Yalçınkaya'dan kritik kapatma yorumu
Abone olYargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya Anayasa değişikliği paketini değerlendirdi.
Hükümetin hazırladığı Anayasa değişikliği paketini
eleştiren Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya, HSYK'dan Adalet Bakanı ve
müsteşarının çıkarılmasını istedi.
Erdoğan'ın yargının siyaset yaptığı yönündeki açıklamalarına da cevap veren Yalçınkaya, "Hakim ve savcılar kendileriyle ilgili konuları tartışıyor. Bu siyaset değil" dedi.
Yalçınkaya, parti kapatmanın Meclis iznine bağlı olmasını da eleştirerek ''Bir parti hakkında kapatma davası açılıp açılmayacağına mahkeme karar verir'' dedi.
Yargının bağımsızlığına vurgu yapan Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi üye seçiminde siyasi çıkar tehlikesine dikkat çekti.
Anayasa değişikliklerine ilişkin şimdiye kadar suskun kalan
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bir Yargıtay üyesinin emekliye
ayrılması nedeniyle düzenlenecek törende kameraların karşısına
geçti.. İşte o konuşmadarn satırbaşları:
Yalçınkaya bu soruya cevap vermedi |
Konuşmasının sonunda, Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven'in sorusuna cevap vermekten kaçındı. Arseven, CHP'nin Alman Friedrich Ebert Vakfı'ndan 2005'te 85 bin Avro para yardımı aldığı iddiası üzerine Yalçınkaya'nın talimatıyla Savcı Mehmet Mahir Kara tarafından başlatılan soruşturmadan şu ana kadar bir sonuç çıkmadığını hatırlattı. Yalçınkaya, CHP ile ilgili neden bir işlem yapılmadığı ile ilgili soru karşısında susmayı tercih etti. |
HSYK VE ANAYASA MAHKEMESİ'NDE SİYASET EGEMEN
OLUR
''Bu, çoğunluk iradesinin ortaya çıkması engellenerek, Anayasa
Mahkemesi ve HSYK'ya siyasetin egemen olduğu kişilerin
getirilmesini kolaylaştıran, bu kurumların siyasallaşmasını
sağlayan bir düzenleme olacaktır. Adayların demokratik olmayan bir
tarzda seçilmesi niteliklerini değil, siyasi görüşlerini ortaya
çıkaracaktır. Bu düzenlemeyle birlikte siyasi iradenin temsilcisi
olan adalet bakanı ve müsteşarının Kurulda bırakılması, yargının
hükümetlerin bir aracı durumuna getirilmesi imkanını doğuran,
demokrasiyi, demokratik yaşamı, sonuçta demokratik toplum düzenini
bozacak niteliktedir.
SİYASİ MÜDAHALE OLMASIN
Üstün değerler taşıyan, sağduyulu, objektif düşünen milletimizin
öncelikleri ve dikkate almaları gereken hususlar şunlar olmalıdır,
tarafsız bir HSYK ve Anayasa Mahkemesi oluşturulması için ilk
gözetilmesi gereken konu, yargıyı iktidarların müdahalesinden
uzaklaştıracak, siyasi müdahalenin olmamasını sağlayacak kurallar
getirilmesidir. Bu sistemi, standardı getirecek iktidarlar ve bağlı
bulunduğu siyasi partiler halkımız nezdinde en yüksek düzeyde
takdir edileceklerdir.''
''BAĞIMSIZ OLMADAN TARAFSIZ OLMAK MÜMKÜN
DEĞİL''
Abdurrahman Yalçınkaya, bağımsız
olmadan tarafsız olmanın mümkün olmadığını ifade ederek, bağımsız
yargının demokrasi ve milletin en önemli güvencelerinden birisi
olduğunu kaydetti.
SİYASİ ÇIKAR ENDİŞESİ
HSYK bağımsız olmadığında, iktidarların etkisinin önce Türkiye'deki
tüm mahkemelerin hakim ve savcılarına, sonra da millete
yansıyacağını savunan Yalçınkaya,
bundan milletin zarar göreceğini söyledi.
''Siyasi etkiyi önlemenin tek çaresi, HSYK ile Anayasa Mahkemesi
üyelerinin seçilmesi usulünde getirilecek kuralların siyasi çıkar
amaçlanmadan düzenlenmesidir'' diyen Yalçınkaya, şöyle devam etti:
''Bu da yapılacak seçim usullerinin her türlü şüpheden uzak
tutulmasını sağlayacak şekilde kurallara bağlanması, en çok oy
alanların doğrudan atanmış sayılması, siyasete karışmış olanların
atamalarda etkinliklerinin olmaması ve seçimle gelmeyen kişilerin
kurullarda bulunmamasına bağlıdır.
VENEDİK KOMİSYONU'NDAN GÖRÜŞ ALINMAMASI SORU İŞARETİ
YARATIYOR
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu diye adlandırılan, Avrupa Hukuk
Yoluyla Demokrasi Komisyonu, Avrupa Konseyinin anayasa hukukunu
belirlemedeki danışma organıdır. Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucu
üyeleri arasındadır ve Avrupa Birliği müktesebatını kabul etmiştir.
Buna rağmen Venedik Komisyonundan hiçbir görüş alınmadan anayasa
değişikliğine gidilmesi soru işaretleri yaratmıştır. Milletimiz
için AB ile bütünleşmemiz, Avrupa demokrasisine, toplum düzenine
yaklaşmamız büyük önem arz etmektedir. Bunun için AİHM'in
belirlediği Avrupa standartlarını esas almamız gerekmektedir.''
