Yalçın Küçük'ten Soner Yalçın bombaları
Abone olSoner Yalçın'ın savcıya verdiği ifadede sık sık adı geçen Prof. Yalçın Küçük, ODA TV sitesinin patronuyla ilgişkisini anlattı
Ergenekon'un son dalgasında gözaltına alınarak
tutuklanan Oda TV'nin sahibi gazeteci Soner Yalçın'ın Savcı
Zekeriya Öz'e verdiği ifadesinde sık sık adı geçen Prof. Yalçın
Küçük, tanıdığı Soner Yalçın'ı, çalışmalarını ve ilişkilerini
AKŞAM'a anlattı. İşte Prof. Küçük'ün ağzından Soner Yalçın ve 10
yıllık dostluğun hikayesi....
- Soner Yalçın'la haberleşmek için kurye kullandığınız
iddiaları var. Yalçın'la görüşüyor muydunuz, ilişkiniz ne
durumdaydı?
Yazgımız Soner'le beni bir türlü ayıramıyor. Soner'in avukatları
benim de hem sevgili arkadaşlarım hem de avukatlarım. Hasan Fehmi
Demir Hukuk Bürosu. İkimizin müdafaasını da onlar yapıyor. Şu anda
Sabih Kanadoğlu, İbrahim Paşa Hazretleri ( İbrahim Fırtına- Hava
Kuvvetleri eski Komutanı) ben ve bir takım teğmenlerin savunması
onlarda.
İŞADAMLARI TAKİP ETTİRİYOR
- Peki bu tercih mi, tesadüf mü?
Soner'ler gözaltına alınınca Barış Terkoğlu büronun genç üyesi
Yiğit'e telefon etmiş, Yiğit de Hasan Fehmi üstadımıza haber vermek
için beni aradı. En sonunda da Soner'in isteğiyle büro savunmayı
üstlendi. İşte Soner'in avukatlarına söylediği, 'Biz 1.5-2 yıldır
Yalçın Hoca'yla görüşmedik' diyor ki; çok doğru. Benim Silivri'den
çıktığım döneme denk gelir. Silivri'den sonra biz çok korkak olduk.
Mesela ben sokakta görünmez oldum.
- Neden korkuyorsunuz?
Bizi büyük işadamları da takip ettiriyor mafyaya. Adlarını
söyleyemem ama kesin.
- Neden böyle bir şey yapsınlar ki?
Kitaplarımla vs. çok zarar veriyorum büyük işadamlarına da o
yüzden...
- Bunu nasıl anladınız peki?
Takip edenlerden, içeriden ihbar geldi. İçlerinde beni çok sevenler
var. Birisi geldi ve takip ettirenin adını da vererek, 'Sizi takip
ettiriyorlar' dedi. Ve bu doğrudur. Ayrıca bu 'Kollama' dizisi
(Samanyolu TV'de yayınlanıyor) bizim hakkımızda müthiş bir husumet
yayıyor. İçişleri Bakanlığı'na avukatımız başvuruda bulundu. Artık
çok dikkatli yaşıyorum.
OTOBÜSE ARTIK BİNMİYORUM
- Nasıl tedbirler alıyorsunuz?
Mesela Ankara-İstanbul arası uçak yolculuğunu hiç sevmem. Otobüste
kitap okuyarak gitmeyi seviyorum. Ama otobüs yolculuğunu
bıraktım. Çünkü terminallerde hedef olmak istemiyorum. Hiçbir
arkadaşımı görmüyorum. Zaten bekliyorduk ama Silivri'den sonra daha
sık bekler olduk. Çocukluğumdan beri Beyoğlu'nun arka sokaklarında
gezmeyi severim. İki yıldır uğramıyorum. Tek nedeni de bu
aslında.
- Soner Yalçın'la ilişkinize dönersek...
Soner'in söylediği doğru. Yaklaşık iki yıldır yüz yüze
görüşmedik.
- Yüz yüze görüşmediniz ama farklı iletişim
yöntemleri kullandınız mı? İddia da
sizin kurye aracılığıyla haberleştiğiniz...
Ne kuryesi, olur mu öyle şey, saçmalık. Soner'i 2000'e Doğru
Dergisi'nden biliyorum. O zaman da çok mantıklı yazıyordu. Tanışmak
istiyordum ama tanışmamız yakınlarda oldu. Efendi ve Beyaz
Müslümanlar'ı yazarken tanıştık. Sık sık birlikte çalıştık. Hatta
en yakın arkadaşlarından Enis Berberoğlu bile kitapları Soner'in
yazdığına inanmıyor. Bu kitapları benim yazıdığıma dair bir
inanç var. Bu gerçekdışı. Soner'le her gün 5 saat çalışırdık. Ben
bazı şeyleri bulurum ama yazmam. Ortağım Soner'e veririm. 'Ortak'
benim lafım değil.
- Soner Yalçın'a ortağım dediniz.
