Yazılarımı takip edenler bilirler; garip bir milletiz diye yazar
dururum. Artık ne yazık ki bana garip gelenler herkese normal
gelmeye başladı.
Ben garip kaldım.
Yaşama, yaşamı ele geçiren gariplere…
Bakın sosyal paylaşım ağlarında neyin en çok paylaşıldığına,
nelerin tıklanma rekorları kırdığına; sözlerimin doğruluğunu
kolayca anlarsınız.
Birisi aç kalmış yardım etmek için paylaşın diye yazsanız,
parasızlıktan hayatlarından vazgeçenlerin yaşamlarından bir kesit
yazsanız, soğuk kış günlerinde sokaklarda ölen hayvanlardan
bahsedin diye tweet üstüne tweet atsanız; inanın kimse sizi ciddiye
almıyor.
Ne yazık ki biliyorum.
Denedim çünkü…
Ama mesela Kuzey Cemre’yi nasıl öptü ama diye yazılan tweetlerin
haddi hesabı yokmuş. Ben de konuşuyorum işte…
Ya da bilmem kim bilmem kimi nasıl madara etmiş tweetleri,
dizelerdeki replikler, televizyondaki sunucuların
diksiyonsuzluklarından örnekler hep daha çok paylaşılıyor.
Ne yazık ki bir ünlünün saçı, kıyafetidir sosyal paylaşım
dünyasının gerçeği…
Belli ki nesilden daha hızlı yaşam felsefeleri değişmiş. O
yüzden de biz ne yaparsak yapalım; garip kalıyoruz bu değişim
hızına, bu dünyaya…
Lafa geldi mi o tweet dünyasının hızlıları; herkesten daha fazla
kötü gün dostu olurlar.
Öyle tanınırlar. Ve biz yabancı kalırız onların sahiplendiği bu
garip dünyaya.
Oysa bizim garip kaldığımız o dünya bize gariptir. Garipten öte
yabancı ve uzak bir dünyadır.
Anlatamayız. Anlattıklarımız bize bile garip gelmeye başlar
çünkü…
O yüzden de bazılarının bu her şeyi umursamaz dünyalarının
gerçekleri bizi fena bozar.
Neymiş kötü gün dostlarıymış.
Breh breh.
Sizin işinize gelmeyenleri umursamadığınız dünyanızın garibi
olarak; sizden de, sizin yalancı insanlığınızdan da utanırım.
Siz utanmayasınız diye…
Ve siz; utanma duygusunun anlamını kirletmeyin diye…