''LAİKLİK ANAYASAL BİR İLKEDİR, ANAYASA MAHKEMESİNCE
KORUNMALIDIR''
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, Avrupa standartları olan din,
vicdan ve inanç hürriyetinin demokratik toplumun ayrılmaz
parçalarından olduğunu ve devletin bütün dini inançlara anlayış ve
saygı göstermesi gerektiğini belirterek, ''Laiklik anayasal bir
ilkedir, Anayasa Mahkemesince bu ilke korunmalıdır'' diye
konuştu.
Demokratik bir toplumun çoğulculuk ve katılımcılığın
desteklenmesiyle oluşacağını anlatan Yalçınkaya, devletin Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nde belirtilen adil yargılanma, örgütlenme, yaşama,
özgürlük ve güvenlik, cezaların yasallığı, özel ve aile hayatının
korunması, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü,
dernek kurma ve toplantı özgürlüğünü gibi hak ve özgürlüklere saygı
göstermesi gerektiğini kaydetti.
Yalçınkaya, Avrupa Konseyinin temel
değerleri, Türkiye'nin Avrupa ülkelerinden önce çağdaş yasaları
kabul ettiği düşünüldüğünde, ileri demokrasinin kurallarına uygun
olarak mahkemelerin ve HSYK'nın bağımsızlığının daha da ileri
götürülmesinin öngörülmesi, düşünülmesi gerektiğini vurguladı.
HSYK'DAN BAKAN VE MÜSTEŞARI ÇIKARILSIN
Bağımsızlık ve tarafsızlığın sağlanması için adalet bakanı ve
müsteşarının HSYK'dan çıkarılması gerektiğini ifade eden
Yalçınkaya, şu değerlendirmelerde
bulundu:
''Kurulun ayrı bir binasının, sekretaryasının, araç-gereç, yardımcı
personelinin bulunması, adalet müfettişlerinin Kurula bağlanması,
hakim ve savcılar hakkında yapılacak soruşturmalar için Kuruldan
izin alma usulünün getirilmesi, göreve alınacak hakim ve savcı
adaylarının Kurulca belirlenerek atanması, Adalet Akademisinin
özerk bir yapıya kavuşturulması, demokratik sisteme uygun ve
yerinde olacaktır. Yürütme organına bağlı olan adalet bakanı ve
müsteşarı adli sistemin yargısal kararlar dışında en iyi şekilde
yerine getirilmesi, mahkemelerin iş sayısına göre Yüksek Kurulca
atanacak hakim sayısına göre bina, araç ve gereçlerinin temini ile
adil yargılanma hakkının sağlanması için gerekli olan tüm
tedbirleri almasıyla görevlendirilmelidir.
Avrupa ülkelerinin bırakmak istediği, demokratik kurallara uymadığı
tespit edilen, yıpranmış, tartışılan hukuki sistemlerin Türkiye'de
uygulamak için kurallar düzenlenmesi milletimizi hak etmediği bir
sistemde yaşamaya zorlamak niteliğindedir. Siyasi etkiden uzak
yargıç ve savcıların bulunduğu mahkemeler olmadıkça milletimizin
haklara, özgürlüklere ulaşması mümkün değildir. Yüce milletimiz
haklardan önce bu haklarını koruyacak, geliştirecek, siyasi
güçlerin etkisinden uzak, tarafsız hakim ve savcıların oluşturduğu
bir yargı sistemini daha üstün tutacaktır.''
''HAKİM VE SAVCILAR SİYASİ TARTIŞMALARA
GİRMEMEKTEDİR''
Yalçınkaya, hakim ve savcıların her
yasanın çıkarılmasına müdahale etme durumunda olmadığını, ancak
hakim ve savcıların kendi hakları ve yetkileriyle ilgili
düzenlemelerde görüşlerini belirttiklerini ve siyasi tartışmalara
girmediklerini söyledi.
SAVCILAR KAMU DAVASINI AÇMAKLA YÜKÜMLÜ
Evrensel sistemde, Avrupa hukukunda ve iç hukukta bulunan bir ilke
gereği savcıların kamu davası açmakla yükümlü bulunduklarını
anlatan Yalçınkaya, ''Türkiye'deki
tüm savcılar davalarını kendileri açar, bu nedenle bir dava
açılmasının bir kişinin iki dudağı arasında olması sözü yerinde
değildir'' diye konuştu.
Türk hukukunda dava açmanın esas olduğunu ve açılan davaların Ceza
Muhakemesi Kanunu gereğince incelendiğini ifade eden Yalçınkaya, şöyle konuştu:
''Mahkeme, delilleri tartışır ve nihai hüküm tesis edecektir.
Hukukumuzda dava açılmamasının denetlenmesi getirilmiştir. Bu
siyasi partiler yasasında da açıkça belirtilmiştir. Bir siyasi
partinin müracaatı halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dava
açmazsa o siyasi partinin Yargıtay'daki daire başkanlarımızdan
oluşacak bir kurula itiraz hakkı var. Bu itiraz hakkı ancak o zaman
geçerlidir. Avrupa ülkelerinin uyguladığı sistemde dava açmak için
siyasi partiler hakkında izin sistemi yerleşik bir durumda
değildir. Anayasal kurallar getirilirken, uzun bir süre
değiştirilemeyeceği düşünülerek detaylı kurallar koyularak
düzenlenmelidir.''