Bu tartışmayı alevlendirmeyecek mi?
Hayır efendim. Oda TV kurulduğundan beri 'o basın', 'o matbuat',
önce 'Oda TV
Yalçın Küçük'ün', ardından da 'ortaklar' dedi. Zaten onlar Soner
Yalçın ya da Yalçın Küçük demiyor ki... 'Yalçınlar' diyorlar.
- Sizinki tırnak içinde bir ortaklık
yani...
Ben ortağımı çok severim. Hem dalga geçerim hem ortak lafını çok
severim. Benim kullandığım 'ortak' kelimesinin anlamı da şudur:
Adnan Bey'in soyadının Menderes olmadığını buldum. Ailesinin gerçek
soyadını da ben buldum. Bu çok önemli bir bilgiydi. Ama, 27 Mayıs'ı
yapan bir insan, dolayısıyla bunun sonucunda istememekle birlikte
bu aileye büyük acılar vermiş bir insan olarak, yeni bir acı daha
vermek istemedim. Aydın Bey benim çok iyi bir dostumdu. Yakın
zamana kadar da sık sık görüşürdük.
- Şimdi görüşüyor musunuz?
Hayır, uzak duruyor. Sanırım milletvekili adayı olabileceğini
düşündüğü için. Tayyip Bey ziyaret ettiğinden beri ben de
aramıyorum. Mesela bulduğum soyadını ilk defa Aydın Bey'e söyledim.
Kullanmadım, çok sevdiğim arkadaşım Soner'e verdim. Soner,
'Ertekin' soyadını bağımsız da bulmuş olabilir onun kitaplarında
çıktı. Biz başka insanlara benzemeyiz. Sevgili arkadaşlarımızla,
asistanlarımızla çok paylaşımlarımız olur. Soner'in tutuklanmasının
en önemli sebepleri kitaplarıdır. Nitekim bakarsanız Soner'e
yapılan bütün hakaretler, tecavüzler bu kitap üzerinden.
Televizyonuna almak istediği Nuray Mert de bu kitaptan dolayı Soner
hakkında müthiş ağır sözler yazdı.
CİHANGİR BULUŞMALARI
- Antisemitik suçlamaları var Soner Yalçın ve sizin
için...
Biz öyle değerlendirmiyoruz. Antisemitizmi kabul etmeyiz. Bir yol
açtığımızı düşünüyoruz. Bu dünyada bilim haline geldi. Hürriyet
Gazetesi bana da sebatayist dedi. Hiç rahatsız olmadım. Bu
cumhuriyeti kuranların çoğunluğunun sebatayist olduğunu da biz
yazıyoruz. Bizim İsrail'e bağlılık noktasında bir itirazımız var.
Bir de AKP döneminde İbrani asıllılar dışında kimsenin
yükselmediğini söylüyoruz. Bunları çıkardığımızda en büyük
destekçimiz Vakit, Yeni Şafak'tı. Ne zaman ki biz tarikat
şeyhlerinin, şeriat yanlılarının İbrani asıllı olduklarını ortaya
çıkardık o zaman işler değişti. Sabahattin Zaim'le Nevzat
Yalçıntaş'ın İbrani asıllı olduklarını, 'bu dinciler o Müslümanlara
benzemiyor'da yazdı. Müthiş bir husumet çekti. Soner çok
başarılıdır. Ve bu idare başarılı adamları yaşatmak istemiyor.
Buluşmalarımız merak ediliyorsa, daha önce de buluşur, dünyayı,
Türkiye'yi konuşurduk. Asıl buluşmalarımız Cihangir Smyrna'na
cafede olurdu. Büyük kahvaltı yapardık.
- Kimler katılırdı?
Cüneyt, Soner, Oray. Onun dışında 2 demirbaş kızı vardı masanın.
Biri Ahu Özyurt, diğeri de Saba Tümer. İstanbul'a geldiğim
pazarları hoş vakit geçirirdik. Sonra dağıldı. Soner'ler, Ahmet
Hakan ve Hıncal'ın olduğu başka yemek grubu kurdu. Ben
gidemedim.Saba; Neriman Köksal'dan sonra ülkede şuh kadın ihtiyacı
olduğunu fark edip orayı doldurdu. Ahu da yurtdışına gitti,
sonrasında da CHP'li oldu. Grup da dağıldı gitti.
İSTİHBARATA BİLGİ VERMEZ
- Oray Eğin telefon görüşmelerinizde sizin Soner Yalçın ve Oda
TV'yi kötülediğinizi yazdı.
