"Güzelliğine güvenme bir sivilce yeter" cümlesine hemen hemen herkes hayatları boyunca en az bir kez duymuştur. Bu cümlenin en canlı örneği, 1800'lü yıllarda İngiltere'de yaşanı. Mary Ann Webster ismindeki kadı,n güzelliği ile herkesi büyülerken, yakalandığı Akromegali hastalığı sonrası bir anda inanılmaz bir değişime girerek güzelliğini kaybetti ve dünyanın en çirkin kadını olarak gösterildi. İşte hayat hikayesi ile oldukça dikkat çeken Mary Ann Webster’in başından geçenler…1874 yılında Londra'da hayata gözlerini açan Mary Ann Webster, hemşireydi ve harika bir güzelliğe sahipti. Bir hastanede çalışıyordu ve güzelliğiyle herkesin dikkatini çekiyordu. Onunla evlenebilmek için erkekler sıraya girmişti. Mary ise kendisine tekliflerde bulunan erkekler arasından Thomas Bevan'ı seçmiş ve onunla evlenmişti.Mutlu evliliğinden 4 çocuğu oldu. Her şey mükemmel giderken Mary'nin şiddetli baş ağrıları başladı. Arkasından kas ağrıları hayatını olumsuz etkiliyordu. Neler olduğuna anlam veremiyordu. Bir çare bulmak için hastane hastane gezdi fakat o zamanın teknolojisiyle ya da sahip olunan bilgilerin yetersizliğiyle hastalığın tanısı koyulamadı.Mary ise bu katlanılmaz ağrılarını kabul ederek bu şekilde yaşamaya çalışıyordu. Ayrıca eşi vefat etmişti ve 4 çocuğu vardı. Onlara bakmak zorundaydı. Günler geçtikçe Mary'nin yüzünde değişimler olmaya başladı. Hastalığı devam ederken fiziksel anlamda da anormallikler başlamıştı. Yüzü büyümeye başlamış, gözleri, burnu, ağzı... her uzvu normalden farklı görünmeye başlamıştı. Dillere destan bir güzelliğe sahip olan Mary Ann, güzelliğin kaybetmiş ve artık tanınmaz bir hale gelmişti.Fiziksel olarak çirkinleşmesi, mesleğini kaybetmesine de neden olmuştu. Mary, bakmak zorunda olduğu 4 çocuğuyla artık ne yapacağını bilemiyordu, çaresizdi. Görüntüsü nedeniyle kimse onu işe almıyordu, yolda görenler başını çeviriyor dalga geçiyordu. Fakat tüm bunlara rağmen kendi güzelliğini düşünmüyor, sadece çocuklara bakabileceği ve geçimini sağlayabileceği bir iş bulmak istiyordu.Bir gün, "Dünyanın en çirkin kadını" adında bir yarışmanın yapılacağını duydu. Kendini çirkin bulan kadınlar yarışmaya katılacak, jürilerin aşağılayıcı ve tiksinici bakışları arasında "Dünyanın en çirkin kadını" olarak seçilmeyi umut edecekti. Bu onur kırıcı yarışmanın kazananına verilecek ödül ise epey yüksekti.Mary ödülü kazanmak için bu yarışmaya katıldı. Podyuma çıktığında ise hayatının şokunu yaşadı. Herkes ona gülüyor, kahkahalar atıyor ve ne kadar çirkin olduğunu söylüyordu. Mary utançtan ölecek gibi olmuştu, orayı terk etmeyi düşünse de çocuklarına bakabilmek için kazanmak zorunda olduğu para ödülü aklına geldi. Bu rezil duruma devam etti.Ve yarışmanın kazananı Mary oldu. Artık dünyanın en çirkin kadınıydı, bu şekilde anılıyordu.Basın bu yarışmaya oldukça fazla ilgi göstermişti. Mary'nin adı her yerde duyulmuş, magazinin de ilgi odağı olmuştu. Herkes Mary hakkında utanç duyulacak kadar aşağılayıcı yazılar yazıyordu. Dünyanın en çirkin kadını unvanını çocuklarına bakabilmek için zekice kullandı. Sirklerde işe girdi, ucube olarak gösteriler yaptı ve para kazandı.Çocuklarına yıllarca bu şekilde baktı. Onları çok seviyordu, onlar için her şeyi yapardı. Onlar da annelerini çok seviyordu. 59 yaşına geldiğinde vefat etti. Arkasında bıraktığı evlatları annelerini hiçbir zaman güzel bir kadın olarak bulmasalar da sevgi dolu ve fedakar bir anne olarak senelerce kalplerinde yaşattılar.