabi…
Madem öyle bir kez daha Şenol Güneş kimdir? dersi vermek
gerekir…
*
Anlatalım…
Çok ama çok zor şartlarda Türk futbolunun üzerine soyadı gibi
doğmuştur..
Yaşamı roman gibidir!..
Adamlığı...
Dürüstlüğü...
Duruşu…
Meslek ahlakı...
Çalışkanlığı...
Cesareti...
Karşısında kim olursa olsun doğru bildiğini söylemekten
asla çekinmeyin dobralığı ile ortaya koyduğu başarı hikayesi
örnektir…
*
O bu ülke futbolunun yetiştirdiği en önemli futbol
adamlarının biridir…
Özeldir!
Hiçbir zaman sırça köşklerin, medyanın adamı olmamıştır…
Aksine hep eleştirilen olmuştur…
Halk onu sevmiştir ama medyada köşe başlarında yer
alanlar sevmemiştir!
Halk onu sevmiştir ama spor dünyasının baronları ne
yazık ki hiç onu kabullenememiş ve sevmemiştir…
Sevenleri de özde değil sözde kalmıştır!
Çok iyi tanıyorum…
*
40 yıl oldu…
Kendini çok iyi yetiştirdi…
Okuyan…
Hep gelişen...
Asla boşa konuşmayan…
Dünyayı takip eden…
Yaşayan bir efsanedir...
Eğilmez…
Bükülmez…
Türk futbolunda bir teknik adam olarak onun çektiğini kim
çekmiştir diye sormamak mümkün değildir ki!
Başarılarında onu övenleri görmek zordur!
Hep futbolcular başarır!
Ama başarısızlıklarında “Vurun abalıya” misali
hep öne atılan o olur!
Hep o başarısız olur!..
*
Kaderidir…
Üstat Necip Fazıl'ın o muhteşem sözünün futbol
dünyasındaki karşılığı gibidir ne yazık ki..
Ne demişti üstat;
"Öz yurdunda garipsin, öz vatanında
parya!"
Çünkü yalnız adamdır…
Hak gaspına uğrar…
İçine atar...
Uykusuz geceler geçirir…
İçine atar…
Uğradığı vefasızlıkların, sahte dostlukların, haklarının
çalınmasının üzerinde yarattığı olumsuz psikolojiyi, ondan başka
kim bilebilir ki...
Çünkü içine atar!
Amma velakin her koşulda her yerden alnı açık başı dik çıkmasını
bilir…
Çünkü bir gün dahi veremeyeceği hiçbir hesap kalmamıştır...
Tırnakları ile kazıyarak bu yerlere gelmiştir...
Arkasındaki tek güç dürüstlüğü oldu hep…
Sevmeyenlerin kafasına sahadaki başarısı ile vurarak
kendini kabullendirmiştir...
Susturmuştur…
*
Dedim ya…
Yalnız bir adamdır!
Bu ülke de hakkı teslim edilemeyen spor
adamıdır!
Başarısı hiç ona mal edilememiş ama en küçük
başarısızlıkta fatura hep onun önüne konulmak
istenmiştir…
Ve konulmuştur...
Hem çalıştığı takımlarda hem de milli takımda kaderi hep böyle
olmuştur…
İşte son örnek...
Hollanda ve Norveç’i farklı yenerken onun ismini zikretmekten
uzak kalmaya çalışanların Letonya beraberliği sonrası kılıçlarını
nasıl ona çıkarmak istediğini görmedik mi?
*
Bu ülkede onun gibi olmak zordur…
Kim ne söylerse söylesin…
Kim ne yazarsa yazsın…
Kim ne düşünürse düşünsün…
Soyadı gibi bir adamdır…
Markadır...
Başarı öyküsü derstir...
Tırnakları ile kazıyarak anasının ak sütü gibi helalidir
bütün başarıları!..
Birilerinin kafasına basa basa kendini
kabullendirmiştir!..
Onu yazmak için iyi tanımak gerek...
Onun hakkını teslim etmek için de vicdan
gerekir…
İyi ki varsın Şenol Güneş…