Hayır öyle bir şey yok. Oray yanılıyor. Aramızda hiçbir anlaşmazlık
yok. Ben başka bir iş yapıyorum. Birimiz başka yoldan diğerimiz
başka yoldan gidebilir. Ama anlaşmazlığımız yok. Ayrıca benim öyle
bir hakkım yok ki Soner üzerinde. Yakın arkadaşlığımız 10 yıla
yakın. Üstelik Soner, çok iyi dengeler tutabilen bir
gazetecidir.Şunu açık söylemeliyim ki Hakan Aygün'le bir gün
Nişantaşı'nda karşılaştık, 'Senin de içinde olacağın yeni bir
televizyon kuracağız' dedi. Şunu açıkça söyleyebilirim ki aşırı
Kemalci bir televizyonda hiçbir başarı görmem, eğer o liste
doğruysa, Soner'in işbilirliğine hiç yakıştıramadım. O listeden
televizyon olmaz.
- Bu kadar yakın iki insan nasıl bu kadar uzun
süre görüşmez?
Siz görüşmemeyi yanlış anlıyorsunuz. Oda TV çıktığında ben haftada
3 mülakat veriyordu. Oda TV oturuncaya kadar destek verdim kimi
zaman telefon,kimi zaman da internetle... Ki bunların hepsi iş
görüşmeleridir, kayıtlarda da zaten vardır.
- Peki bir gazeteci, Soner Yalçın'ın gazeteci değil
istihbaratçı olduğunu söyledi. Bunun için söyleyeceğiniz bir şey
var mı?
Her büyük gazeteci istihbaratla iş yapar. Bu çok normaldir. Ancak
Soner'in bir tek bilgiyi bile istihbarata verdiğine
inandıramazsınız beni. Soner çok akıllı çocuktur. Her yerde Soner'i
istisnasız savunurum.
BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR
- Asker eşlerinin Anıtkabir'e yürüyüşüne Devlet Bahçeli'nin
tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devlet Bey gitmesin ben gidiyorum. MHP'de şöyle bir algı var. Ne
yaparsan AKP'nin ekmeğine yağ sürüyorsun. CHP'nin 70'li yıllarda
geleneği vardı. 'MHP gelecek beni destekle ' derdi. Şimdi de 'AKP
gelecek beni destekle' diyor. Biz bunları çok gördük. Yaşam bir
direnç meselesidir. Ben bugün Engin Alan kararından ötürü teşekkür
için Devlet Bey'i arayacaktım. Çok yorgun olduğum için yarın
arayacağım. Bizim yapmak istediğimiz işte çok büyük bir mesafedir
bu.
BDP'LİLER ÇOK TECRÜBESİZ
- Biraz da Kürtlerden konuşalım. Sanki Kürtlerle bir mesafeniz var
gibi doğru mu?
Benim Kürtlerle mesafem yok.
- Ya BDP'lilerle var mı?
Yok ama onları çok tecrübesiz buluyorum. Leyla Zana'yı milletvekili
adayı olarak ben çıkardım. Kürtler bilir ki Yalçın Küçük onları hiç
yalnız bırakmaz. Elbette ki görüş farkı olacak. Büyük bir Türkiye
olacak biz de onun altında yaşayacağız. Türkiyeli değil Türk
olacağız. Bizim resmi kimliğimiz Türk'tür. Bir tek gün 'Bekaa'ya
gitmedim' dedim mi? Hepsi benim kitaplarımda var. Ben şiddetin en
yoğun olduğu zamanda Kürtlere 'kardeşim' dedim. Hiç inkar etmedim
ki...
- Öcalan'a hala kardeşim diyebiliyorsunuz. Tepki
almıyor musunuz birlikte yargılandığınız birlikte yargılandığınız
insanlardan ve ailelerinden?
Kesinlikle, hiçbirinden bir tepki almıyorum. Subaylar, paşalar,
aileleri hiçbiri. Sonra benim başka söylediklerim de var. Bas bas
bağırıyorum '92-93'te ver kurtul programını başlatanlara karşı ben
hayır vermeyeceğiz' dedim. Bunu bir Kürt gazetesinde yayımladım. Ne
Apo ne başka bir Kürt sesini çıkarmadı. Ben bunları yaptığım
zamanlarda Türkiye'de üniversite hocasıydım. Hiç değişmedim. Bana
kim ne diyebilir ki?
MHP'LİER ARAMIZDA SOLCU OLUYOR
BUGÜN içeride olan, benim cürüm arkadaşım subayların hepsi
MHP tandanslı. Ben bunu televizyonlarda Devlet Bahçeli'ye söyledim.
'Bak' dedim, 'aslan gibi bir albay Atilla Uğur. MHP'li. Onlar bizim
aramızda solcu oluyor. Onu da aday yapın' dedim. Hakim Turgut Okyay
bana 1 günde 3 ceza veriyordu. Ve sonra İlhan Cihaner davasında
karşılaştık. Birbirimize sarıldık. O bir görev yapıyordu ben başka
görev. Onlar o zaman bizi bölücü görüyorlardı. Şimdi kişiliğimizi.
Oğuzhan Müftüoğlu, ben ve Doğu Perinçek, askeri mahkemelerden
cezaevlerine girdik. Asker gelse şimdi yine bizi içeri atar
diyemem...