Yalçın Topçu'dan Eren Bülbül açıklaması
Abone olCumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yalçın Topçu, PKK ve DEAŞ'ın şehit ettiği Eren Bülbül ve polis Sinan Acar ile ilgili açaıklama yaptı.
Geçtiğimiz hafta sonu önce Trabzon’un Maçka ilçesinde henüz
çocuk yaşta şehit edilen Eren Bülbül, ardından İstanbul’da şehit
edilen polisimiz Sinan Acar hakkında bir açıklama yapan
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yalçın Topçu “birlik ve
beraberliğimize kast eden küresel terörün maşaları 15 yaşında bir
fidanımız ile gencecik bir polisimizi alçakça ve kahpece
ciğerimizden koparıp aldılar. Ailelerine, yakınlarına ve
milletimize baş sağlığı diliyor, Allah’tan sabır niyaz
ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Toplumsal Huzur ve İdam” konulu bir yazı kaleme alan Topçu terör olayları sebebiyle milletin vicdanında açılan yaralara, devletin yükümlülüklerine ve idam konusuna değindi:
“TÜRK MİLLETİNİN İSTEĞİNE GÖRE HAREKET
ETMELİYİZ”
“Bir devletin kanunlarını evrensel insanlık değerleriyle birlikte
kendi kültürel değerlerine ve ihtiyaçlarına göre belirlemesi en
tabii hakkıdır. Biz kanunlarımızı çıkarırken AB veya ABD
dayatmalarına değil, sosyal gerçeklerimiz, medeniyet değerlerimiz,
evrensel insan hakları normları ve Büyük Türk Milletinin isteğine
göre hareket etmeliyiz. Devletin görevi halkının huzur ve
güvenliğini sağlamaktır. Ceza kanunları toplumun ortak faydasına
göre belirlenmelidir. Devlet düzenleyici bir otorite olarak
mağdurun yanında olmalı ve hakkını korumalıdır. Aynı zamanda
devletin uygulamaları vatandaşların vicdanını da tatmin etmelidir.
“Demokrasilerde idam cezası olmaz” tezi tutarsız bir aldatmacadır,
ileri demokrasi ülkelerinde idam halen uygulanmakta ve hiç kimse bu
durumu kınamamaktadır. ABD bunun en çarpıcı örneğidir. İleri
demokrasi insan haklarını güvenceye aldığı gibi insanların
güvenliğini de teminat altına alır.”
“DAYATMALARININ AMACI ‘KURBAĞA HAŞLAMASI’ METODU
UYGULAMAK”
“İdam cezasının kaldırılması siyasi bir karardır. İdamın
kaldırılmasıyla sadece ‘bölücübaşı’ kurtarılmakla kalmamış aynı
zamanda cinsi sapıklar, seri katiller, ekonomi Teröristleri ve
ajanlar gibi vatana ihanet suçları işleyenler de kurtarılmıştır. Bu
çarpık durumu bizim kabul etmemiz mümkün değildir. İdam cezası
kaldıralı 15 yıl oldu. AB ile ilişkilerde bir arpa boyu yol alınmış
değildir. AB dayatmalarının asıl amacı Türkiye’nin ileri
demokrasiye ulaşması değil, bölücübaşını kurtarmak ve üniter
yapımızın birlik ve beraberliğimizin vidalarını gevşetmek, bize
‘kurbağa haşlaması’ metodu uygulamaktır. AB'nin bir hayal tüneli
olduğunu artık anlamalıyız. Biz AB ile ilişkilerimizi, karşılıklı
mütekabiliyet esasları çerçevesinde, ‘kazan-kazan’ esasında
sürdürmeliyiz. AB de bizim inanç ve kültür değerlerimizi göz önünde
bulundurmalı ve herhangi bir şekilde dayatma yapmamalı,
ilişkilerimizde ‘eşit müttefiklik’ esas alınmalıdır.”
