Yaklaşımlar sergisi sürüyor
Abone olAkbank Kültür Sanat Merkezi'nde başlatılan Yaklaşımlar sergisi, genç ve başarılı 6 sanatçının katılımı ile devam ediyor.
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü
mezunu 5 sanatçı ile Oslo'daki Ulusal Sanat ve Tasarım Yüksek Okulu
Seramik Bölümü mezunu Norveçli bir sanatçının Akbank Kültür Sanat
Merkezi'nde gerçekleştirdikleri ortak sergi, sanatseverlere
boyutlar arası bir gezi fırsatı veriyor. Sinan Demirtaş, resmin
yanı sıra, taş baskı yönteminde de ustalaşmış bir sanatçı. Son
dönem eserlerinde biçimsel kaygılardan uzaklaşarak, içe dönük bir
tavır benimsemiş olan sanatçının gerçek imgelerle elde ettiği bu
soyut dil, bir belirsizlik duygusu yarattığı kadar, üzerinde
gidilmesi ya da yürünmesi gereken yollar söz konusu olduğundan,
resimlerde figür olmadan figürün varlığını hissettiriyor. Bugüne
kadar 2 kişisel, 30'u aşkın karma sergide eserlerini sergileyen
Demirtaş, birçok ödülün de sahibi. Sinan Demirtaş, Yeditepe
Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak
çalışıyor. Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi'nde
öğretim görevlisi olan Nuri Kuzucan, eserlerinde genellikle kendi
yaşadığı mekanları betimlemesine karşın, bunlara dışarıdan bir
seyirci gibi bakıyor. Sanatçının resimlerinde dikkat çeken bir
başka özellik de çerçeveler, camlar ve bunların yansımasından elde
edilen sonsuzluk duygusu. Nuri Kuzucan, kimi erken dönem işlerinin
dışında genellikle koyu ve kasvetli renkleri kullanmayan, boyayı
son derece ince, adeta suluboya gibi uygulayan bir sanatçı.
1993-1999 yılları arasında 8 karma sergiye katılan Kuzucan, 1998
yılında Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfı 6. Resim. Desen ve Özgün
Baskı Yarışması'nda, Resim Başarı Ödülü'nü kazandı. Gülay
Semercioğlu, resimden üç boyutlu mekan düzenlemelerine geçen bir
sanatçı. 1990'ların ilk yarısında yatay, dikey ve çapraz çizgilerin
ritmik düzenlemelerinden oluşan büyük boyutlu tuvalleriyle dikkat
çeken sanatçı, ilk üç boyutlu denemesini kontraplak zeminle yapmış,
daha sonra tuvallerindeki yatay-dikey çizgileri alüminyuma
aktararak mekana uygulamıştı. Gülay Semercioğlu'nun emaye bobin
teli kullanarak tığla yaptığı "Örgüler" çalışmasında ise, gerek
tuvallerinde, gerek ilk alüminyum konstrüksiyonlarında kullandığı
geometrik-soyut biçim anlayışından burada uzaklaştığı görülüyor.
Eserlerini, 4 kişisel, 26 karma sergi ile sanatseverlerle paylaşan
Semercioğlu, 4 ödüle sahip. Server Demirtaş, resim eğitimi görmekle
beraber, mezuniyet sonrası tuvalin iki boyutluluğunu sorgulayan ve
ardından tuval yerine PVC yüzeyler kullanmaya başlayan bir sanatçı.
Sanatçının PVC'den başlayan endüstriyel malzeme kullanımı, 1997'den
itibaren gerçek "makine"ler üretmeye başladığında başka bir düzleme
geçmişti. Server Demirtaş'ın topladığı makine parçalarını yeniden
bir araya getirerek oluşturduğu işleri, ilk bakışta ünlü İslam
Bilgini El Cezire'nin suyla işleyen makinelerini akla getiriyor.
Demirtaş'ın makineleriyle yaşamı rutin olmaktan çıkarmaya, hatta
hafifletmeye, belki de bir şakaya dönüştürmeye çalıştığı seziliyor.
5 kişisel, 22 karma sergi gerçekleştiren Demirtaş'ın, 2'de ödülü
bulunuyor. Utku Dervent'in geometrik-soyut tuvalleri temel olarak
birbirini dikine ya da çaprazlamasına kesen güç çizgilerinden
oluşuyor. 1990'ların ortasından itibaren geometrik-soyut tanımı
içine giren bir dil üzerinde yoğunlaştığı görülen sanatçının, kare,
dikdörtgen ve üçgen gibi temel geometrik biçimleri resimsel mekan
içinde daha serbest biçimde yerleştirdiği tuvaller dikkat çekiyor.
1998'den itibaren kompozisyonlarına geometrik bir düzen getirdiği
görülen Utku Dervent'in eserlerinde kaleydoskopik bir renk ve biçim
zenginliği görülüyor. Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım
Fakültesi'nde araştırma görevlisi olan Dervent, aralarında ödül
almış olanların da yer aldığı eserlerini 1 kişisel, 22 karma
sergide sanatseverlerle paylaştı. Norveçli Marius Dahl, sanat
eğitimini Oslo'da seramik üzerine yapmasına karşın, yapıtlarında
kendisini bu malzemeyle sınırlandırmamış bir sanatçı. 1998'de
lisansüstü çalışmasının uygulama projesi olarak Oslo'daki bir metro
istasyonu için gerçekleştirdiği mekanda neon ışıkları kullanmıştı.
Marius Dahl, MDF ve kontrplakla biçimlendirdiği heykellerindeyse
form ve çağrışımlar üzerine odaklanıyor. Dahl, soyutlamayı,
yapıtlarındaki mimari nitelikleri arttırabilmek ve bir oyunda
olduğu gibi izleyicileri çağrışımlara yönlendirmek için kullanıyor.
Bu heykeller Marius Dahl'ın makinelere ve makine parçalarının
hassasiyetine olan ilgisi kadar, ayrıntıya ve düzgün yüzeylere olan
tutkusunu da yansıtıyor.