Bir dolu siyasi çözümleme yapılabilir,
Cemaat hükümet gerilimi, dış bağlantılı operasyon, derin devlet
açıklaması yapılabilir ancak yaşananları tek bir cepheden
görmek için neredeyse aklın tutulması gerekir.
Ve maalesef akıllar tutulmuş durumda. Yine olaylara herkes kendi
penceresinden bakıyor.
Bir savcı çıktı, KCK operasyonu çerçevesinde MİT’in bütün üst
düzeyini tutuklamaya kalktı.
Tutuklamaya kalktı çünkü, bugüne kadar Beşiktaş’taki adliye
binasından içeri girenler, hele haklarında böyle bir suçlama varsa,
tutuksuz yargılanmak üzere dışarı çıkmadılar.
Sonra devlet girdi devreye.
Yakalansın talimatı verilen üst düzey MİT’çiler için polise,
yapmayın, görmezden gelin dedi.
Üzerine o savcıya görevden el çektirildi.
Bir de yasa hazırladı. MİT’çileri yargılanmaktan kurtarmak
için.
Yanlış üzerine yanlış yapıldı, hala da yapılıyor.
Polislerce hazırlanan, savcının soruşturmasına esas teşkil eden
fezlekeyi okudum. KCK içindeki Mit suçlamaları da var, Oslo
ile ilgili iddialar da. Eğer Mit'çiler ifade verseydi Oslo da
sorulacaktı onlara. Buna bir savcının hakkı olmamalı.
Ama bugüne kadar savcıya hiç kimse için, bazen Başbakan ve
Cumhurbaşkanının itirazlarına rağmen, müdahale edilmedi, yargılama
yeri tartışmalı isimler cezaevine konuldu, yetki tartışıldı ama son
sözü Ağar Ceza Mahkemeleri söyledi.
Devte o günlerde yasa değişikliğini aklınla getirmedi.
Bugün, Başbakan ve Cumhurbaşkanın tanıdığı bir isim “özel
yetkili ağır ceza” denilen sistemin mağduru görünüyor. Ve devletin
zirvesindeki bu isimler bugün düğmeye basıyorlar ve kişiye özel
düzenleme yapıyorlar, diğer yetki tartışmalarını görmeden, sistem
aksıyorsa tümüne neşter atalım demeden.
KCK soruşturmasında, Bülent Arınç’ın deyimi ile “aklın
almayacağı” biçimde hareket eden savcılara önlem alınırken, önceki
soruşturmalarda da benzer bir durum olabileceği hiç akıllara
getirilmiyor mu?
Kişiye özel yasa çıkarmak, polise görseniz bile gözaltına
almayın emri vermek, savcıya görevden el çektirtmek, duruma göre
yetki kullanıldığını göstermiyor mu?
Ya da istenildiğinde yargıya müdahale edildiğini ortaya koymuyor
mu?
Kanal D’de başlayan yeni bir dizi var.
İsmi “yalan dünya”
İstanbul’da, Cihangir’de yaşananları ve ilişkileri anlatıyor, bu
ilişkilere mizah gözüyle bakıyor..
Ama “yalan dünya” sadece Cihangir ile sınırlı değil…
Yaşananlara bakınca çerçeveyi genişletmek geliyor insanın
içinden...
İsteyen istediği olayda, “bir dakika” diyor ve sürece el
koyuyor.
Duruma göre bağımsız yargıdan dem vuruyor.
Biz ise son yaşananların ardından artık tek bir şey
bekliyoruz.
Hiçbir yetkilinin, şok bir yargı kararı sonrasında, yargı
bağımsızdır dememesini.
O kadar…