“MİLLETİN VİCDANINDAN YÜKSELEN ADALET
ÇIĞLIĞI…”
“İdam cezasının kaldırılmasından bu yana suç oranlarındaki artış ve
suçların işlenme şekilleri çok çarpıcıdır. Bugün öyle suçlar
işleniyor ki, karşılık olarak idam cezasını göstermek bile hafif
kalmaktadır. Kimi olaylar neticesinde milletin vicdanından yükselen
adalet ihtiyacı çığlığı idam cezasının Türk Ceza Kanunu’na tekrar
eklenmesini elzem hale getirmektedir. Bize göre din de devlet de
anayasa ve kanunlar da insan içindir. İnsan onuru ve insan hakları
her türlü değerin üstündedir. Yaşama hakkı ise en kutsal
değerlerdendir. Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır. Bir
başkasının yaşama hakkına kasteden kişi en ağır cezaya
çarptırılmalıdır. Hele bir de hunharca, sapıkça cinayetler söz
konusuysa vicdanları rahatlatacak bir cezalar toplumsal bir ihtiyaç
haline gelmektedir. Ahlaki terör, bölücü terör ve ekonomik terör
suçlarının azalmasını sağlayacak başka bir çözüm sunulursa onu da
değerlendirebiliriz. İdamın gündeme gelmesi ve tartışılması bu
konularda etkin bir çözümü de beraberinde getirecektir.”
“ZAYIF GÜÇLÜDEN KORKMUYORSA ADALET VARDIR”
“Bizim özgürlük anlayışımız herkesin her istediğini yapabilmesi
değildir. Kişinin kendi hürriyetinin başkasının hürriyetini
sınırlandırmaması gerekir. Adalet; eğer haklı olan taraf ise,
zayıfın güçlü karşısındaki zaferi olmalıdır. Biz güçlü olanın değil
haklı olanın yanındayız. İdam cezasının bazı suçlar için
uygulanmasını isterken amacımız tamamen toplumsal huzura katkı
sağlamaktır. İdam cezası gerekirse referanduma götürülsün ve sonuca
göre Türk Ceza Kanunu’nda yer bulsun veya bulmasın. Milletten
aldığımız tepkilere göre milletin yüzde doksanı idamın geri
getirilmesini istiyor. Milletin talebi budur”
“AB Mİ BAĞIMSIZ TÜRKİYE Mİ ?”
“Muhalefet partilerinden CHP ve HDP’nin birlikte dile getirdiği
idamın demokraside yeri olmadığı tezini ve bu durumu CHP ile
HDP’nin aynı çerçeveden değerlendirmesini manidar buluyoruz.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi ile bazı anlaşmalara imza attığı için
idam konusunda geri dönüşün mümkün olamayacağını söylüyorlar. Peki;
Türkiye bağımsız bir devlet değil midir? Kendi kanunlarını kendisi
yapamayan bir ülke ne kadar bağımsız olabilir? Ayrıca İdam cezasına
karşı olan çevrelerden şimdiye kadar Türkiye’ye bir hayır gelmiş
midir? Her şeyimize karışıyorlar fakat 40 yıldır hayal tünelinde
bizi süründürüyorlar.”
“GÜVENLİK, ÖZGÜRLÜK VE REFAHTAN BİRİ DİĞERİNE FEDA
EDİLEMEZ”
“Gözümüzün içine baka baka eli kanlı terör örgütlerini kucaklarında
besleyen stratejik ortaklarımız(!), NATO’da müttefiklerimiz,
sınırımızda etnik bölücü teröre devlet kurdurtmanın altyapısını
hazırlamakta. Sokakları güvensiz bir ülkede özgürlük ve refah
içinde bir hayatın olması mümkün değildir. Önce güvenlik
sağlanmalı, sonrasında özgürlük ve refah ortamı kendiliğinden
oluşacaktır. Güvenlik, özgürlük, refah birbirinin sarmalı değildir.
Birisi diğerine feda edilemez. Devletin imanı adalettir. Devlet,
varlık nedeni olan Büyük Türk Milleti adına, doğru ve dürüst
vatandaşa Yunus gibi davranıp bölücüye, haine, eşkıyaya, ahlaki
terör ve ekonomik terör suçlularına Yavuz gibi davranacağı
tedbirleri almalıdır.”